• DOLAR 32.582
  • EURO 35.001
  • ALTIN 2461.376
  • ...
17 Nisan beklentileri
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER

Türkiye Pazar günü yapılacak Anayasa referandumuna kilitlenmiş durumda. Yapılan anketler ‘Evet`in önde olduğunu gösterirken, 1980 darbe anayasasının büyük ölçüde değişecek olması önemli bir gelişme olarak görülüyor. Özel bir TV kanalının canlı yayınında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın 17 Nisan'da milletin muhabbetini kazanacak sürprizler vereceklerini söylemesi, kamuoyunda bu değişikliklerin neler olacağıyla ilgili bir merak oluşturdu.

Referandum sonrası beklentileri ve yapılması gereken değişiklikleri gazetemize değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar ile araştırmacı yazar ve sosyolog Vahdettin İnce, önemli açıklamalarda bulundu. Ortak kanaat ise darbe anayasasının 17 Nisan itibariyle değiştirilmesi yönünde adımlar atılması yönünde oldu.

 “HALKIN DEĞERLERİYLE BARIŞIK YENİ BİR ANAYASA BEKLİYORUZ”

Toplumun en büyük beklentisinin 17 Nisan sonrasında eski darbe anayasasının değişmesi olduğunu ifade eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar, “Birincisi her şeyden önce bir kere 17 Nisanda biz gözlerimizi “evet”le açmayı talep ediyoruz ve öyle umuyoruz. İkincisi bu topluma uymayan bu gömleğin, yani anayasanın tümden değiştirilmesi sürecinin başlatılmasını yani bu 18 maddelik değişiklikle beraber artık anayasanın tamamıyla değiştirilme sürecine girilmesini ve bunun da halkımızın inanç ve ahlaki değerlerine, toplumumuzun kültürüne ve örfüne uygun ihtiyaçları ve beklentileri karşılayacak tarzda olmasını umuyoruz ve özelikle bunun altını çizerek söylüyoruz. Bizim çalışmalarımız da bu istikamette olacak. Önemli olan budur. Diğer açıdan toplumun maddi yani ekonomi, sağlık ve en önemlisi eğitim alanında beklentileri vardır. Fakat bütün bunların öncesinde bu anayasal zemindeki değişiklikler bizim için önemlidir” şeklinde konuştu.

“KEMALİST REJİMİN VERDİĞİ TAHRİBAT ONARILMALIDIR”

Kemalist rejimin 80 yılda topluma ciddi zararlar verdiğini, bunun onarımını yapmak için 17 Nisan`ın büyük bir fırsat olduğunu belirten sosyolog gazeteci-yazar Vahdettin İnce, “Sürprizin ne olacağını bilmiyoruz. Bekleyelim, görelim. Ancak olması gerekenleri söylersek, 80 senelik Kemalist rejim döneminde Türkiye`deki tahribat, toplumun genetikleriyle, kültürüyle, diniyle, imanıyla öyle uğraşılmış ki, bunları tamir etmek için uzun yıllara ihtiyaç vardır. Toplumumuz böyle ağır bir tahribattan geçmiştir. Yine de toplumu takdir etmek gerekir. Tüm bunlara rağmen en küçük bir fırsat gördüğünde ağırlığını onarım faaliyetlerine yöneltmiştir. Bunu birkaç kere de gördük. Toplumun; Menderes`in, Özal`ın, Erbakan`ın ve Erdoğan`ın çıkışlarına verdiği destekler hep bu yönde olmuştur. Her biri farklı da olsa, halk, ufak bir ışık gördüğünde desteğini ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu desteğe mazhar olmuştur. Evet, birçok şey yapmıştır. Ancak yapılması gereken çok daha fazla şey vardır. Özellikle inanç dünyamızla ilgili, nesillerin korunması konusunda atılması gereken adımlar vardır. Müslüman toplumun beklentileri vardır. Etnik olarak Kürtlerin beklentileri vardır. Bu yönde bir takım şeyler yapılması gerekir. Tabii bütün bunlar çok uzun vadeli şeylerdir.” dedi.

