`Darbe sonucunda oluşan tüm mağduriyetler giderilmeli`
Mustazaflar Cemiyet Genel Merkezi tarafından 28 Şubat darbesinin yıldönümü nedeniyle yapılan açıklamada, darbe sonucunda oluşan tüm mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi 28 Şubat darbesinin yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, o süreçte yapılan hukuksuzluklara dikkat çekilerek mağduriyetlerin günümüzde de sürdüğü, darba sonucunda oluşan tüm mağduriyetlerin giderilmesi gerektiği kaydedildi.
Türkiye`de halkın üzerinde egemenlik kurmuş, kendini imtiyazlı gören sınıflardan birinin askeriye sınıfı olduğu belirtilen açıklamada, Cumhuriyetin kurulmasına öncülük eden kadronun çoğunluklu olarak asker kişilerden oluştuğundan batılılaşma-çağdaşlaşma akımının en çabuk ve hızlı bir şekilde kabul gördüğü kesim olduğu belirtildi.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze değin İslami değerlerden yoksun bu askeri sınıf ve zümrelerin Müslüman halka yaptıkları zulmün, günümüze değin var olageldiği ifade edilen açıklamada, “Günümüze değin İslami değer adına her ne varsa, coğrafyadan tarihe, edebiyattan kültür-sanata, bilimden teknolojiye her şeye düşmanlık ederek yok olmasına çaba gösterdiler. Bu süreç içerisinde nice âlim, önder ve rehberleri katlettiler. Rabbimiz, şüphesiz ki bunların zulüm ve katliamlarından bihaber değildir…” denildi.
Açıklamada, “Defalarca sivil iktidarlara karşı askeri darbe yaparak gayrı meşru bir zeminde meşruluk kazandırdılar kendilerine.” denilerek 1960 darbesi, 1971 darbesi, 12 Eylül darbesi, 28 Şubat darbesi, 27 Nisan muhtırası hatırlatıldı. Açıklamada, “Bunun yanında sayısızca, ufak çaptaki irili ufaklı girişimlerin ise haddi ve hesabı yok… Ancak 28 Şubat 1997 darbesi, bu sayılan darbeler içerisinde "aziz İslam dinine ve onun müntesiplerini açık bir şekilde düşman görüp karşısına alarak gerçekleşmesi” yönüyle diğer darbelerden ayrılmaktadır.” diye belirtildi.
Müslümanların uyanışına ve yeniden tarih sahnesine çıkmasını hazmedemeyen laik-kemalist-jakobenist ordu ve şakşakçıların, öncelikle darbenin altyapısını yapmak için çalıştıklarına dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Her kesimden binlerce dindarın memuriyet hakları ellerinden alındı.”
“İrtica ile mücadele adı altında yürüttükleri savaşta türban olarak adlandırdıkları, Allah`ın emri olan ve Müslüman kadının kalesi olan tesettür ve tesettürlü bayanlar birinci düşmandılar. 28 Şubat`ta Başörtüsünü teferruat olarak gören zihniyetler Allah`ın emrini hiçe sayarak laik-kemalist şakşakçıların kuklası oldular. Başörtülü kardeşlerimiz itilip tartaklandılar, haklarında soruşturmalar açılıp cezaevlerine atıldılar. Okul önlerinde başlarından örtüleri çekilip atıldı. Sırf örtülüdür, diye hastanelerde ölüme terk edildiler. Okullarından uzaklaştırıldılar. Kamuya ait binalara girmeleri engellendi. Kamu görevlerinden uzaklaştırıldılar. Her kesimden binlerce dindarın memuriyet hakları ellerinden alındı.”
“Dindarlara karşı adeta sürek avı başlatıldı”
Darbe sürecinde Kur`an dersi veren ve alanların gözaltına alınıp zindanlara atıldığı hatırlatılan açıklamada, “Dindarlara karşı adeta sürek avı başlatıldı. Camilerin kapısına kilit vuruldu binlerce dindar fişlendi. 28 Şubat İslam karşıtı darbesinin etkileri muhakkak ki tüm Türkiye'de geçerliydi. Ancak en büyük darbe ümmetin mazlum coğrafyası olan Kürdistan'da ve burada yaşayan müslümanlaraydı. Ceberrut devletin baskıları yetmezmiş gibi İslam düşmanı vali ve Emniyet müdürlerinin eliyle Kürdistan adeta viraneye çevrildi. Mazlum ve Mustazaf Müslümanların sahipsiz olduğunu sanan bu zalim darbenin failleri, bu darbenin bin yıl süreceğini dünyaya ilan ettiler. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardı: O da Yüce Allah`tı. Yüce Allah onların hilelerini başlarına geçirdi de onlar rezil ve rüsva oldular.” ifadeleri kaydedildi.
