• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Direnişin Sembolü: Şehit Ömer Muhtar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 1862 yılında dünyaya gelen Ömer Muhtar, birçok Kuzey Afrika Müslümanı gibi Senusi tarikatına bağlıydı. Küçük yaşlarda iken Hac vazifesini yerine getirmek için Mekke’ye giden babasının vefat etmesi üzerine Ömer Muhtar ve kardeşinin bakımını Seyyid el-Giryani üstlendi. Seyyid el-Giryani, Ömer Muhtar ve kardeşinin İslami ilimler alması için çok çaba sarfetmiş, kendisine emanet edilen bu iki yetimi gözü gibi korumuştur.

İslami Bilimler Akademisine yazılan Ömer Muhtar ve kardeşi bu akademide sekiz yıl İslami ilim dersleri aldılar. Ömer Muhtar, daha sonraları bu akademinin temsilcisi olarak Mısır ve Sudan’a gönderildi. İkna kabiliyeti yüksek olan Ömer Muhtar, genç yaşta iken kavgalı birçok aşireti ikna ederek barıştırmaya muvaffak olmuştur.

Liderlik vasıflarını üzerinde taşıyan Ömer Muhtar, bu özelliğini Senusi hareketinin birçok kademesinde göstermiştir. Sunusilerin lideri Seyyid Ahmet, Kurtuluş Savaşına destek vermek amacıyla Anadolu’ya gidince hareketin liderliğini Ömer Muhtar üstlendi. Ömer Muhtar artık Senusi hareketinin lideriydi ve onu zor günler bekliyordu.

Libya’ya çıkarma yapan İtalya on beş gün içerisinde Libya’nın tamamını ele geçirmeyi planlıyordu. 27 Eylül 1911’de Trablusgarb’a çıkarma yapan İtalya kuvvetleri, karşılarında hiçte hafife alınmayacak bir kuvvet olduğunu gördüler. On beş gün sürmesi tahmin edilen savaş, Allah (cc)’ın inayeti ve Müslümanların gayreti ile yirmi yıldan fazla sürdü.
Kuran’ı Kerim aşığı olan Ömer Muhtar, bir taraftan İtalyan kuvvetleri ile çarpışırken öte taraftan genç nesle İslami ilimler dersi veriyordu. Savaşın en kızıştığı günlerde bile köye döndüğünde gençleri etrafına toplayıp onların derslerini veriyor, ezberlerini dinliyordu. Tarihe altın harflerle kaydedilmesi gereken şu sözü onun ilim aşkını açıkça ortaya koyuyordu. “Çocuklarınıza süt ile birlikte Kuran’ı Kerim’den öğütler verin. Boyları büyürken kalpleri ve imanları da büyüsün.”
Ömer Muhtar ve dava arkadaşları sayı ve imkan eksikliğine rağmen İtalyan askerlerine boyun eymeyip, izzetli direnişlerini sonuna kadar sürdürmüştür. Yirmi yıllık savaş süresince yüzlerce subay, binlerce karakol ve onlarca karargahı az ve kıt imkanlara rağmen ortadan kaldırmaya muvaffak olmuşlardır.

Ömer Muhtar’ın ön plana çıkan iki özelliği vardır. Bunlardan birincisi Muhtar’ın İslam davasını savunurken maddi sebeplerin yetersizliğini görmezden gelip, elindeki bütün imkanları kullanarak İslam’ın ve Müslümanların izzetini korumaya çalışmasıdır. Yani ekonomik yetersizlikleri davayı yaşamada ve savunmada bir bahane olarak görmeyip aksine eksikliklerin Allah (cc)’ın inayetiyle tamamlanacağına inancı tam olmasıdır. İtalyan ordularına karşı yüz kişilik seriyelerle düzenlediği operasyonlar, o zamanın tüm teknolojik imkanlarını kullanan İtalyanları defalarca püskürtmüştür. Eldeki imkansızlıkları ve düşmanın elindeki silahları bahane edenlere “Onların tankları, tüfenkleri var. Bizim ise Allah (cc)’ımız var” diyerek cesaret veriyordu.

Bugün İslami hizmetin icra edilmesinde elbetteki maddiyatın önemi vardır. Lakin maneviyatı eksik hiçbir maddiyatın zafer getiremeyeceği bilincinde olan Ömer Muhtar, gençlerin manevi teçhizatının maddi teçhizattan fazla olması için azami derecede gayret gösteriyordu. Ömer Muhtar’ın göstermiş olduğu bu gayret İtalyanlara yirmi yıl boyun eğdirdi.
Ömer Muhtar’ın ön plana çıkan ikinci özelliği ise tavizsiz oluşudur. Her türlü baskıya rağmen inancından ve değerlerinden zerre kadar taviz vermeyen Muhtar, taviz vermektense ölmeyi tercih ediyordu. Ömer Muhtar’ın tavizsiz oluşunu hayatının her karesinde görmek mümkündür. Yerli ve yabancı işbirlikçilerin direnişten vazgeçmesi için teklif ettikleri dünyalıkları elinin tersi ile itip direnişi boyun eymeye tercih ediyordu.

Yerli işbirlikçi kabile liderlerinin Ömer Muhtar’ı yıldırma gayretleri artınca bölgede ağırlığı olan bütün Şeyh ve kabile liderlerini toplayan Ömer Muhtar, “Vallahi, ya zafer veya şehadete ermeden bu dağları terk etmeyeceğim ve İtalyanlara karşı devam eden bu savaşı asla durdurmayacağım. Mısır’a gitmek isteyenler buyurup gitsinler, İtalyanlara teslim olup ölümden kurtulmak isteyenler de teslim olsunlar, hiç kimse onları tutmuş değildir.” diyerek yerli işbirlikçilere tavizsizliğin dersini veriyordu.

İtalyan ordusunun artan baskıları artık sadece Senusiler ile sınırlı kalmamış bütün Libya’yı sarsmıştı. Ömer Muhtar’a boyun eğdiremeyeceğini anlayan İtalyanlar, sivil halkı Ömer Muhtar’a destek vermekle suçlayıp binlerce köyü ateşe verdi. Katliamda sınır tanımayan İtalyanlar böyle yaparak Ömer Muhtar’ı mücadeleden vazgeçirmeye çalışıyordu. İtalyanların bu katliamlarına gece baskınları ile cevap veren Ömer Muhtar ve askerlerinin her geçen gün İtalyan askerlerine karşı güçleri azalıyordu.

Kıtlık, silah ve adam eksikliği son zamanlarda Senusi hareketini olumsuz yönde etkilemiş, Libya’ya dört bir koldan saldıran İtalyanlara karşı koyamaz hale gelmişti. “Bütün fertlerimiz şehid olana kadar direnişten vazgeçmeyeceğiz. Biz ölsek bile çocuklarımız; çocuklarımızın çocukları ve onların çocukları İtalyanlarla savaşacaktır.” diyerek direnişin uzun yıllar süreceğinin işaretlerini veriyordu.

Ömer Muhtar’ın bu direnişi karşısında şaşıran İtalyan askerleri Ömer Muhtar’ın bu tavrını taktir ediyorlardı. Ömer Muhtar’ın idam edilmesinde parmağı olan komutan Graziani bir hatırasında “Ömer Muhtar, inancına ve akidesine son derece bağlı bir adamdı” diyerek Ömer Muhtar’ın ne kadar tavizsiz olduğunu itiraf ediyordu.
Ömer Muhtar ve arkadaşları Allah Resulü (sav)’nün sahabelerinden olan Sidi Razi’nin kabrini ziyaret etmek için gittikleri 11 Eylül 1931 tarihinde İtalyan askerleri tarafından kuşatılmaları sonucu esir düşmeleri, direnişin akamete uğramasına neden olmuş ve bütün Senusiler Muhtar’ın esir düşmesine üzülmüştü.

İtalyan sıkıyönetimi tarafından kurulan mahkemece idam edilmesine karar verilen Ömer Muhtar, idam kararını veren mahkeme heyetine “Hüküm ve karar yalnız Allah`ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur” diyerek boyun eğmemiştir. Ömer Muhtar, aynı gün toplama kampına getirilen binlerce Libyalının önünde idam edilmiştir.
Allah (cc) şehadetini kabul etsin. Amin

Ömer Faruk BİLMEZ-Söz&Kalem Dergisi-Eylül Sayısı

Bu haberler de ilginizi çekebilir