Tufanbeyli'nin Bozgüney köyünde Kutlu Doğum coşkusu
Adana'nın Tufanbeyli ilçesine bağlı Bozgüney köyünde Peygamber Sevdalıları Platformu'nun düzenlediği Kutlu Doğum etkinliği yoğun katılımla gerçekleşti.
Adana'nın Tufanbeyli ilçesine bağlı Bozgüney köyünde Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından Kutlu Doğum programı düzenlendi. Programa konuşmacı olarak katılan Mahmut Sami Göktaş katıldı.
Köyün genç Kur’an talebelerinden Sezgin Yılmaz’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, Peygamber Sevdalıları Platformu Tufanbeyli koordinatörü Mehmet Çalhan kısa bir selamlama ve teşekkür konuşması yaptı.
Etkinliğe güzel bir renk katan Kayseri Umut Der Çocuk İlahi Grubunun seslendirdiği Peygamber Sevdalıları Marşına, Bozgüney halkı tevhit bayraklarını sallayarak, tekbirler ve salavatlarla hep bir ağızdan eşlik etti.
Ardından Kayseri Umut Der mevlithanlarından Muhammed Nur Yönden ile Ebu zer Bayram'ın Türkçe olarak seslendirdiği Mevlidi-i Şerifin salavat bölümlerinde katılımcılar da katıldı.
Program Davet İlahi Grubunun seslendirdiği Hz. Peygamberi konu alan birbirinden güzel ilahileri alandakileri coşturdu.
Kutlu doğumlar gecelerden bahara taştı
Programda konuşan Mahmut Sami Göktaş Hoca şunları söyledi;
“Eskiden Kutlu Doğum etkinlikleri Nisan'ın 20'sini 21'ine bağlayan gecesinde ihya edilip, o gecede biter, orada kalırdı. Şimdi Kutlu Doğum programları Mart'ta başlayıp, Mayıs'a kadar devam ediyor, baharlara taşıyor. Biz de bu etkinlikler sayesinde ümmet olarak vahdeti kardeşliği yakalamaya çalışalım, birlik olalım.” dedi.
Herkes birbirini ezmek üzere yetiştiriliyordu
Peygamberimiz'in (sav) geldiği toplumda birbirine güvenen hiç kimsenin kalmadığını belirten Göktaş; “Herkes birbirini ezmek üzere yetiştiriliyordu. Çocuklar anne-babaları tarafından; 'aman ha şunlar sizi ezerler, malınızı gasp ederler, sizi dolandırırlar, ne kadar alabilirseniz, çalabilirseniz o kadar kârdır' anlayışı ile yetiştiriliyorlardı. Kız çocukları diri diri toprağa en sevdikleri babaları tarafından gömülüyorlardı. Özellikle gençlerin ve yaşlılara büyüklere zerre kadar saygısı kalmamıştı. Yaşlılar, toplumda olmaması gereken, zarardan başka işe yaramayan, para kazanmayan, evde oturup yiyen, lafıyla sözüyle çok müdahale eden, huzuru bozmaktan başka işe yaramayan kişiler olarak görülüyordu. İşte Allah, Resulünü böyle bir topluma; 'Rabbin kendisinden başka ibadet etmemenizi, anne babanıza iyilik yapmanızı emretti. Eğer onlardan biri veya ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa sakın ha onlara 'öf' bile demeyin ve onları kesinlikle azarlamayın, sert söz söylemeyin, onlara güzel söz söyleyin. Onlara merhametli olun merhamet kanadınızı gerin ve deyin ki; 'Ey Rabbim! Onlar nasıl ki beni küçükken merhamet ve şefkatle büyüttülerse, şimdi onlara merhamet eyle' ayeti ile gönderdi.” şeklinde konuştu.
Yaşlı içimizde saygıyı en fazla hak eden kişidir
“Allah Teâlâ bu ayetleri sadece o dönem için tek indirmemiş, bize de indirmiştir." diyen Göktaş, "Bu problemler günümüzde de var. Basit bir mesele değil, önemli bir konudur. Allah rızkı orda çalışan insanlardan değil de, orada çalışamayanlar yaşlılar, özürlüler, çocuklar ve muhtaç olan kimseler vesilesiyle verir. Siz zannedersiniz ki onlar sadece yiyorlar, masraf yapıyorlar ama Allah, 'ben o eve bir rızık veriyorsam, o da o evdeki yaşlı, özürlü çocuk, sayesindedir' diyor. Bir savaşta ganimet paylaştırılırken savaşın kazanılmasına sebep olmuş sahabeler gelip “şu savaşmayanlara da bizimle aynı ganimeti alacaklar?”. Diye Resulullaha (sav) sorarlar. O da (sav)cevaben, 'Şu ganimetleri veren Allah, onlar vesilesiyle size vermiş, bunu unutmayın.' diye buyurmuştur. Yaşlı içimizde saygıyı en fazla hak eden kişidir. Büyük sosyologlar bir toplumun geleceğini ölçmek istiyorlarsa, o toplumda yaşlıya verilen değeri göz önünde bulundururlar; Eğer toplum yaşlıya değer veriyorsa o toplum ilelebet yaşayacak, eğer değer vermiyorsa onun işi bitmiş, fazlalık, olmaması gereken gibi görüyorsa o toplumun kısa sürede çökeceğini söylerler. Almanların Nazilerin kapitalistleri, hesap makineleriyle hesaplayıp yaşlıyı tüketici, gereksiz gibi görüp bir şekilde yok etmeye çalışıyorlardı. Resulullah (sav) tam tersini söyleyerek eğer 'Allah bir yere rızık veriyorsa onların vesilesiyledir.' buyurmuştur.” ifadelerini kullandı.
Çocukları da sevip öpmemiz gerektiğini söyleyen Göktaş; “Onlar bizim kopyamız ve geleceğimizdir, onlara vereceğimiz her öpücük bizi cennete o denli yakınlaştırır. Cahiliye döneminde kızları diri olarak gömen şey, para babaları olan zengin baronlar yüzündeydi. Borçlarını veremeyenleri karaborsa yapıp faizle katlıyorlardı. En son ödeme yapamaz hale gelenler en acı tarafı da fakir insanlardan mal karşısında kızları alıp borçlarını alana kadar bir yere koyup ahlaksızca kötü işler yaptırmalarıydı. Kız çocuğu denilince yüzleri kızarırdı. Ben bu kız çocuğunu yaşatmam ona kötülük yapmam demekti. 'İlerde benim borcum yüzünden ona kötülük gelmesin' anlayışıyla gömüyorlardı. Geleceğinden korkan çoğu zenginler de adet haline getirip kız çocuklarını gömüyorlardı. Bunları gömdüren şey faizdi." dedi.
Etkinlik rahmet yağmuruyla uğurlandı
M. Sıddık Çalhan’nın yaptığı dua ile sona eren etkinliğin hemen ardından yağan rahmet yağmuruyla gönüller huzur buldu.
Kutlu doğum etkinliğin ilk defa yapıldığı Boz güney köyünden, etkinlik bittikten sonra duygularını İlke Haber Ajansı (İLKHA) mikrofonuna anlatan köy halkı bu sevdayı yaşadıkları için çok mutlu olduklarını belirttiler.
Kutlu Doğum programının düzenlenmesinden dolayı memnuniyetini dile getiren köy halkı, etkinliği düzenleyen Peygamber Sevdalıları Platformuna teşekkür edip bu gibi programların tekrar etmesi temennisinde bulundular. (Mehmet Bayrak-İLKHA)