Meryem Betül`ün Oğlu Hz. İsa(AS)
Hz. İsa, Filistin toprakları içinde bulunan Celile`de dünyaya geldi.
H. Kamil Yılmaz/doğruhaber
Hz. İsa, Filistin toprakları içinde bulunan Celile’de dünyaya geldi. Babasız doğduğu için Meryem oğlu İsa olarak anıldı. Otuz yaşlarında Peygamberliğini tebliğ ederek memleketi Celile’de tebliğ ve vaazlara başladı. Davasını daha büyük kitlelere yaymak için ülkenin merkezi olan Kudüs’e gitti. Kudüs’te tebliğine devam eden Hz. İsa, israiloğullarına Hz. Musa döneminde emredilen bazı ilahi kanunların hafifletilmesiyle görevlendirildi. “Ben yok etmeğe değil, tamamlamaya geldim” diyerek dini sonradan konulmuş hurafeden temizlemeye çalıştı. Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir; “Arkalarından da izlerince Meryem oğlu İsa’yı Tevrat’ın bir tasdikçisi olarak gönderdik; ona da bir hidâyet, bir nur bulunan İncil’i, ondan evvelki Tevrat’ın bir tasdikçisi ve sakınanlara bir hidâyet ve öğüt olmak üzere verdik” (Mâide: 5/11)
MERYEM BETÜL’ÜN OĞLU
Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem, Davut (as)’un soyundan gelen İmran’ın kızıdır. Babası İmran, Meryem’in doğumundan önce vefat etmişti. Hz. Meryem, erkeklerden sakınan, iffetli anlamında “Betül” adıyla da adlandırılırdı.
AL-İ İMRAN
İmran’ın hanımı Hanna’nın hiç çocuğu olmamış idi. Kendisine bir çocuk ihsan etmesi için Allah’a dua etti ve duası kabul edilirse çocuğunu Beytül-Makdis’e hizmetçi olarak adadığını söyledi: “Bir zamanlar İmran’ın karısı şöyle demişti: Rabbim: Karnımda taşıdığım çocuğu sadece sana hizmet etmek üzere adadım. Bunu benden kabul et” (Ali İmran, 3/35). Hanna, bu adamayı yaparken çocuğunun bir kız olma ihtimali aklına gelmemişti. Beytül-Makdis’te hizmette bulunması nasıl mümkün olabilirdi. “Rabbim! Ben onu kız doğurdum; halbuki Allah onun ne doğurduğunu çok iyi biliyordu. Erkek, kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem” koydum. Onu ve neslini kovulmuş şeytanın şerrinden sana emânet ediyorum”(Ali İmran, 3/30).
HZ. MERYEM BEYTÜL MAKDİS’TE
Çocuğun gözetilmesi görevini Yahya (a.s)’nın babası Zekeriyya (a.s) üstüne aldı. Zira onun hanımı, Meryem’in teyzesi idi.
Böylece Hz. Meryem, bir peygam- ber’in koruması altında yetişti. Zekeriyya (a.s) onun için mescidde özel bir yer (mihrab) tahsis etmişti. O burada sürekli ibadet ve dua ile meşgul olurdu. Yanına Zekeriyya (a.s)’dan başkası giremiyordu. Zekeriyya (a.s) yiyecek bir şeyler vermek için yanına girdiğinde, her defasında yiyeceklerle karşılaşıyordu. Bu yiyecekler, yazın kış meyveleri ve kışın da bulunmayan yaz meyveleri idi. Allah Teâlâ, peygamber annesi yapacağı şerefli bir kadını bu şekilde rızıklandırıyordu. Olay, Ali İmran, 37. Ayeti kerimede anlatılmaktadır.
ÇOCUKLA MÜJDELENİR
Melekler sürekli gelerek, kendisine Allah’ın onu bir peygamber annesi yapmak için seçtiğini müjdeliyorlardı.
“Bir zaman melekler şöyle demişti: Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir emirle meydana gelecek olan bir çocukla müjdeler ki, onun adı Meryemoğlu İsa Mesih’tir. Dünya ve ahirette şeref sahibi ve Allah’a yaklaştırılanlardan olacaktır. İnsanlara, beşikte iken de konuşacaktır. O, salih kimselerden olacaktır” (Ali İmran, 3/45, 46). Meryem; “Rabbim! Bana hiç bir insan dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur” dedi. Allah da şöyle dedi: Bu böyledir. Allah dilediğini yaratır. O, bir şeyin olmasına hükmedince ona sadece “ol” der ve o da hemen oluverir”(Ali İmran, 3/47).
HZ. İSA’NIN DOĞUMU
Nihayet Allah’ın emri gerçekleşti. Meryem, İsa’ya gebe kaldı“ (Meryem,19/22) İnsanların bulamadığı bir yere çekilip, tek başına beklemeye başladı: “Hamileyken, insanlardan ayrılıp uzak bir yere çekildi.” Cumhurun görüşüne göre ise, bir kadının tabiî hamilelik müddeti kadar gebe kalmış ve yine aynı tarzda çocuğunu doğurmuştur. Doğum sancısı onu hurma dalına yaslanmaya zorladı. Haline üzülerek: “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim” dedi” (Meryem, 19/23).
