Mevlana Celaleddin Rumi diyor ki;
Mevlana Celaleddin Rumi diyor ki;
Güneşin par par parlayan ışığıyla bütün âlem dolup taşsa da kör gözün bundan bir nasibi yok. Onun bütün kısmeti sırtına vuran ısıdan ibaret. Güneşin bin bir nimeti var, onu sadece ısı veren bir mangal gibi görmek doğru mu? Akıl ve idrak körleri de böyledir. O değerli bir şeyi kendi idrakine indirir de güneşi mangal, altını pul eder.
Görmek ve körlük de çeşit çeşittir. Vah yazık o göze ki zerreyi görür de güneşi görmez. Uzakta olanı tanır da yakındakini bilmez. Önemsizin farkındadır, önemli olandan gafildir. Yaratılmışı görüp yaratanından gafil olmak! İşte gerçek körlük budur.
Her şeyin değeri ödenen bedel kadardır. Yolda belde bulunan şeyin değeri olmaz. Zira bir şeyi ucuza alan ucuza verir. Cahil çocuk yolda bulduğu incinin kıymetini ne bilsin. Bu yüzden bir hazine değerindeki o inciyi gider de bir ekmeğe değişir. İncinin kıymetini denizin dibine dalan dalgıça, ya da inci satan sarrafa sor sen. Aslında o çocuk sensin; Sen o hazineyi beşiğinde hazır buldun, sahip olduğun nimetin farkında olmayışın bundan…