• DOLAR 32.516
  • EURO 35.036
  • ALTIN 2436.413
  • ...
Seçim tiyatrosu bitti!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Veysi Demir/doğruhaber

7 Haziran Milletvekilliği genel seçimleri sonuçlandı. Sonuçlar birçok kişi için sürpriz oldu. Ancak olayın aslı göründüğü gibi değil.

Aslına baktığımızda halkın sandık başına giderek yöneticilerini seçtiği bir rejimin adı olan Demokrasi, halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasi yönetim biçimidir. Ancak bu bize anlatılan ve gösterilen kısmı, gerçek böyle midir? Gerçekten 4-5 yılda bir yapılan seçimlerle yöneticileri halk mı seçiyor yoksa, uçak otomatik pilota bağlı iken uçağı sürdüğünü zanneden 2.kaptanlar gibi halk olarak bizlere de birileri "demokrasi" ve "seçimler" diye bir oyun mu oynuyor? 

Geçen yıl "Senaryoya bakalım!" adlı yazımda: "Televizyonda bir dizi veya sinema izlediğimizde o yapımda rol alanlardan bazılarını iyi, bazılarını kötü olarak tanırız. Bazılarını cesaretli, bazılarını korkak, bazılarını da namus düşmanı olarak tanırız. Ve bu kişilerin gerçekte o karaktere sahip olduklarını zannederiz.

Oysa şunu hesap etmeyiz; bu sanatçılara bu rolleri, bu görevleri veren aynı kişi veya kişilerdir. Bu sanatçılara bu rolleri veren yönetmen bir ve o senaryoyu yazan kişi veya kişiler birdir. Senaryo yazılırken, kimin hangi rolleri oynayacağı belirleniyor ve o sanatçılar kendilerine verilen rolün gereğini yerine getiriyorlar. Yoksa iyi rolde oynayan kişi; gerçek hayatında iyi bir  karaktere sahip olmadığı gibi kötü rollerde oynayanlarında gerçek hayatlarında kötü oldukları anlamına gelmez. Diğer rollerde oynayanlar içinde durum aynıdır." (1)

Buradan siyaset ve seçimlere geldiğimizde aslında "üst akıl" veya egemenliği ellerinde bulunduran hakim güçlerin halka soruyormuş gibi gösterip aslında kendi istek ve planlarını halk eliyle yapmak istediklerini görürüz.

Bu güçler kimin seçimlerde kazanmasını veya başarılı olmasını istiyorlarsa onların önlerini açıyorlar. Kendi yaptıkları plana hangi parti daha iyi hizmet edeceğini düşünüyorlarsa onun önünü açıyorlar. İktidara gelmek isteyen partilerin seçimlerden önce ABD'ye gezi yapmaları ve oradan icazet alma meselesi var. Ecevit, Demirel, Erbakan, Özal, Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Demirtaş'ta bu yoldan geçtiler. (2) 7 Haziran genel seçimlerinden sonra kilit parti olan MHP`yi de ABD`liler ziyaret etti. (3)

12 Eylül sonrası bozulan Türkiye imajı ve ekonomisini düzeltmek için hakim güçler Özal'ın önünü açtılar. Tabi bu güçler o kadar ustalar ki, topluma bunu fark ettirmiyor. Çünkü bazen toplumu yanıltmak için karşı gibi görünürler. Yani bazılarını överek severek bazılarını da döverek iktidara yükseltirler halkın eliyle.

Özal'dan sonra Demirel-Erdal İnönü koalisyonu oldu ve sol parti döneminde en çok sola darbe vurdular. Daha sonra oluşan imaj ve kan kaybını önlemek ve en önemlisi de yükselen İslami sesi kısmak için Merhum Erbakan Hoca'nın önünü açarak, 28 Şubat'ı gerçekleştirdiler. Abdullah Öcalan'ın 12 Şubat 1999'da paketlenip Türkiye'ye getirilmesinden sonra yükselen Milliyetçi dalgayı kırmak ve Öcalan'ı astırmamak için karşıt görünen iki milliyetçi parti olan DSP ve MHP'yi iktidara getirerek, hem Öcalan'ı astırmadılar hem de milliyetçi dalgayı törpülediler. Yani ancak onlar eliyle yapabileceklerinden onları iktidara getirdiler.

Daha sonra yeniden bozulan imaj ve ekonomiyi düzeltmek için AK Parti'nin önü açıldı. Ak Parti derin devletle mücadele ediyor görüntüsü verdi ve bir çok alanda önemli adımlar attı.  Ona yönelik birçok kurulan kumpas akim kaldı. hatta kendi derin devletini kurduğu veya ele geçirdiği söylendi. Tabi düz mantık bunu söylüyordu bize. Fakat 7 Haziran seçim sürecinde Ak parti'nin ipinin hakim güçlerce çekildiğini gördük.

Tabi iktidara gelen bu partiler, halkın kendilerini seçtiğini ve ne kadar yüksek oy aldıklarını zan ediyorlardı. Oysa kazın ayağı öyle değildi. Hakim güçler, üst akıl sizin o kadar oy almanızı istediğinden önünüzü açıyor ve o oyu alıyordunuz. Halkta kendisinin oy verdiğini ve kendi oyuyla iktidarı seçtiğini zannediyor. Oysa medyasıyla, güvenlik güçleriyle, bütün devlet ve özel kurumlarıyla kimi güçlendirmek istiyorsa ona çalışıyorlar. Sandık başlarında hile yapılması, seçmene baskı, oyların çalınması, kitlelerin o partiye yönlendirilmesi, derin devlet adamı olan politikacı, sanatçı ve gazetecilerin o partiye yönlendirilmesi hepsi bu oyunun bir parçasıdır.

Bu partiler iktidara gelince kendilerinin geldiğini zanneder. Oysa onları oraya taşıyan güçlerin onlara yaptırmak istedikleri vardır. Yaptırınca da yani işleri bitince de onları tepe taklak alaşağı ederler. O parti ve hükümet zamanla başarısız gösterilir ve güç kaybeder siyaset mezarlığındaki yerini alır.

Bu arada onları oraya getiren güçlerin otoritesine itaat etmeyen parti ve iktidarlar veya çizilen senaryo dışında oyuna katılan bir parti veya grup olduğunda “üst akıl” bütün unsurlarıyla onu hedef tahtasına oturtur ve darbeler dahil bir çok metotla cezalandırır.
İktidara gelen veya seçim başarısı kazanan diğer partiler gibi HDP'de seçim sarhoşluğu ve güç zehirlenmesi yaşıyor.  Oyunun bilincine varamıyor. Seni oraya getiren güçlerin senden beklentileri var ve bunları sana yaptıracaklar. İşin bitince de kenara atılacaksın. Bu arada sende diğerleri gibi iktidarın nimetlerinden faydalanacaksın hepsi o kadar.

Yoksa sen halka her türlü baskıyı yapacaksın, her türlü demokrasi dışı eylemde bulunacaksın ve devlet sana ses çıkarmayacak öyle mi? Devletin bütün derin adamları seni destekleyecek, medyası, askeri polisi seni destekleyecek ve önünü açacaklar ve seni öyle kendi haline bırakacaklar öyle mi?

Nasıl ki, merhum Erbakan Hoca`ya 28 Şubat'ı yaptırdılar, Ecevit ve Bahçeli'ye Öcalan`ı astırmadılarsa sana da benzeri bir şeyler yaptıracaklar. Zaten yaptırmaya başladılar da. Türk bayrağı, Atatürk posterini taşımaya başladınız. Yarın koltuklar elinizden gitmesin diye daha neler yapacaksınız ALLAH bilir.

İkincisi sizler bu görevi hakim güçlerden gönüllü de almış olabilirsiniz. Yoksa daha seçimlerden çok önce % kaç oy alacağınızı nerden biliyordunuz. (4)

Ayrıca Çözüm süreci koordinatörlerinden Eski İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: “HDP'yi Biz Güçlendirdik!” (5) demesi yeterli bir veri değil mi?

2011 KCK operasyonlarını yapan malum kadrolar KCK yapılanmasını Beşir Atalay`ın yaptığını iddia ediyorlardı. Belki de Hükümet-Gülen ortaklığı o zamandan itibaren bozuldu.

Sonuç olarak, hakim güçler yani üst akıl kimin ne kadar oy alacağını ne yapacağını senaristin yazdığı gibi belirliyor. Bizlerde sandık başında oy verdiğimizi ve ülkeyi yönetenleri seçtiğimiz zannediyoruz. "Onların (İnsanların) çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan/gerçekten hiçbir şey ifade etmez." –Yunus Suresi: 36–

Seçimden sonra herkes bir şekilde seçim sonuçlarını yorumlamaya çalışıyor. Şike ile biten veya sonucu önceden belli olan maçın yorumu zırvadan başka bir şey değildir. Bu yapılan yorumlar, tartışmalar da aslında oynanan oyunun ve senaryonun bir parçasıdır.

Yeter artık! Bu oyunlarınız ve kumpaslarınız sonucunda halkımızın yıllarını ve ömürlerini çaldınız. Elbette bir gün ALLAH`ın feraseti ile hareket eden müminler çıkacak ve kurduğunuz oyunu plan ve düzenleri yerle bir edecektir…

“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki zalimler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.” –Saff Suresi: 8–

“Onlar Allah'ın nurunu ağızları ile söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kâfirlerin hoşuna gitmese de, nurunu kesinlikle tamama erdirmekte kararlıdır.” –Tevbe Suresi: 32–

Selam ve dua ile…

Dipnotlar:
1- http://www.batmanexpress.com.tr/yazidetay-793.html
2- http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=31621)
3- (http://www.haber7.com/partiler/haber/1411241-mhpye-abdli-heyet-surprizi)
4- ( http://www.haber3.com/hdpli-onder-ilk-kez-rakam-verdi-3327207h.htm)
5- (http://www.habervaktim.com/haber/420942/besir-atalay-hdpyi-biz-guclendirdik.html)

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir