SÜTUNLAŞMIŞ SİSTEMLERİN SESSİZLEŞMİŞ İNSANLARI-2

Tarih boyunca toplumlarda oluşturulan kast sistemlerinin en alt tabakalarını köleler oluşturmaktadır. Kölelik mana olarak; bir insanın başkasının malı olmak anlamına gelir. Çok eski zamanlardan beri savaşta esir düsen insanlar, ağır suçlar işleyenler, kaçırılanlar vs. köle olarak kabul edilir ve pazarlarda halka satılırdı. Köle olan insanların kendi çocukları da köle olarak doğardı. Sahiplerinin özgür bırakmaları halinde hür bir insan olabilirlerdi.

Şüphesiz kölelik insan ticaretinden başka bir şey değildir. İnsanlar ne zamanki tükettiklerinden daha fazlasını üretmeye başladılar, o zaman kölelik sistemine ihtiyaç duydular.

Zamanla bu sisteme başkaldırılar oldu. Bunların en büyüğü İÖ. 73 yılında İtalya`da yaşanan “spartaküs ayaklanması” dır.

Avrupa kolonilerinde kölelerin çoğu oranın yerlileri olan Kızılderililerdi. Daha sonraları ise Afrika`dan köle ticaretleri yapılmaya başlandı.

Kölelik tüm dünyaya yayılmış bir sistemdi. İlk olarak İslamiyet kölelerin özgür bırakılmasını teşvik etti. Daha sonraları ise Sultan Abdulmecid döneminde Osmanlıda kölelik yasaklandı. 1926`da ise milletler cemiyeti tüm dünyada köleliği yasakladı.

Günümüz zamanına baktığımız zaman artık eller ve ayaklarda zincirler yok, söz ile kölelik ortadan kalktı gibi görünse de zihinlere vurulmuş zincirler sayesinde hala birilerine köle olan, yaptırım gücünü kendinde bulan insanların zihinlerini işgal ederek elleriyle oynattıkları kuklaları mevcut.

Bu zincirler el ve ayaklarda olsa idi şüphesiz tarih zincirlerinde kurtulmak isteyen insanların isyanlarını tekrar yazardı ancak bu zincirler zihinde olunca bundan bahsetmek ütopik bir düşünce olmaktan öteye geçemiyor.                                    

Rumeysa ÜLSEN

-----------------------------------

HATİBETÜ'N NİSA (KADINLARIN HATİBİ );

ESMA BINT-İ YEZİD (r.anha)

Medineliydi. Babası ve kardeşi İslam ile şeref bulmuştu. Kendisi de medeni cesareti ve açık sözlülüğü ile Nebevi mektebin gözde talebelerindendi..

Bilindiği gibi Asr-ı saadet, ilim irfan devriydi. Erkekler karşılaştıkları günlük meselelerdeki müşküllerin hall'ini Rasulullah'tan (sav) talep ediyorlardı. Hanımlarda kendilerine mahsus durumları Rasulullah'tan sormaya hayâ etmezlerdi. Zira onlar, "hayânın dini öğrenmeye mani olmaması gerektiğini" biliyorlardı. Dini öğrenmek hususunda, utangaçlık gösterilemezdi. İşte, Rasulullah`a kadınlarla ilgili birçok soru sorup açıklamasına vesile olan kadın, Esma binti Yezid'dir.

Yine bir gün kadınlar zihinlerini meşgul eden bir soruyu Rasulullah'a(sav) sorması için Hz. Esma'yı seçip gönderdiler. Hz. Esma hürmet ve muhabbetlerini ifade ettikten sonra şöyle başladı, "... Biz kadınlar evlerimizde oturmakta, beylerimizin meşru isteklerini yerine getirmekteyiz. Erkekler ise Cuma namazı kılmak ve cemaate devam etmek, hastaları ziyaret ve cenazelere katılmak suretiyle, tekrar tekrar hacca gitmekle bizden üstün kılındılar. Bu sayılanlardan daha faziletlisi de, Allah yolunda cihat etmektir. Bir erkek hac veya umre için yahut cihat maksadıyla yola çıktığı vakit, biz onların mallarını korur, elbiselerini temizler ve dikeriz. Çocuklarını büyütürüz. Bütün bu hizmetlerimizle biz, erkeklerin kazandığı hayra ortak olacak mıyız?" diye sordu.