“ASIL ÖNEMLİ OLAN BU YUMURTAYI İÇERDEN KIRMAMIZDIR”

Batılılaşma serüveni ile yaşanan büyük bir tahribat olduğunu, bu tahribatların da birer birer onarılması gerektiğine dikkat çeken İnce, “Şöyle bir benzetme yapılır: Yumurta dışardan kırıldığında ölüm, içerden kırıldığında ise hayat getirir. Bugüne kadar yapılan tüm değişiklikler dışardan yapılmıştır. Tanzimat, Islahat Fermanı, 1. ve 2. Meşrutiyet, Cumhuriyet, tek partili yönetim vs. hepsi dışardandır ve her biri bizden birçok şeyi alıp götürmüştür. Hayatımızı karartmıştır. Biz sadece coğrafi olarak küçülmedik. Aynı zamanda ufuk, inanç, düşünce ve perspektif olarak da küçüldük. Hep hayat kaybettik. Şimdi Anadolu`da bir hayat dalına tutunmuş bulunuyoruz. İlk defa içerden bir değişiklik var. Bu, bir hayat emaresidir. Bunu küçümsemeyelim. Ancak asıl önemli olan, bu yumurtayı içerden kırmamızdır. Değişikliği kendimizin yapmasıdır. Bu, çok önemlidir. Ben bu yüzden “Evet”i önemsiyorum. Yoksa maddelerde oturup konuşsak, olsa da olur, olmasa da olur. Mesela, 18 yaşındaki birinin vekil olması büyük bir olay değildir, olmaması da yıkım değildir. Ya da HSYK`nın üye sayısı meselesi. Tüm bunlar konuşulur, uygun mu değil mi tartışılır. Ama asıl önemlisi, bizim yapıyor olmamızdır. İçerden kırmamız gerekir. Bu konudaki beklentim bu yöndedir ve bu çatlağın büyümesini temenni ediyorum. Bu 80 senelik, hatta daha öncesinden, batılılaşma serüveni ile birlikte yaşanan bu tahribatın birer birer onarılmasıdır. Bu yönde bir adım bekliyorum inşallah.” ifadelerini kullandı.

KAMUOYUNUN BEKLENTİLERİ

Referandum sonrası 17 Nisan beklentileri konusunda görüşler bu yönde olurken kamuoyunun ortak denilebilecek beklentileri ise şu yönde…

-17 Nisan`da Türkiye batıya bağımlılıktan kurtularak daha onurlu ve bağımsız bir politika izlemelidir. Bu arada tercihini Doğu`dan değil Hak ve adaletten yana yapmalıdır.

-Türkiye 50 yıldan fazla bir zamandır kapısında bekletildiği AB`ye girme politikasından vazgeçerek bu garabete son vermelidir. Bununla birlikte AB`ye giriş yolunda dayatılan ve toplumun inanç ve kültür değerleriyle uyumsuz düzenlemelerden de vazgeçilmelidir.

-Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın da her fırsatta şikâyetini dile getirdiği yüksek faiz, hatta faiz mefhumu ortadan kaldırılmalıdır.

-Asgari ücretle geçinen kesimlerin, “Biz askeri darbeden kurtulduk; ama asgari ücretten kurtulamadık” haklı söyleminin çözüm bulması gereklidir.

-Devlet, kurumsal olarak kumar, faiz v.s. gibi kişisel ve aile bağlamında tahribat oluşturan faaliyetlerden elini çekmelidir.

-Üretime dayalı güçlü ekonomi ve gençler için istihdam alanları oluşturulmalıdır.

-Doğuda oluşturulan cazibe merkezlerinde ve diğer ekonomik fırsatlarda sadece belirli kesimlerin yararlanmasının önüne geçilmelidir.

-Türkiye, İslam âlemiyle daha sıkı ilişkiler kurmalı, ekonomik sosyal ve siyasal alanlarda somut adımlar atmalıdır.

-Siyasallaşmış yargının verdiği zararların az da olsa telafisi için cezaların yok sayılması ve yeniden yargılanma yolu açılmalıdır. Özellikle 28 Şubat ve FETÖ yargısının yol açtığı tahribatın düzeltilmesi için çaba harcanmalıdır.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir