Hamza, sabah erkenden ilk gelen dolmuşa binip boş bir koltuğa oturdu. Çok düşünceliydi. Şoförün “okul yolunda inen var mı? Sesiyle kendine gelmişti.

Çalıştığı hastanenin yakınında bulunan lisenin yanında inip hastaneye doğru ilerlerken, gözü gayri ihtiyari okul bahçesine beden eğitimi dersi gören öğrencilere takıldı. Karma eğitim sistemiyle ders gören bu öğrenciler, o kadar ahlaki değerlerden uzaklaşmışlardı ki genç yaşta olan bu kızlar erkeklerin karşısında ahlaksızlık boyutuna varan şakalar yapmaktan ve onlarla futbol maçı yapacak kadar basitleşmekten hiç rahatsızlık duymuyorlardı. Karşılaştığı bu manzaralar Hamza’yı daha mesaiye başlamadan zihinsel olarak epey yormuştu. Daha geçen gün, kendisinin de katıldığı, başörtülerinden dolayı derslere alınmayan, okul kütüphanesinde bekletilen, tecrit edilen, okul idaresi ve öğretmenleri tarafından dışlanan, başlarını açmaları için ikna edilmeye çalışılan kızlara destek amaçlı yapılan basın açıklamasını düşünüyordu. “Allah’ım” diyordu “bu kızlar senin rızan için başlarını örtüyorlar ve bu nedenle derslere alınmıyor dışlanıyorlar. Fakat senin gazabından bihaber olan ve gayri ahlaki tavırlar içerisinde bulunan bu kızlara ise kimse ses çıkarmıyor, aksine örnek(!) öğrenci diye alkışlanıyorlar, bu nasıl bir zihniyettir” diye içinden geçiriyordu. Kendi kendine; “Ahlaktan, İslami değerlerden yoksun olarak yetiştirilen bir nesilden başka bir şeyde beklenemezdi zaten diye düşünürken hastane çalışanlarından iki kişinin arasında geçen bir konuşmaya şahit olmuş, şoke olmuştu. Biri diğerine; Bu kadar da olmaz her gün liseli kız öğrenciler yaşadıkları gayri ahlaki ilişkiler yüzünden buraya muayene olmaya geliyorlar bu iş daha da ileri gitti bu günde orta okuldan bir kız öğrenci bu sebepten dolayı muayene olmaya geldi bu nereye kadar gidecek böyle…” onlar konuşmalarına devam ederken, Hamza böylesi bir ahlaksızlığı daha fazla duymamak için kulaklarını çoktan tıkamıştı.

Akşam olmuş eve geldiğinde gün boyunca şahit olduğu olaylar onu derinden sarsmıştı, haberleri izlemek için açtığı televizyon kanalında başbakan bir konuşma yapıyordu konuşmasının bir yerinde “Dindar nesil yetiştireceğiz.” diyordu Başbakan. Başbakanın bu sözlerini duyan Hamza biraz durakladıktan sonra dudaklarından gayri ihtiyari şu cümleler dökülüvermişti “İslam’dan uzak yetiştirilen bir nesil, hakları gasp edilen başı örtülü tesettürlü kızlar ve karma eğitim böyle bir ortamda dindar nesil yetişmez, yetiştiremezsiniz sayın Başbakanım.”

HAFTANIN YAZISI
Hanzala / Mersin – Yaş: 24