Aslında validemiz, bu soruyu sormakla hem o devirdeki, hem de bu asırda ki hanımların belki de çok sık kendi kendine sordukları bu suali sormakla zihinlerdeki bulanıklığı gidermede öncü oldu. Adalet dini İslam`ın Yüce Elçisi (sav) bu soruya cevaben;

“Ey kadın, dinle ve temsilci olarak geldiğin kadınlara da anlat! Eğer bir kadın, kocasıyla iyi geçinir ve onun rızasını kazanırsa, bu saydığın faziletli amellerin hepsinde aynı sevabı elde eder."

Yani, Rıza-i İlahi kuşanıldığı takdirde, 'adet' diye yapılan her işin 'ibadete' tebdil edileceği müjdesiydi bu.

Evet, bu cevap tam anlamıyla biz bayanlara bir müjdeydi. Cevabı diğer hanımlara da aktarınca aralarında tam bir bayram havası yaşanmıştı. Artık hanımlar ev hizmetlerini bir 'yük' olarak değil, kendilerine sevap kazandıran bir 'ibadet' olarak görüyorlardı.

Esma validemiz, zekâsı ve konuşma üslubunda ki vecizliği ile öne çıkmıştı. Bir defasında Rasullah, kendisine sorduğu bir suali dinledikten sonra yanındaki sahabilere, "siz dini bir sual soran kadınlar içerisinde bundan daha güzel konuşan birini işittiniz mi? " diye buyurarak onun zekâsını ve açık ifadesini takdir etti.

Esma binti Yezit (r.a), Rasulullah'tan (sav)  81 hadis rivayet etmiştir. Zekâsının kuvveti kadar üstün şecaati ile bilinen validemiz, yaralıları tedavi etmek, gazilere su dağıtmak amacıyla Yermuk savaşına katılmıştı. Bir ara bu savaşta eline geçirdiği çadır direğiyle savaş alanına daldı ve dokuz Rum askerini öldürdü.

Rabbim bizleri, şecaatte, cömertlikte ve medeni cesarette örnek olan bu güzide hanımefendinin Davasını hakkıyla sahiplenenlerden eylesin. (Amin)    Meryem DEMİR

-------------------------------------

ŞİMDİ DİŞ ÇIKARMA ZAMANI

Bir bebeğin diş çıkarma sürecinin henüz anne karnındayken başladığını biliyor muydunuz? Bebeğinizin anne karnındayken ileride süt dişlerine dönüşecek olan kök dişleri gelişmeye başlıyor. Dişlerin gelişim süreçleri her bebekte farklılık gösteriyor fakat ortalama 6-7 ay arasında ilk dişleri çıkıyor.

Minik gurmelerin pembe diş etlerinin yerini ağız dolusu dişe bırakması ortalama 3 yıl kadar sürüyor.

Peki bebeğimin diş çıkardığını nasıl anlarım? Bebeğinizde diş çıkarma sürecinde salya akıtmak, diş etlerinde ağrı, huysuzluk, yanak ve çene bölgesinde kızarıklık, öksürük, ateş, ısırma refleksi, ishal, iştahsızlık, uykusuzluk, diş etlerinde kanama gibi belirtiler gözlenir.

Peki hangi diş hangi ayda çıkar?

☆ön santral dişler: 6-12.ay

☆yan dişler: 9-12.ay

☆köpek dişler: 15-21.ay

☆birinci azı dişler: 13-18.ay

☆ikinci azı dişler: 24-33.ay şeklinde bir oluş sırası izler. Bebeğinizin bu dönemi daha rahat atlatabilmesi için ona yardımcı olabilirsiniz. Yüzünde oluşan kızarıklıklara nemlendirici uygulayabilirsiniz. Daha fazla su ve sulu besinlerle ishal durumunda kaybettiği sıvıyı tekrar bünyesine kazandırabilirsiniz. Dişlerini rahatça kaşıyabilsin diye kaşıyıcılardan satın alabilirsiniz. Küçük bir tüyo vereyim. Kaşıyıcıyı buzdolabında bekletip verirseniz bebeğiniz diş etlerinde daha fazla hissedecektir. Sağlıcakla kalın.            

İlknur ASLAN

------------------------------

KAN GRUBUNA BESLENME

Bireyleri oluşturan cinsiyet, karakter, metabolizma, yaş gibi farklılıklar üstelik tek yumurta ikizlerini dahi birbirinden farklı kılan parmak izi gibi farklılıklar varken beslenme şekillerinin aynı olması düşünülemez.

Bu durum konunun uzmanlarınca her bireye özel bir beslenme listesinin olması gerektiği tezine ulaştırıyor. Bu beslenme listesinin de bireylerin kan grubuna göre sınıflandırılması gerekiyor. İnsanların kilo almasına sebep olan birçok etmen varken aynı zamanda zayıflamaları ve fazla kilolarından kurtulmaları için de belirli hassas durumlar vardır. Yani zayıflamak isteyen herkes aynı diyet listesini uygulayamaz.

Bu farklılığı oluşturan yaş, boy, kilo, hastalıklar gibi sınıflandırılmalara sağlıklı bir diyet uygulanması için kan grubu da eklenmeli. Kilo bildiğimiz gibi beslenmeyle alakalıdır ve eğer zayıflamak istiyorsanız her zamankinden daha düşük kalorili, daha az ve yeterince beslenmeniz gereklidir. Bu da zayıflamak isteyen kişinin özelliklerine göre hazırlanacak bir diyet listesiyle mümkün olmaktadır.

Ayrı ayrı kan gruplarına göre diyet listelerine değinmeyeceğiz ama bizi rahatsız eden veyahut alerji sebebi bazı yiyecekler bu sebepten ötürü metabolizmayı etkiliyor olabilir. Bu yüzden diyet listesi hazırlarken bu durumları göz önünde bulundurucak uzmanlara danışarak hazırlanmalıdır.                      

Sümeyra ÇİFTÇİ

------------------------------------

GENÇLERİ BUNALIMA SÜRÜKLEYEN SEBEPLER NELERDİR?

Gençlerin televizyon dizilerin deki gayri meşru hayatlara özenmeleri, Gayri İslami kendilerini bunalıma sokacak şarkıları kulaklıklarını takıp yani tabiri caiz ise Dünya ile bağlantılarını kesip bu şarkıların etkisi altına girmeleri ve kendilerine yanlış rol modeller seçmeleri onları depresyona sürüklemektedir.~Zeynep Doğrul

Gençler farklı kalıplara girmek öyle görünmek için çok fazla zaman ve enerji kaybediyorlar. Küreselleşen dünya bizi tek tip tek boyut fabrika ürünü haline getirmek istiyor sisteme ayak uydurmaya çalışan insanlar çok fazla yorulup sonunda yıkım yaşayabiliyorlar. Gençler kimlik hedefleri olmadığı gibi hayattan bir beklentileri de yok. Ve ne yazık ki bu yaşam tarzı gençlerde hızla etkinleşiyor ve bu da onları depresyona sürülüyor. ~Ayşenur Beyoğlu

Gençlerimiz, arayış içindeler, boşluktalar ruhları aç kendilerini arıyorlar.  Eğer Anne ve babalarından ailelerinden yeteri kadar sevgi saygı, en önemlisi Allah sevgisi ve ahiret korkusu almışsa bu sancılı açlığını yani kendini bulmasını daha kolay atlatır. Aksi takti de bu boşlųğu uyuşturucu içki yanlış inançlar doldurur Anne ve babalar çocuklarına doğru model ve örnek olmalıdırlar. Yoksa başkaları onlarının yerine model olurlar. Yanlış modeller bulunca da bunalıma sürükleniyorlar.  ~Meryem Ay                           

Hazırlayan: Sümeyya TURAN

------------------------------------------

LUGAT

Darbımesel; Çarpıcı söz. Özlü söz. Atasözü. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Vurma mânasındaki darp kelimesiyle, ibret alınacak küçük hikâye mânasındaki mesel kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

Fecâat; Çok acıklı durum. Yürek parçalayıcı vâkıa. Arapça kökenli olan ve acıklı mânasına gelen fecî kelimesinden, Türkçede türetilmiştir.

Rehâvet; Vücudun ağırlaşmış olması. Gevşeklik. Tembellik. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Genişlik ve gevşeklik mânasındaki rehâ kelimesinden türetilmiştir.

Alelekser; Genellikle. Çok kez. Ekseriyetle. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Üzere, üzerine gibi mânalara gelen ale edatıyla çok fazla, en çok mânalarına gelen ekser kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

Muntazaman; Düzenli ve sürekli olarak. Muntazam bir şekilde. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Düzgünlük mânasındaki intizam kelimesinden türetilen, muntazam kelimesinden türetilmiştir.   Şuheda BOTAN