• DOLAR 32.351
  • EURO 35.129
  • ALTIN 2308.823
  • ...
Filistin`de Vahdet Baharı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Ortadoğu’yu kuşatan Arap Baharı etkisini bütün Arap ülkelerinde hisettirdi. Filistin de diğerleri gibi bu etkiden nasibini aldı. Bu gelişmeler yıllardır birbirleriyle ihtilafı olan iki zıt kutup durumundaki Filistinlileri yan yana oturtup birlikte güçlü bir Filistin kimliği oluşturma hedefine yöneltti. Bu kimlikle gelecekte güçlü bir şekilde kendi topraklarında özgürce hareket etme imkânı sağlanması hedeflenmektedir.

Tabiidir ki, her iki kesimin görüşleri oldukça farklıdır. Ancak Filistinlilerin vardığı nokta birbirlerini farklı görüşlerle kabul etmenin dışında bir yolun görünmediğidir. Hedeflerine ulaşmak için beraber hareket edip güçlenebileceklerine inanıyorlar. Birlikte olup isteklerinin en azına kavuşmaları, ihtilaf halinde olup hiçbir isteklerine kavuşmamalarından daha iyidir.
Filistin’in en büyük direniş hareketi olan Hamas, yapısında önemli değişikliklere gitmelidir. Zaten buna yöneldiği görünmektedir. Mübarek hükümetinin yıkılmasından sonra Mısır halkının kendi yönetimini tayin ile ilgili ümitler, Hamas’ın da bazı değişikliklere gideceğinin da habercisidir. Şu anda ilk adımların atıldığı ortamda, Mısır’daki gelişmeler Filistin gruplarını gelecekle ilgili büyük ümide yönlendirmektedir. Özellikle Arap ülkelerinin içinde özel bir konumu bulunan Mısır’ın Filistin halkının haklarını desteklemesi etkili bir adım olacaktır.

Bugünlerde Suriye hükümeti halkıyla büyük sorunlar yaşamaktadır. Hamas ise, inkılaplar konusunda safını halklardan yana koymaktadır. Olayların başından bugüne Suriye’de Hamas’ın tutumuna bakılırsa, bir kez dahi olsa hükümet lehine ve protestocu halk aleyhine bir açıklamada bulunmadığı görülür. Son günlerde Halid Meşal’le yapılan bir söyleşide Suriye hakkında şunları dile getirdi; Biz işin başında devletle halk arasında arabuluculuk yapmak istedik ancak muvaffak olamadık. Biz Suriye’nin geçmişle ilgili direnişi desteklemesini takdir ederiz, ancak Suriye halkının etkisini ve isteklerini de görmezden gelemeyiz.

Bu sözler, Hamas’ın Suriye’de tarihi bir geçmişi de olsa, Suriye halkının haklarını ve isteklerini görmezden gelmediğini gösteriyor. Hatta Halid Meşal bu sözleri söyleyip Suriye hükümetine teşekkür ettiğinde şu noktalara işaret etti: Hem Suriye hükümeti ve hem de Suriye halkı bizim için iyi ev sahibiydiler. Suriye halkının isteklerine de göz yummak olmaz.  Bütün bunlar, Mısır’daki değişikliklerde göründüğü gibi bölgesel durum ve Filistin konusunda da değişikliklerin yaşandığını göstermektedir. Bölgesel değişikliklerin yanında Filistinlilerin içte de seçimler için çalışmaya başladığını görülmektedir. Hatta Filistin meclisinin yeniden yapılanmasından –yani dünyadaki bütün Filistinlilerin katılacağı bir seçimden- bahsedilmektedir.

Uluslararası alanda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Birleşmiş Milletler, 1967’de işgal edilmiş topraklarda bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngörücü şekilde oy verdi. Bu gelişme Filistinliler için önemli siyasi kazanımlar sağlamaktadır. Filistin’in Unesco’ya üye olarak kabul edilmesi de önemli bir gelişmeydi. Filistin bayrağı ilk defa Birleşmiş Milletlere bağlı bütün dünya ülkelerinin üye olduğu bir kuruluşun üzerinde dalgalanmaya başlandı. Bu gelişme, dünyanın bağımsız Filistin devletini kabul etmesiyle ilgili bir aşama olabilir. Bu bağlamda bu gelişmeye iki ülke karşı çıktı. Öncelikle İsrail, içte (Hamas ve Feth’in ihtilafının sona ermesi) ve Filistin dışında (bölgedeki) gelişmelerden oldukça rahatsız görünüyor. Bütün bunlar Siyonist rejimin daha fazla zayıflamasına ve inzivasına yol açmaktadır. İkincisi ise Amerika’nın değişikliklere karşı çıkmasıydı. Siyonist rejimin tercihine göre karar vermekten çok Amerikalılar konum belirlemede ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Filistin’in faydası için destek verirlerse israil’in konumunun tehlikeye girmesi ve zayıflaması söz konusu. Zaten Amerikalılar kendilerini bu rejimin güvenliğinden sorumlu hissediyorlar. İsrail’in menfaatiyle ilgili karar verirlerse bölgesel değişim ve Arap inkılaplarıyla ilgili konumlarını yitirmekten korkuyorlar. Amerika konum belirleme krizini yaşamaya devam ediyor.

Bütün bunlarla birlikte içte vahdet ahengini oluşturmakla ve bunun dünya ülkelerince kabul edilmesiyle uluslararası alanda Filistin baharı başlamış ve ileri doğru hareket halindedir. Zaten Filistin baharı, diktatör rejimlerden kurtulan halkların istekleriyle de örtüşmektedir.

Bölgede gittikçe yalnızlaşan Siyonist rejim bu şekilde varlığını daha fazla sürdüremez. Batıdan aldığı destek ve modern silahlarıyla bugünkü noktaya kadar geldi. Bugün bölgeyi baştanbaşa değiştiren Arap baharında diktatörlerin yıkılmasıyla halkların istediği yönetimlerin işin başına gelmeye başlaması, Arap halklarını Filistin meselesinde daha fazla etkin rol almaya sürükleyecek. Bundan sonra Siyonist rejimin inzivasını daha fazla göreceğiz. Bu inziva, Siyonistlerin varlığı ve bölge halklarına karşı tutumlarında onları çok daha zor bir noktaya getirebilir. Arap ülkelerindeki değişikliklerin şu anda bile bu rejimi büyük sıkıntılarla yüz yüze bıraktığı görülmektedir. Amerika ve Siyonist rejimle aynı çizgideki Mısırda halkın tercihini İslami partilere yönlendirmesi bunun en açık göstergesidir. Diğer Arap ülkelerinde de benzeri gelişmeler yaşanmaktadır. Bu ülkelerde haklarını savunan İslami oluşumların etkileri artmakta, silahla yaşamaya çalışan gasıp Siyonist rejimi büyük sıkıntılarla yüzleştirmektedir. Gelecekte de bu rejimin inzivaya ve daha büyük çıkmazlara gireceğine şahit olacağız.

Kaynak: İrdiploamcy
Yazan: Muhammed Ali Subhani
Tercüme: Hanefi Aydın

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir