• DOLAR 32.579
  • EURO 35.01
  • ALTIN 2460.243
  • ...
Motorkurye`ciler `Bir de bizi, bizden dinleyin`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Türkiye’nin en hızlı ve en tehlikeli mesleklerinden birisi olan Motokurye’cilerle işlerinin zorlukları ve tehlikeleri hakkında konuştuk. Yaz-kış demeden hayatlarını tehlikeye atarak aldıkları paketi Motokurye’ciler zamanla yarışarak sahibine ulaştırmaya çalışıyor. Bazen taşıdıkları paket duran bir fabrikanın çalışmasını sağlarken, bazen taşıdıkları paket acil olarak ilaç bekleyen bir hastanın hayatını kurtarıyor.  7 yıldır özel bir kurye şirketinde çalıştığını belirten Süleyman Demir, ‘Günün dokuz saatinde trafikte olmalarına rağmen araba şoförlerinin kendilerini trafikte seyreden bir araç yerine koymadıkları gibi kendilerine karşı insanî olmayan tavırlar sergilediklerini ifade etti.’

İşleri gereği aldıkları paketleri en kısa zamanda ve vaktinde yerine ulaştırmak için çaba sarf ettiklerini belirten Demir, “Kuryecilik çok zor bir meslek. Günün dokuz-on saati trafikteyiz; ama diğer araçlar tarafından tanınmıyoruz. Bizim trafikte olup olmadığımıza bakmadan bazı şoförler bizim gittiğimizi görmelerine rağmen arabayı bizim önümüze kırıyorlar. Yol vermiyorlar geçmemiz için. Onlar, biz trafikte kalıyoruz onlar da trafikte kalsın, diyorlar. Ben iki şeritli bir yolda sağ tarafta giderken yolun solunda aracıyla seyreden bir şoför aracını birdenbire benim önüme kırdı. Ben frene bastım arkadan gelen araç o arabaya çarptı. Motorlu sürücüleri araç yerine koymadıkları gibi bizi de insan yerine koymuyorlar” diye konuştu.

SABIRLI OLMAZSAK GÜNDE ON KAVGAYA KARIŞIRIZ

“Biz trafikte şoförlerle tartışmaya kalkarsak günde en az on kavgaya karışırız” diyen Demir, kuryecilik mesleğinin çok zor ve stresli bir iş olduğu gibi sabır isteyen bir iş olduğunu söyledi. Aldıkları paketleri zamanında yerine ulaştırmak için zamanla yarıştıklarını belirten Demir, “Şirketler bize bankaya acil olarak yetişmesi gereken evraklarını veriyorlar. Biz de bu evrakları zamanında yetiştirmek zorundayız. Örneğin bir şirketin bankaya yetiştirmesi gereken bir evrakı oluyor. O evrakı belli bir zaman içerisinde yetiştirmezsek o şirkete yüklü miktarda bir para cezası kesiliyor. Onun için bizim de ne pahasına olursa olsun o evrakı yetiştirmemiz gerekiyor. Biz bu işi yaparken hayatımızı tehlikeye atıyoruz. Zaten motora binmek hayatınızı tehlikeye atmanız anlamına geliyor. Bu işte kaza kaçınılmazdır.  Onun için trafikte araçların arasından geçip hızlı bir şekilde aldığımız paketi teslim etmemiz gerekiyor. Bazı duyarsız şoförler onlar trafikte iken bizim aralardan gitmemizi çekemiyorlar” şeklinde konuştu.

TRAFİKTE İKEN İNSANLAR BİRBİRLERİNE SAYGILI OLMALI

Kendilerine yol vermeyip zorluk çıkaran duyarsız şoförlere çağrıda bulunan Demir, “Bize yol vermeyip arabalarını önümüze kıran ve bize yol vermek istemeyen şoförlere, şunu söylemek istiyorum. Kendilerini bizim yerimize koysunlar. Biz yazın sıcağını kışın soğuğunu yiyoruz. Onlar klimalı arabalarında sıcak sıcak yolculuk yaparken biz motorun üstünde tir tir titriyoruz. Buna rağmen bize yol vermiyorlar. Trafikte iken insanlar birbirlerine saygılı olmalı. Biz de trafikte iken birisinin acil işi olduğunda yol veriyoruz. Karşımızdaki insanlar da bize saygılı olsunlar” diye konuştu.

SİGORTAMIZ EKSİK YATIRILIYOR

İşlerinin çok tehlikeli bir iş olmasına rağmen kurye şirketlerinin çalışanlarının sigortasını tam olarak yatırmadığını belirten Demir, “Biz iki tekerlek üstünde sürekli yollardayız ve kaza tehlikesiyle karşı karşıyayız. Onun için sigortamızın tam olarak yatırılmasını istiyoruz. Ayrıca yaptığımız iş çok tehlikeli olmasına rağmen hak ettiğimiz ücreti alamıyoruz. Ben yedi yıldır bu işte çalışıyorum ve yedi yıldır aynı maaşı alıyorum. Bu kurye şirketlerinin rekabetinden kaynaklanıyor. Kurye şirketleri sürekli müşteri kazanmak için fiyatlarını düşürüyorlar ve bunu da bize yansıtıyorlar” dedi.

NAMAZDA KAPSAMA ALANI DIŞINDAYIZ

Yaptıkları iş gereği zamana karşı yarıştıklarını ve ibadetlerini rahat bir şekilde yapamadıklarını dile getiren Demir,  “Yaptığımız işleri çok hızlı bir şekilde yetiştirmemiz gerektiği için ibadetlerimizi yerine getirmekte zorlanıyoruz. Örneğin yetiştirmemiz gereken çok acil bir iş oluyor. Bunun yanında namaz vakti de çıkmak üzere oluyor. Onun için namazı kılmak için en yakınımızdaki camiye gidiyoruz. Namaz kıldığımız vakit de cep telefonlarımızı kapatıyoruz. Bizi aramak isteyen namaz kıldığımız vakit bize ulaşamıyor. Bunu da namazı rahat bir şekilde kılmak için yapıyoruz. Namazımızı kıldıktan sonra işimizi yetiştirmek için yine yollara koyuluyoruz. Giydiğimiz elbiseleri giyip çıkarmak zor olduğu için iş elbisemizle namaz kılıyoruz. Kışın ise giydiğimiz yağmurlukları çıkartıp o şekilde namaz kılıyoruz” ifadelerini kullandı.

EVİMİZE GİTTİĞİMİZDE ALLAH’A ŞÜKREDİYORUZ

İşleri çok tehlikeli olduğu için akşam eve gittiklerinde Allah’a şükrettiklerini belirten Demir, “Her gün evimize geldiğimizde Allah’a şükrediyoruz. Biz çocuklarımızın rızkını kazanmak için bu tehlikeli işi yapıyoruz.  Bu iş dışardan gözüktüğü kadar kolay bir iş değil. Bu iş sabır ve dikkat isteyen bir iş, bir anlık dikkatsizlik kazaya sebep olabilir. Kurye işinde çalışmak isteyenler bu işe başvurdukları zaman mutlaka ibadetlerini yerine getireceklerini bu şartla çalışacaklarını söylesinler” diye tavsiyede bulundu.

KAFAMIZ TAKTIĞIMIZ KASKIN İÇİNDE PİŞİYOR

8 yıldır özel bir kurye şirketinde çalışan Mahmut Aslan ise yaşadıkları sıkıntıları ve zorlukları şöyle anlattı; “Bana göre kuryelik, mesleği olmayanlar için ideal bir meslek. Ama mesleği olanlara bu işi yapmalarını tavsiye etmem. Zor bir iştir. Sabahtan akşama kadar trafikte kalıyoruz. Yazın kafamıza taktığımız kaskın içinde pişerken, kışın soğuktan donuyoruz. Motora binenler için motor kullanmak bir hastalık haline geliyor. Biz de motora bindik bu işe başladık daha bırakamıyoruz”

ZAMANA KARŞI YARIŞIYORUZ

İşleri gereği zamana karşı yarıştıklarını belirten Mahmut Aslan, “Bizim işimiz kışın çok zor oluyor. Örneğin bir yere yarım saatte bir evrak yetiştirmemiz gerekiyor. Biz de götürmemiz gereken evrakı aldıktan sonra zamanla yarışmaya başlıyoruz. Trafiğe çıktığımızda bazen trafik çok yoğun oluyor ya da durma noktasına gelmiş, yaya olarak bile insan yol alamayacak durumda oluyor. Trafikten kurtulmak için kaldırıma çıkmayı denediğimizde ise yayalardan sert tepki alıyoruz. Ama işimiz gereği zamanla yarışıyoruz. Bunun için her yolu deniyoruz. Biz bir paketi aldığımızda bizi yönlendiren operasyon şefi ne kadar zamanda oraya yetişmemiz gerektiğini biliyor ve ona göre bize zaman veriyor. Biz de verilen saatte yetişmeyince hemen bizi arıyor nerede kaldınız diye soruyor. Biz de trafik çok yoğun onun için daha yetişemedik dediğimizde. ‘Altınızda motor var trafiğe nasıl takılırsınız diyor’” şeklinde konuştu.

İşlerinin sadece evrak taşımak olmadığını belirten Aslan, “Biz sadece evrak taşımıyoruz. Örneğin bir fabrikanın bir parçası bozuluyor. Fabrika çalışmayı durduruyor. Bize acil olarak parçayı getirmemizi sipariş veriyorlar ya da yurt içi ya da yurtdışı seyahatine çıkacak birisi havalimanına gidiyor. Evde pasaportunu unutuyor. Kurye şirketini arayıp durumunu anlatıyor, uçağım bu saatte kalkacak bana bu kadar dakikada pasaportumu yetiştirmeniz gerekiyor diyor. Biz de böyle olunca zamanla yarışıyoruz. Kuryecilik aynı zamanda insanların birçok sıkıntısını gideren bir hizmet sektörüdür” ifadelerini kullandı.

NAMAZLARIMIZI HUŞU İÇİNDE KILAMIYORUZ

İşleri gereği sürekli hareket halinde olduklarını belirten Aslan, namazlarını huşu içinde kılamadıklarını ifade ederek bu sıkıntılarını şöyle anlattı; “Oruç bizim için rahat geçiyor. Ama namaz kılma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Namaz kılmak için sürekli abdestli kalmaya dikkat ediyoruz. Kuryecilik zamana karşı yapılan bir iş olduğu için namazlarımızı huşu içinde kılamıyoruz. Günler kısa olunca namaz sıkıntısı daha fazla oluyor. Bizim işimizde her şey seri oluyor. Kendi aramızda konuşurken ‘serilik’ lafı hep dilimizde en çok kullandığımız kelimelerden biridir”

KELLE KOLTUKTA ÇALIŞIYORUZ

Kelle koltukta iki tekerlek üzerinde çalışmalarına rağmen hak ettikleri ücreti alamadıklarını ve sigortalarının tam olarak yatırılmadığını belirten Aslan, “Ayrıca çalıştığımız kurye şirketleri sigortamızı tam olarak yatırmıyorlar. Eksik kalan günleri bize siz yatırın diyorlar. Asgari ücretle çalışanların sigortaları otuz gün yatırılıyor; ama biz bu kadar tehlikeli bir işte çalışmamıza rağmen bizim sigortamız tam olarak yatırılmıyor. Biz çalıştığımız kurye şirketlerine çok para kazandırıyoruz; ama onlar bize hak ettiğimiz maaşı vermiyorlar. Trafikte şoförler bizi görmemezlikten geliyor. Aynadan bakıp bizi görmelerine rağmen araçlarını önümüze kırıp bizi sıkıştırıyorlar. Bizi çekemiyorlar taksi, otobüs ve dolmuş şoförleri bize ‘her delikten çıkıyorsunuz’ diyorlar.  Bütün bu tehlikelere rağmen akşam eve gidip çocuklarımızı görünce insan günün yorgunluğunu ve sıkıntısını unutuyor. Ama çok yorulduğumuz için çocuklarımıza vakit ayırıp fazla ilgilenemiyoruz” diye konuştu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir