• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.98
  • ...
Coğrafyamızın İslam`la Şereflenmesi–11
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ahmet Yılmaz / Araştırma

İslam`ın tarihî kalelerinden ADIYAMAN yöresinin fethi

Adıyaman yöresi, Hz. Ömer(ra)`in İslam fetihleri döneminde coğrafyamızla Anadolu içleri arasında bir uç noktaydı. O dönemde Adıyaman diye bir şehir yoktu. Yörenin bilinen iki şehri Samsat(Sümeysat) ve Besni(Behesni) idi.


Muhtemelen tarihi Perre şehri yerine kurulan ve Kürtler tarafından Semsür diye bilinen Adıyaman`ın eski adı Hısnımansur`dur. Bu isim, Emevi dönemi komutanlarından Mansur b. Ca`vene`ye dayandırılmaktadır. Ancak Hısnımansur ismini Abbasî Halifesi Mansur`a dayandıranlar da vardır. (1)
Daha sonra yaygın bilgilere göre Hısnımansur`un bağ ve bahçelerle güzelleşmesinden dolayı buraya Vadi-i Leman (Güzel Vadi) denmiş, bu isim daha sonra Adıyaman şeklini almıştır.


ADIYAMAN YÖRESİ`NİN İSLAM`A KAVUŞMASI

Adıyaman yöresi, bütün coğrafyamız gibi tarih boyunca Hurri, Med, Pers, Roma, Kommegena hâkimiyetleri görmüş; zaman zaman Sasanî hâkimiyetine girmişti.
İslam orduları, coğrafyamızda yol alırken Adıyaman yöresi Bizansların yönetimindeydi. Fatihimiz, Hz. İyaz(ra), Urfa(Ruha)`nın fethinden hemen sonra ordusunu ikiye ayırdı, kendisi Diyarbakır taraflarına yönelirken Samsat`ın fethi için Habib b. Mesleme ve Safvan b. Muattal`ın komutasındaki birlikleri görevlendirdi. Kendisi de sonradan bu İslam birliklerine yetişti ve Samsat kalesi, Ruha şartları üzerine teslim alındı.


Diyarbakır da dâhil coğrafyamızın çoğunun fethinde esas alınan Ruha şartları, hatırlanacağı üzere yerlileri cizyeye bağlıyor, dinlerinde serbest bırakıyor, can ve mallarını korumayı vaat ediyor ancak onların İslam düşmanlarıyla işbirliği yapmasını yasaklıyor ve onlara İslam orduları için köprü yapma, yolların güvenliğini sağlama gibi görevler yüklüyordu.


Hz. İyaz(ra), Samsat`ın fethinden sonra Urfa(Ruha) bölgesine geri dönünce Samsat kalesi antlaşmayı bozdu. Bunun üzerine Hz. İyaz(ra) tekrar Samsat`a gitti ve kaleyi H. 18/M. 640`ta kesin olarak İslam sınırlarına aldı. Muhtemelen Besni de aynı süreçte fethedildi.


Samsat ve Besni; Hz. Ömer(ra) zamanında Maraş, Malatya yöresi ile birlikte Suğûr el-Şamiye bölgesi olarak Bizans`a karşı güçlendirilen kaleler içinde yer aldı. Bu dönemde Besni kalesi onarıldı ve yöre, İslam ordularının Bizans`ı takip etmek ve engellemek için bir tampon bölge oldu. Emeviler Döneminde Avasım içinde yer alan yöre Bizans`tan çok zarar gördü. Ancak her seferinde Müslümanlarca onarıldı. Bu doğrultuda, Mansur b. Ca`vene, Adıyaman`ı bir kale olarak inşa etti. Kendisi de Emevi halifesi Mervan zamanında bir kısım El Cezire askerleriyle birlikte burada kaldı.


Yönetimin Abbasilere geçmesi üzerine Ruha yöresinde bir süre Abbasilere itaati reddeden Mansur, bazı karışıklıklardan sonra Abbasi Halifesi Mansur`la anlaştı ve tekrar yöreye yerleşti. Böylece kale, Mansur`a ait kaldı. Sonraki dönemde ünlü Abbasi Halifesi Harun Reşid Mansur Kalesi`ni bir daha onardı.


Abbasi Halifeliğinin iç karışıklıklar ve sefahate düşkünlük yüzünden zayıfladığı Miladi 10. Yüzyılda Adıyaman yöresi, önce Bizans`ın sonra Haçlıların saldırısına uğradı. 1066`da Anadolu Selçuklularının eline geçen yöre daha sonra Eyyubilere bağlandı, Samsat, Selahaddin Hazretlerinin oğlu, Eyyübi ailesinin küskün mensubu Melik El-Efdal`e uzun süre başkentlik etti, kalkındı. Ancak Eyyubilerin son döneminde yöre, Moğol talanına maruz kaldı.


Yöre, Selçuklu beylikleri döneminde Dulkadiroğulları sınırları içinde yer aldı. Bu beyliğin 1515`te kesin olarak Osmanlı`ya bağlanmasıyla Adıyaman; Elbistan`a bağlandı. Bu arada 1519`daki mahalle adları dikkat çekicidir: Paşa Sevindik Mescidi, Eslemez Bey Camii, Hacı Cafer Bey Camii, Mustafa Mescidi, Halevî Mescidi ve Şehreküstü Mahalleleri. Bu adlandırma, İslam`ın fizikî mekânlarımız üzerindeki etkisini gözler önüne serip tarih boyunca "mescit etrafında toplanan bir toplum" olduğumuzu açıkça göstermektedir.


"(Adıyaman), 1563`te yeniden Maraş`a bağlandı ve muhtemelen 19. yüzyıla kadar böyle kaldı. Tanzimat`tan sonraki düzenlemelerde 1841`de kaza yapıldı, 1849`da Diyarbekir`e bağlı bir sancak durumuna getirildi. 1859`da Malatya sancağına, 1883`te de Ma`mûretülazîz (Elazığ) vilâyetine bağlandı. Cumhuriyet`e kadar bu statüde bulunan Hısnımansûr, 1923`ten 1954 yılına kadar Malatya`nın ilçesi olarak kaldı; 22 Haziran 1954`te Besni. Gerger ve Kâhta ilçeleriyle on altı nahiyeden oluşan bir il durumuna getirildi. Daha sonra Çelikhan, 1958`de Gölbaşı, 1960`ta da Samsat ilçe yapılarak Adıyaman`a dâhil edildi." (1)


ADIYAMAN`DA BİR İSLAM MÜHRÜ: HZ. SAFVAN B. MUATTAL


"Yörenin fethinde komutan olarak görev yapan Hz. Safvan b. Muattal, Samsat`ın fethinden sonra sorumlu komutan olarak buraya yerleşti. Bunun en önemli sebebi bölgenin Bizans sınırında bulunup saldırılara sürekli açık olmasıdır herhalde.


Bizanslılar, Toros hattının kuzeyine çekilmişse de zaman zaman saldırılar düzenleyebiliyorlardı. Hz. Safvan b. Muattal, buradan da zaman zaman Bizans topraklarına seferler düzenliyordu.


Onun Adıyaman yöresine yerleşmesinden sonra mensubu olduğu Suleym kabilesinden buraya yoğun göçler oldu. Bu göçler, yörenin İslamlaşmasına katkıda bulundu. Kabile, Avasım denen Bizans sınır bölgesinde Bizans`a karşı ribat(öncü kuvvet) görevini üstlendi. Hz. Safvan(ra), o dönemin ünlü kalesi Kemah`ı bu düzenlediği seferlerinden birinde (H. 59 / M. 679) ele geçirdi." (4)


Hz. Safvan (ra), Samsat yolu üzerinde medfundur; onun mezarı bir İslam mührü olarak Adıyaman`da durmaktadır.
Adıyaman`da ayrıca Ebu Zer-i Gıfari Hazretlerine ait bir makam vardır. Her ne kadar Hz. Ebu Zer(ra)`in burada medfun olduğu yanlış ise de bu makam büyük sahabinin bu yöreye yapılan seferlerde görev aldığını göstermektedir.