“28 Şubat Darbesi kısmi olarak başarısızlığa uğradı”
“Sonuçları itibariyle 28 Şubat Darbesi'nin "kısmi olarak başarısızlığa uğradığını" düşünüyoruz” denilen açıklamada, “Yani 28 Şubat Darbesi neticeleri açısından-en azından günümüze kadar etkileri yönünden değerlendirildiğinde-başarılı olduğuna inanıyoruz. Darbeciler yönünden, darbeyi ele alındığında darbeyi yapan tüm unsurların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları ve köklerinin kazınması kamuoyu vicdanı için şarttır. Ancak bu şekilde ileride bu işe tevessül edebilecek kişi ve kurumların önüne geçilebilirdi. Fakat aradan geçen 19 yıla rağmen bu darbeyi yapanlar, cezalandırılmamışlardır. Kaldı ki darbenin askeri ayağının yanında medya ayağı, akademik ayağı, ekonomik ayağı , yargı ayağı ve siyaset ayağı da vardı. Bu kesimler de en az darbeyi yapanlar kadar suçluydular ve cezalandırılmaları lazımdı. Ancak ne darbecilerin ne de yardakçılarının kılına bile dokunulmadı. Yani zalimlerin ettiği zulümler ile onların yardımcılarına hak ettikleri ceza verilmedi. Yani zalimlerin yaptıkları zalimlerin yanında kar kaldı. Hesap görücü olarak Allah yeter...” diye belirtildi.
“Darbe sonucu oluşan mağduriyetler giderilmelidir”
Darbe sonucu oluşan tüm mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi: “Ancak bunun gerçekleştiğine dair maalesef kısmi bazı ve "dostlar alışverişte görsün" türünden adımlar atılmıştır. Adaleti tesis etmeyi kendisine şiar edinmiş bir hükümet ve Müslüman kesimlerin kahir ekseriyeti arkasında olmasına rağmen halen on binlerce kişinin mağduriyetlerinden bahsediliyor. Şartları düzeltilen, sadece askeriyedeyken atılan kişilerin bazı haklarının verilmesidir. Burada sormak lazım: 28 Şubat darbesinden etkilenenler sadece ordudan atılanlar mıdır?”
“Niçin görevlerinden atılan memurların mağduriyetleri giderilmez?”
Açıklamada, son olarak, “Mesela niçin o dönemde kanunsuzluğun şüphe götürmez bir gerçek olduğu, herkesin kabul ettiği ve on binlerce Müslüman`ın ceza aldığı dosyalar yeniden ele alınmaz? O dönemde emniyetin korkunç işkencelerinden geçip zulüm sarayları DGM'lerde hukuksuz bir şekilde yargılanıp ağır cezalara çarptırılıp zindanlara atılan insanların feryatları duymazlıktan gelinmektedir. Bunların mağduriyetlerinin giderilmesi için somut adımlar atılmamaktadır. Niçin bu dönemde görevden atılan imamlar görevlerine dönemez? Niçin görevlerinden atılan memurların mağduriyetleri giderilmez? Niçin tesettür anayasal güvence altına alınmaz? Netice olarak Türkiye tarihinde kara leke olarak duran ve bu ülke insanına kötülükten başka bir şey getirmeyen tüm darbeleri ve darbe girişimlerini kınadığımızı buradan bir kez daha haykırıyoruz. Hükümeti de acil bir şekilde fırsat elinde var iken bir kez darbe lobisinin tüm unsurlarından hesap sormaya ve mağduriyetlerin giderilmesi adına somut, gerçekçi ve kalıcılığı sağlayıcı yasal adımlar atmaya davet ediyoruz.” ifadelerine yer verildi. (İLKHA)