Hz. Meryem, ne yapacağını şaşırmışken, ona nasıl davranması gerektiğini şöylece bildirildi; “Ye, iç; gönlünü hoş tut. Eğer birini görürsen, Rahman olan Allah’a konuşma orucunu adadım, bu gün, kimseyle konuşmayacağım de." (Meryem, 19, 26)
HZ. İSA, HZ. MERYEM’İN KUCAĞINDA
Hz. İsa’yı alıp kavminin yanına gitti. Onlar daha doğmadan mabede adanmış ve orada ibadete dalmış tertemiz, iffetli bakireyi kucağında bir çocukla karşılarında görünce dehşete düşüp sarsıntı geçirdiler. “Ey Meryem! Doğrusu sen görülmemiş bir iş yaptın. Ey Harun’un kızkardeşi Meryem! Senin ne baban ahlâksız, ne de annen iffetsizdi” dediler. (Meryem, 19/27-28).
BEŞİKTEKİ ÇOCUK KONUŞUYOR
Onların bu ithamları karşısında Hz. Meryem, kendisini kınayanlara çocuğu gösterdi ve bu olayların sırrını ona sormalarını işaret etti. “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz” dediler” (Meryem, 19/29). Bunun üzerine Hz. İsa konuşmaya başladı: Çocuk, “Ben şüphesiz Allah’ın kuluyum. Bana kitap verildi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe de namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti. Bir de anneme hürmetkâr kıldı. Beni asla zalim ve isyankâr yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün Allah bana selam ve emniyet vermiştir” dedi” (Meryem, 19/30-33).
HZ. İSA’NIN MUCİZELERİ
Hz. İsa’nın risâletini destekleyen mucizeleri Kur’an-ı Kerim’de zikredilmiştir; İsa (a.s) nın, çamurdan kuş biçiminde bir heykel yapması ve onu üfleyince kuş olup uçması, ölüleri diriltmesi; anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulmuş olanları tedavi etmesi; gökten sofra indirmesi; Havarîlerin ve diğer arkadaşlarının evlerinde ne yediklerini ve neler sakladıklarını söyleyerek gaybdan haber vermesi.
NASIL BİR İNSANDI?
Hz. İsa’nın çok sade bir yaşantısı vardı. Çoğu zaman da yalınayak yürürdü. Evlenmedi, evi ve ev eşyası yoktu. Hiç bir şeyi yarın için biriktirip saklamazdı. Sürekli Allah’a ibadet ederdi. Geceleri namaz, gündüzleri oruç ile geçerdi.
Hayata hep güzel bakmaya çalıştı. Kısa bir zamanda çevresinde insanlar bir araya geldi. Öğütleri ve candan vaazları insanları etkilediği gibi yaşantısı da canlı bir örnek oldu. Göğe kaldırıldığı zaman, bir yün kaftan, bit çift mesti, bir de deri dağarcıktan başka bir şey bırakmamıştı.
HAVARİLER
Ona tabi olanlardan on iki kişi en yakınlarıydı ve bunlara “Havari” denilirdi. Hz. İsa’nın, dini yaymak için seçip gönderdiği elçileri olan Havariler beyaz giyinirdi. Havariler, Hz. İsa’nın halis ve samimi arkadaşlarıydılar. İsimleri şöyleydi; Petrus, Andreas, Yakup, Yuhanna, Filipus, Bartolomeus, Tomas, Matta, Alfeus’un oğlu Yakub, Taddeus, Gayyur Simun ve Yahuda İskariyat. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor; “Ey inananlar! Allah’ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsâ, Havârilere; “Allah’a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?” deyince, Havâriler: “Allah’ın dininin yardımcıları bizleriz” demişlerdi... (Saff, 61/14).
YAHUDA’NIN İHANETİ
İsrailoğulları Hz. İsa’yı, dönemin Romalı Kudüs valisi Pontus Pilatus’a şikayet ettiler. Hz. İsa’ya ihanet eden Yahuda ismindeki havari, Hz. İsa sanılarak çarmıha gerildi. Bu sırada Yüce Allah, Hz. İsa’yı göğe yükseltti. Kur’an-ı Kerîm’de hadise şöyle anlatılmaktadır: “Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı” (Nisa, 4/156).
HZ. İSA VE HZ. MEHDİ
Hz. İsa bedeniyle göğe yükseldi. Kıyamete yakın bir zamanda yeryüzüne inecek ve Hz. Mehdi ile beraber Deccal’i yenerek dünyaya İslam’ı hâkim kılacak. Mehdi’nin arkasında Hz. Peygamber (sav)’ın şeriatına uygun olarak namazını kılacak. Hz. İsa nüzulünden sonra kırk sene daha yaşayacak, öldüğünde Müslümanlar namazını kılacak ve İslâm dinine uygun olarak gömülecektir.