 

KOMMAGENE KRALLIĞI


M.Ö. 69-M.S. 72 yılları arasında Adıyaman yöresinde hüküm süren ve varlığına Roma İmparatorluğu tarafından son verilen Kommagene Krallığının Hz. İbrahim(as) dönemi ile ilgisi yoktur. Adıyaman-Kahta sınırları içindeki Nemrut Dağı kalıntıları da bilinen Nemrut`a ait değil, Kommagene Kralı Antiochos`a aittir.


Cumhuriyet Döneminde birçok şehrimiz, İslam öncesine ait birer kalıntıyla özdeşleştirilmiş, böylece şehrin kendisini İslam öncesinde görmesi yoluna gidilmiştir. Çorum`un kendisini Hitit şehri olarak nitelemesi, İzmir`in Efes harabeleri ile anılması gibi Adıyaman da Nemrut`la anılır olmuştur.


Eski kavimlerin kalıntılarına ibret alınsın diye dokunulmayan İslam hâkimiyeti döneminde kurulan Hısn-ı Mansur şehrinin bugün bu kalıntılarla anılıyor olması, Müslümanların kendi tarihlerine karşı lakayt olmalarının da bir ürünüdür.


İslam`ın 1400 yılı aşkındır Adıyaman yöresine yaptığı katkı, Nemrut kalıntılarıyla kıyaslanamaz. Ama, İslam bu çağda yenik düştü ve ona ait olmayan eserler, bir değer hâline geldi. İslam`a ait eserlerin tekrar değer kazanması ve İslam dışı eserlerin sadece bir ibret vesilesi olarak korunan yer olma noktasına çekilmesi Müslümanların kendi tarihlerine, değerlerine, şehirlerine yeniden sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır.


BİNBAŞI NOEL OLAYI


Mustafa Kemal, Sivas Kongresi için hazırlıklar yaparken Adıyaman-Elazığ-Malatya Kürtleri arasında bağımsız hareket etme eğilimi oluşmuştur. O dönemde Kahta ileri gelenlerinden Hacı Bedir Ağa (Milletvekili Mir Dengir Fırat`ın dedesi), Harput Valisi Ali Galip, Malatya Valisi(mutasarrıfı) Bedirhanî Halil Bey ve diğer yöre Kürtleri arasında bu yönde mütalaalar yapılır. İngiliz Binbaşı Noel de İstanbul`daki Kürtlerle görüştükten sonra Kâmuran ve Celadet Bedirhanlar ile birlikte Adıyaman yöresine gelir, Hacı Bedir Ağa ve diğer Kürtlerle görüşür.


Bu sırada Mustafa Kemal, Harput Valisi Ali Galip üzerine asker göndererek ve Malatya`da tedbirler alarak durumu lehine çevirir. Ali Galip ve Bedirhanlar Suriye`ye kaçar.
Kürt kaynakları, Noel`in kendilerini isyana değil, sükûnete teşvik ettiğini ve bunun karşılığında savaştan sonra Kürtlere haklarını vaat ettiğini söylüyorlar. Resmi kaynaklar ise olayı Mustafa Kemal`e karşı düzenlenen önemli ittifaklardan biri olarak görüyorlar. (3)


Kürtlerin İngilizler bizi teskin etti ve kandırdı iddiaları, İngiliz Subayı Noel`in İstanbul`da görüştüğü Seyyid Abdülkadir`e yönelik hatıralarında "gerici" sözüyle özetlenecek hakaretleri ve Mustafa Kemal`in olayı haber alış biçimi şunu göstermektedir: İngilizler,

1. Yörede Seyyid Abdülkadir gibi alimlerin önderliğinde mümkün olacak, dolayısıyla İslamî esaslara oturacak bir Kürt yapılanması istememişler. Laik Bedirhanların cesaretini ve Kürtler üzerindeki etkisini ise kullanmak için yeterli bulmamışlar.


