Bilindiği üzere Savcı, Mısır eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek hakkında idam cezası istedi. Mahkemenin idam kararı ya Mısırlıları sevinç gösterileriyle sokağa dökecek, ya da tekrar Tahrir meydanını kızdıracaktır. Muhtemelen Mübarek’in yargılanması Tahrir devriminin 1. yıldönümünde sonuçlanacaktır. Şimdiden göstericiler, mahkeme başkanını elinde zaman ayarlı bir bomba taşıdığı hususunda uyardı. Yani ya Mübarek’in idamı ya da tufan…

Bu süreçte Askeri Konsey Başkanı Tantavi’nin çok ilginç ve zor bir rolü söz konusu. Bir taraftan Mübarek’in, yönetimi oğlu Cemal’e devretmesini engelleyerek Mübarek’in planını bozan Tantavi; mahkemede Mübarek’in göstericilere ateş açma emri vermediğini söyleyerek Mübarek lehinde şahitlikte bulundu. İlginç bir durum. Sürecin nasıl bir seyir izleyeceği gerçekten merak konusu.

Bu arada yıllar önce Mübarek’le yaptığım mulakatta şahit olduğum bazı anekdotları zikretmeden edemeyeceğim. O zaman Mübarek’e “Saddam’ın idam edildiği sahneyi izlerken neler hissettiniz?” şeklinde bir soru yöneltmiştim. Bu soru ortamı buz gibi soğuttu. Hazır bulunan Enformasyon Bakanı Enes El Fakkiyi basın danışmanı Süleyman Avvad’ı sinirlendirdi. Hazır bulunan bir gazeteciyi de çılgına çevirdi. Bu gazeteci, herkesin önünde beni azarlayarak rolünü iyi oynadı. Çünkü kimse bir Arap lideriyle böyle konuşulabileceğini tahmin etmemişti. Sorumu sormuştum bir kere. Arkadaşı idam edilirken bir insan neler hissedebilirdi ki. Bir süre durakladıktan ve muhtemelen Saddam’ın yüzündeki ifadeyi göz önüne getirdikten sonra ancak soruma cevap verebilmişti; “Saddam neden Ramazan Ayı’nda idam edildi? Neden idam kararı kameralar önünde infaz edildi? Bunda neden acele edildi ve neden bu alenen yapıldı?” Mübarek, soruma ancak bu cevapları verebilmişti. Duygularını ifade etmeyi başaramamıştı. Mübarek o gün altındaki zeminin kaymakta olduğunu herhalde fark etmemişti. Bir gün savcının kendisi hakkında idam cezasını isteyeceğini aklından bile geçirmemişti.

Gösterilerde 800 kişinin ölümüyle sonuçlanan ateş emrini kimin verdiği hususu şu dakikaya kadar açıklığa kavuşmadı. Yani emir ortada kaldı. Ama savcı oralı değil. Bütün sorumluluğu Mübarek’e yükleyerek hakkında idam cezası talep etti. Aynı savcı mahkeme salonunda Mübarek’e hitaben şunları söyledi; “Uzun askeri hayatını son icraatlarınla kirleterek noktalandırdın. Yönetimi oğlun Cemal’e devredebilmek için her türlü kirli yolu denedin. Sen acımayı asla hak etmiyorsun.” Savcı doğrudan Mübarek’e böyle hitap etti.

Mısır halkı bir sabah Mübarek’in ölüm haberiyle uyanacaktır. Az bir katılımla ve hızla cenazesi defnedilecektir. Şimdiden oğullarının, babalarının cenaze merasimine katılmalarını izin verilip verilmeyeceği sorusu zihinlerde dolaşıyor.
Kısaca şimdiden Mısır Başkanıyla neler yaşayacağımızı düşünmeye başlamamız gerekiyor. Hey gidi günler hey.

Kaynak: Yediot Ahronot
gazetesinden Simdar Biri
Çeviren: Abdulhakim Sonkaya / doğruhaber