17 Nisan Beklentileri Sivil Toplum Değişim İstiyor
Kamuoyu 16 Nisanda Evet` çıkması durumunda yaşanacak gelişmelere odaklanmış durumda. Türkiye`de yeni bir sistemin ilk adımı olacak olan Anayasa referandumu için sandık başına gidecek vatandaşların beklentisi de haliyle büyük. 17 Nisan beklentilerini sorduğumuz Sivil Toplum Kuruluşları da darbe anayasasından yerli ve kendi özüne dönük bir anayasayı da içerisinde barındıran bir değişim istiyor.
M. Erkan Yavuz- Doğruhaber
Dün siyasetçi ve akademisyenlerden sorduğumuz 17 Nisan beklentilerini bugün de Sivil Toplum Kuruluşu temsilcilerine sorduk. Gazetemize açıklamalarda bulunan Peygamber Sevdalıları Plarformu, Anadolu Platformu ve de İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) yöneticilerinin ortak talebi değişim… Barış ve huzura zemin hazırlayacak bir ortamın oluşturulması gerektiğini ifade eden Peygamber Sevdalıları Platformu Başkanı Adnan Akgönül, “Bizim beklentimiz öncelikli olarak ülke yöneticileri ve bütün kuruluşların kendi özüne dönmesi, kendi değerleriyle barışık hale gelmesi. Batı değerlerinden medet ummayı bırakacak bir anlayışın tutulması (olması) ve maneviyatı artırıcı tedbirlerin alamsı bu konuda nefsin korunması ile ilgili yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesini talep ediyoruz.” dedi. Adaleti tesis edecek yeni bir anayasa talepleri olan Anadolu Platformu Başkanı Turgay Aldemir de “Bizim beklentimiz öznesi insan olan değeri adalet olan yeni bir anayasanın ivedilikle milletin gündemine getirilmesi, bu darbe anayasasından, bizi birbirimize düşüren ulus devlet zihniyeti inşa eden ulusçu şovenist anayasadan uzaklaşıp yeni bir anaysa yapılmasıdır.” şeklinde konuştu. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri Av. Ali Kurt ise şunları söyledi; “Bizim istediğimiz yeniliklerin büyük çoğunluğu hazırlanan 18 maddelik pakette mevcut. Bu anayasa değişikliğinin gerçekleşmiş olması Türkiye`nin bugüne kadarki yaklaşık 80 yıldır kendisine dayatılmış olan çok parçalı bir sistemden güçlü bir iktidar ve yönetim tarzına geçiyor olmasını biz yeterli olarak görüyoruz.”
ÜLKE YÖNETİCİLERİ ÖZÜNE DÖNMELİ
“Bizim beklentimiz öncelikli olarak ülke yöneticileri ve bütün kuruluşların kendi özüne dönmesi, kendi değerleriyle barışık hale gelmesi.” diye konuşan Peygamber Sevdalıları Platformu Başkanı Adnan Akgönül, “Batı değerlerinden medet ummayı bırakacak bir anlayışın esas olması ve maneviyatı artırıcı tedbirlerin alınması şeklinde beklentilerimiz var. Bu konuda bireylerin inanç özgürlüğünün korunması ile ilgili yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Örneğin başörtüsü ile ilgili ya da ibadet ilgili anayasal güvenceler yetersiz. Biz diyoruz ki bunlar anayasada yerleşecek kesin hükümler biçiminde olsun. İbadet, inanç özgürlüğü ve inancı yaşama ve yaşatma özgürlüklerinin kesin kanunlarla belgelenmesi lazım.” dedi.
HUZURA ZEMİN HAZIRLAYACAK BİR ORTAMIN OLUŞTURULMASI GEREKİYOR
İnsanlar arasındaki farklılıkların büyütülmeden sağa, sola çekilmeden, doğal bir hak olarak kabul edilmesi gerektiğine vurgu yapan Akgönül, “Bu kişinin ana dili dâhil bütün kültürel değerler ve kendi adet ve gelenekleri, inanç değerleri olmak üzere bütün birikimler bireysel veya kitlesel değerlerin bir hak olarak kabul edilip buna göre anayasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz. İnsanlar arasında farklı görüş ve düşüncelerden dolayı ayrıştırıcı dilin kullanılmaması lazım. Farklı anlayışların düşüncelerin kültürün bir zenginlik olarak kabul edilmesi ve bunun özelikle yöneticiler tarafından sık sık dillendirilmesi, meclis çatısı altında ya da Cumhurbaşkanı makamından kamuoyuna dekara edilmesini istiyoruz. Kamuoyunun beklentilerine uygun ve özelikle İslam dünyasında barış ve huzura zemin hazırlayacak bir ortamın oluşturulması için çaba harcanmasını istiyoruz.” şeklinde konuştu.
