Çiçek`ten Anayasa Açıklaması
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni bir anaysa yapılacaksa, herkesin önyargılardan uzak bir şekilde belli bir noktada buluşması gerektiğini belirterek, "Aksi takdirde, yarın istediği cümleyi orada görmeyenler, bu anayasayı yapanları `vatan haini` diye ilan ederler" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Stratejik Düşünce Enstitüsü`nün (SDE) düzenlediği `Yeni Anayasa`da temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri Sempozyumu`na katıldı. Burada bir konuşma yapan Çiçek, anayasa yapım süreciyle ilgili çalışmalarına başladıkları günden beri toplumun değişik kesimlerinden görüş ve katkı istediklerini belirten Çiçek, gelen görüşlerin büyük kısmının genel söylemden ibaret olduğunu söyledi. Özgürlükçü ve demokratik bir anayasa istendiğini ifade eden Çiçek, bunların bugüne kadar söyledikleri bu sorunun 1 bölü 1 milyon ölçeğindeki kaba başlıkları olduğunu söyledi.
Gelinen noktada biraz daha özele inmeye ihtiyaç olduğuna işaret eden Çiçek, bu sempozyumdan çıkan sonuçların da en kısa sürede anayasa Uzlaşma Komisyonu`na iletilmesi durumunda, bundan istifade edebileceklerini söyledi.
Türkiye`nin 30 yıldır bir anayasa sorunu bulunduğunu ifade eden Çiçek, "Bizim yaşadığımız her sorun anayasadan kaynaklanmıyor olabilir ama bizi uzun süre meşgul eden, Türkiye`de kutuplaşmalara, gerginliklere birçok siyasi sosyal sıkıntılara neden olan gelişmelerin büyük kısmı anayasadan kaynaklanıyor" diye konuştu.
Türkiye`nin 30 yıldır bir anayasa sorunu bulunduğunu ifade eden Çiçek, "Bizim yaşadığımız her sorun anayasadan kaynaklanmıyor olabilir ama bizi uzun süre meşgul eden, Türkiye`de kutuplaşmalara, gerginliklere birçok siyasi sosyal sıkıntılara neden olan gelişmelerin büyük kısmı anayasadan kaynaklanıyor" diye konuştu.
Türkiye`nin son bir aylık sürede hep anayasadan kaynaklı sorunları tartıştığına işaret eden Çiçek, "Mesela neyi tartışıyoruz? Cumhurbaşkanlığı süresi 5 yıl mı 7 yıl mı? Yani bu kadar zamandır bu işi netleştiremedik. Anlaşılıyor ki daha bir süre tartışılacak. Devletin birliğini bütünlüğünü, milleti temsil eden en yüce makamla ilgili tartışma, toplumda çok değişik sıkıntılar meydana getirir. Belli ki 5 yıl 7 yıl İşte 7 yıl diye evvelki gün Meclis`ten geçti. Veto edilsin, edilmesin, eğer gidilecekse Anayasa Mahkemesi süreci Ondan sonraki durumlar ve açıklamalara bakarsanız bu önemli bir tartışma konusu olarak önümüzde duruyor ve anayasanın yorumundan kaynaklı bir sorun" diye konuştu.
Yine eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ`un adliye mahkemelerinde mi yoksa Yüce Divan`da mı yargılanacağı konusunun da Anayasa`nın 145-148 maddelerinin yorumundan kaynaklı tartışmalar olduğunu belirten Çiçek, dokunulmazlıkların, bir milletvekilinin evi aranıp aranmamasının ve tutuklu vekillerin durumunun da anayasal sorunlar olduğunu anlattı.
Ortada ciddi bir anayasa sorunu olduğunu ve bunun da kaynağından çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Çiçek, "Kısmi çözümlerle biz bunu rayına oturtamadık. 17 defa değişti, 100`den fazla maddesi değişti. Ama bu binanın, 82 anayasası ile kurulan bu sistemin, orasını burasını tamir ederek, restore ederek bu binada yaşamamıza imkan yok. Yepyeni bir binaya, yepyeni bir inşaata ihtiyaç var. Bunu yaparken de 30 yılın tecrübesinden iyi istifade etmek lazım. `Bir iş iyi yapılmazsa, dengeleri doğru kurulmazsa bir ülkede ne tip sorunlar çıkar`ın laboratuar olarak Türkiye böylesine bir armağanda da bulunmuş oluyor. 82 anayasasını iyi irdelersek toplumlar açısından, ne gibi sorunlarla karşılaşabiliriz Türkiye işte bu manada bir ülkedir" diye konuştu.
"ANAYASA`NIN ROT BALANSI BOZUK"
Bir anayasa 17 defa değiştiyse, o ülkede hukuk istikrarını temin etmenin kolay olmayacağını belirten Çiçek, siyaset adamlarının ise en çok vurgu yaptığı konunun güven ve istikrar olduğunu söyledi. İstikrar deyince daha çok bir partinin mecliste çoğunluğu elde etmesi ve tek başına iktidar olmasına vurgu yapmanın herkesin işine geldiğini belirten Çiçek, şunları kaydetti:
"Bunun doğru yanı var. Ama bu anayasa döneminde tek başına mecliste çoğunluğunuz da olsa, istikrarın temin edilmediğini gördük. Bu anayasa ile sayısal istikrar mümkün ama siyasal istikrar mümkün olmadı. İşte kapatma davası Kuvvetli bir çoğunluk var Türkiye`yi bir yıl arafta bıraktı. Hani derler ya soğanın acısını yiyen değil doğrayan bilir. Doğrayan tarafta olduğumuz için kapatma davasının nelere mal olduğunu biz biliyoruz. Bunun parasal olarak hesabını da kimse yapamaz, ki hayat sadece paradan da ibaret değildir. Bu anayasa ile hukuk istikrarı da mümkün olmuyor zaman zaman, siyasi istikrar da mümkün olmuyor, hatta ve hatta yaptığınız iş ve işlem bu anayasa uygun olsa bile sorun çıkarmaya devam ediyor. Çünkü anayasanın kendi dengeleri bozuk, rot balansı bozuk."
Çiçek, TBMM`de dört siyasi partinin, `bu yeni anayasanın bugün oluşmuş olan 24. dönem parlamentosu tarafından yapılması`, `anayasanın Uzlaşma Komisyonu aracılığıyla yapılması`, `komisyonun başkanlığını Meclis Başkanı`nın yapması` ve `görüş birliği ile oluşması` konularında uzlaştığını kaydetti.
UZLAŞI ÇAĞRISI
Sadece siyasi partilerin değil, sivil toplum kuruluşlarının da yeni anayasa sürecine katılmaları gerektiğini vurgulayan Çiçek, şunları söyledi:
"Bir anaysa yapılacaksa, bu `benim anayasam` değil, `bizim anayasamız` olacaksa, herkesin belli bir noktada buluşması gerekiyor; sadece 4 partinin değil. Her kuruluş `en doğrusu benimdir, diğerleri yanlıştır` inatlaşması içinde olursa, böyle bir fikri sabitlik söz konusu olacaksa, o zaman binlerce anayasa metni ortaya çıkarmamız lazım. Onun için, benim değil bizim anayasamız diyebilmek noktasında uzlaşmacı bir tavrı, uzlaşılacak noktaları ortaya koymak ve toplumu bu yönde de motive etmek gerekir.
`Eğer Anayasa`da şu cümle yer alacaksa ya da yer almayacaksa bön böyle bir anayasayı istemem, mevcudu kalsın`; böyle bir inatlaşma içerisinde anayasa yapılamaz. Herkes kendi söylediğinin doğru olduğu kadar, söylediğinin eksik yanı olabileceğini de, başkalarının söylediğinin de doğru yanlarının olabileceğini peşinen kabul etmesi lazım. Demokratik olgunluk bunu gerektirir.
Eğer siz benim dediğim dediktir diyorsanız 82 anayasasının nesini tenkit ediyorsunuz o zaman. O da böyle bir mantıkla hazırlandı. Şimdi aynı felsefeyle, aynı mantıkla bir anayasa yapılamaz.
Önyargılarla bu tartışmalara başlarsak, o zaman bu tarihi fırsatı hep berber heba etmiş oluruz. Onun için siyasi partilerden evvel bölesi bir uzlaşı havasının topluma egemen olması noktasında sivil toplumun söyleyeceğinden çok daha önemlisi bu atmosferin oluşmasıdır. Aksi takdirde, yarın istediği cümleyi orada görmeyenler, bu anayasayı yapanları `vatan haini` diye ilan ederler."
Yeni anayasaya ilişkin şahsi görüşleri bulunduğunu ancak bu süreçte tarafsız olmak adına keskin görüşleri olduğunda bile görüş bildirmemeye gayret ettiğini de dile getirdi.