Tüm uğraşlarınızı balonların uçlarına bağlayın sıkıca, uçurun gökyüzüne kurtulun onlardan hoş geldiniz yeni dünyaya… Kederlerin okyanusun en diplerindeki millere gömülü olduğu bir dünya burası. Oyuncaklar dünyası kadar eğlenceli değil ama her adımında buram buram huzur kokusu var. Her adımında ciğerlerine kadar soluyacaksın mutluluğu. Senin dünyandaki gibi geçici ve tüketilebilen mutluluklar yok burada. Mutluluğun ve huzurun gerçek kaynağı da burası aslında… Sen kadar vicdanın da adresi iyi biliyor, o halde mutsuz insanlar daha neyi bekliyor?

Allah ve Resulünün yurdu burası. Dikensiz güllerin, gülü dikenli sevenlerin yurdu burası. Yaratılmışı olduğu gibi hayranlıkla benimseyenlerin yurdu burası. Uçlarında dünyalık sıkıntılarının bağlı olduğu balonlarınızı uçurun hadi, şimdi Allah ve Resulüne gitme vakti!  Düşünmesi bile güzel zira sen de zaman zaman demiyor musun ah bir kerecik gidebilsem ona… Gidenler tekrar gitmek için yanıyor, gitmeyenlerin içinde kaynar sular fokurduyor, bir kerecik gidebilmenin hasretiyle yanıp tutuşuyor…

Bir de imkân olup da gitmeyenler var, zira onlar sanırsın dünyayı kurtaracaklar! Daha fazla çalışmanın emeliyle kapitalizmin sinsi tuzaklarında boğulanlar. Her şeyin para sayesinde olduğunu inanmış insanlar özetlemek gerekirse farkında olmadıkları tek şey var aslında. Cahiliyye devrinde kalmamış putlar, onlar ki parayı putlaştıranlar. Onun için sabah akşam çalışıp canı sıkılınca helvadan yapılan put misali yedikleri paralar. Evini geçindirmek için çalışıp didinenle karıştırılmasın bu insanlar, onlar imkân olup da Allah ve Resulünü unutanlar… Erteleyip duruyor insan, yarına çıkmaya garantin mi var?

Gözümde tütüyor Mekke Medine, her şey yalan tek gerçek sensin Mekke Medine…

ŞEYDA ÜNAL