ADALETİN TESİS EDİLDİĞİ BİR ÜLKE HAYAL EDİYORUZ
Beklentilerinin öznesi insan olan, değeri adalet olan yeni bir anayasanın ivedilikle milletin gündemine getirilmesi gerektiğinin altını çizen Anadolu Platformu Başkanı Turgay Aldemir ise şunları söyledi; “Bu darbe anayasasından, bizi birbirimize düşüren, ulus devlet zihniyetini inşa eden ulusçu şovenist anayasadan uzaklaşıp yeni bir anayasa yapılmasıdır beklentimiz. Çünkü biz biliyoruz ki, devletin dini adalet zıttı zülümdür. Adaletin tesis edildiği her türlü farklılığın bu anayasa içerisinde muhafaza edildiği tıpkı o çok dinli, çok kültürlü, çok dili kanun adaletinin altında bin yıl yaşadığımız gibi tekrar Anadolu`yu selam yurdu yapacak dünyanın da İslam Dünyasının da her yerinde başı sıkışanların adalet aramaya geldiği bir ülke bir gelecek hayal ediyoruz. Bunun için çaba sarf edilmesi gerekiyor. Bizim 16 Nisandan sonraki en önemli gündemimizin ve meselemizin anayasa olması gerektiğinin kanaatindeyim.”
TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR İKTİDAR VE YÖNETİM TARZINA GEÇİYOR
İstedikleri yeniliklerin büyük çoğunluğunun hazırlanan 18 maddelik pakette mevcut olduğunu dile getiren İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri Av. Ali Kurt da, “‘Evet` çıkması halinde bunlar gerçekleşmiş olacak. Ekstra bir beklenti içerisinde değilim. Bu anayasa değişikliğinin gerçekleşmiş olması Türkiye`nin bugüne kadarki yaklaşık 80 yıldır kendisine dayatılmış olan çok parçalı bir sistemden güçlü bir iktidar ve yönetim tarzına geçiyor olmasını biz yeterli olarak görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
AVRUPA KRİTERLERİ BİZİ BU KONUDA HİÇ İLGİLENDİRMİYOR
17 Nisan sonrasında idam kararının ve de AB sürecinin referanduma götürülmesi gibi bir durumun söz konusu olduğunu dile getiren Kurt, “Bu iki karardan da halkın bir beklentisi var. Bugün biz yaklaşık yarım asırdır AB kapısında bekliyoruz. Bu yolun çıkmaz bir yol olduğunu kapının o tarafındakiler de bu tarafındakiler de çok iyi biliyor. Netice itibariyle Vatikan`da verdikleri fotoğraf bunun en çarpıcı örneğidir. İdam konusunda da Cumhurbaşkanı, ‘benim önüme gelirse imzalarım` dedi. Bu bir nevi talimat mesafesindedir. Öyle ümit ediyorum ki gerçek manada adaletin tesis edilmesi için idam kararının olması gerektiği kanaatindeyiz. Bu sadece Türkiye`de olan bir şey değil. Asırlardır bizim uyguladığımız bir müeyyideydi. Kaldı ki dünyanın birçok bölgesinde bu müeyyideler devam ediyor. Avrupa kriterleri bizi bu konuda hiç ilgilendirmiyor. Onların kriterlerinin ne kadar çifte standarda sahip olduğunu şu son bir ay içerisinde bütün çirkin yüzüyle görmüş olduk. Kendi kriterlerini uymayanlar da yine kendileriydi. AB`de idam yok diye Türkiye`de de olmayacak diye bir kural yok. Kaldı ki bu tip mevzularda hayata kast edenin bunun bedelini hayatıyla ödemesi en doğal en fıtri bir kuraldır. Tüm Türkiye`nin bu konuda beklentileri var.” şeklinde konuştu.