2. Bunun üzerine Kürtleri kollama izlenimi vererek Mustafa Kemal`i daha çok etkileri altına alma yoluna gitmişlerdir. Görüşmeleri de bizzat kendileri M. Kemal`e haber vermişlerdir.


Olaydan sonra Hacı Bedir Ağa, "Fransızların kudurmuşçasına hücumuna, cehennemi top ve mitralyöz bombalarına göğüs geren yiğitleri, metanetle dünyanın mazhar-ı takdiri olan namuslu kadınları bütün irtibatı kesilmiş olduğu halde son hayatını yaşıyor. Biz bu islâm kardeşlerimizin yalnız olmasına tahammül edemeyerek bölük bölük evlatlarımızla Ayıntab`a gidiyoruz..." diyerek aşiretiyle birlikte Fransızlara karşı savaşa gitti.


Yörenin Mustafa Kemal karşıtı girişimlere güveni kırıldı; Mirdesî aşireti reisleri Şükri ve Nuri( Ki daha sonra idam edilmişlerdir), Şeyh Said`e destek vermişse de daha etkin bir güç olan Hacı Bedir Ağa, Mustafa Kemal ve İnönü`nün yanında kaldı, milletvekili oldu ancak nihayetinde Mersin`e sürülmekten kurtulamadı ve orada kahrından kalp krizi geçirip öldü.


ADIYAMAN YÖRESİ BATILILAŞMAYA YENİLMEDİ


Adıyaman yöresi, Cumhuriyet sonrasında klasik toplum yapısını koruyan yörelerdendir. Özellikle 80`li yıllara doğru ve sonrasında yöre, İslamî uyanışın en yoğun olduğu yerler arasında yer almıştır.


Adıyaman; Mardin, Muş, Bitlis, Diyarbakır, Maraş, Siirt, Şanlıurfa gibi şehirlerle birlikte Milli Selamet Partisi`nin milletvekili çıkardığı nadir yerlerdendir ve aynı zamanda Süleyman Arif Emre üzerinden MSP`nin kuruluşunda etkin bir şehirdir. Hâlen dindar yapısını korumakta; İslam`ın ilk asırlarında Bizans`a karşı duran bir kale olduğu gibi bugün de yabancı ideolojilere karşı durmaktadır.


Yörede önemli bir Alevi varlığı ve Adıyaman Mirdesî aşireti ileri gelenlerinden Osman Sabri (Ape Osman)`nin Kürt kökenli Sosyalistler arasındaki etkinliğine rağmen sosyalist fikirler Adıyaman yöresine pek yayılmamıştır.

 

Adıyaman, eskiden beri göç veren illerdendir. Başta Kırşehir yöresi olmak üzere İç Anadolu`daki Kürtlerin bir bölümü Adıyamanlıdır. Bugün başta Adana-Mersin yöresi olmak üzere Anadolu`ya yerleşen yüz binlerce Adıyamanlı vardır.


Yakın dönemde ise Atatürk Barajı, Adıyaman yöresini sular altında bıraktı. Başta Samsat Kalesi ve Samsat`taki diğer İslamî eserler olmak üzere pek çok hatıra sular altında kaldı, bir tarih sulara gömüldü. Ne yazık ki bugünün Samsatlıları, ekonomik refaha kavuşacağız diye eski Samsatlıların hatıralarının tarihten silinmesine razı oldu.
Bu eserlerin yerine Komagene Krallığının kalıntıları sular altında kalsaydı Avrupa ve onun etkisindeki yerli kuruluşlar kıyametleri koparırdı.

KAYNAKLAR:
1. MEB İslam Ansiklopedisi Hısnımansur maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi ve Büyük Larousse Ansiklopodisi Adıyaman maddesi
2. Ahmet Demir, İslam`ın Anadolu`ya Gelişi
3. Malmisanij, Cızira Botanlı Bedirhanîler
4. Doç. Dr. Mehmet Azimli, Hz. Safvan Bin Muattal ve Adıyaman Bölgesinin İslamlaşması

Bu haberler de ilginizi çekebilir