• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...
Hayâ, Herşeyi Örten Bir Örtüdür
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Faruk Hamza / İnzar Dergisi
 
فَوَسْوَسَ اِلَيْهِ الشَّيْطَانُ قَالَ يَا اٰدَمُ هَلْ اَدُلُّكَ عَلٰى شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَا يَبْلٰى ﴿١٢٠﴾ فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ وَعَصٰٓى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰى ﴿١٢١﴾

Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: "Ey Âdem! Sana ebedilik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?" ﴾120﴿ Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı. ﴾121﴿

İnsanlığın babaları Hz. Âdem (as)’ın şahsında vatanları cennetten çıkarılma serüvenini anlatan bu ayet-i kerimenin çok boyutundan konumuzla ilgili olan boyutu üzerinde durmaya çalışacağız ki; o da, cennet hüllelerinin üzerlerinden çıkmasından sonra hem babamız Âdem’in hem de annemiz Havva’nın cennetin yaprakları ile alelacele örtünmeye çalışmalarıdır ki bu, örtünmenin hayâ duygusunun kaçınılmaz bir eseri olduğu hayânın ise fıtri olduğu hususudur. Büyük bir yanlışın içine giren babamız Âdem ile annemiz Havva her şeyden önce hatalarının yıkıcılığını durdurma gayreti içine girmişlerdir ki bu, “Saldırının aslında haya duygularına yönelik olduğu ve korunması gerekenin bu duygu olduğu, bunun için de fıtri olarak Allah’ın kendilerine bahşettiği reflekslerle bu duyguyu koruma girişimleridir.” Ayet-i kerimede geçen وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ ibaresi “alelacele cennetin yapraklarını birbirlerinin üzerine yığarak örtünmeye çalışmak manasındadır. Bu da örtünme konusunda kapıldıkları heyecanı ifade ediyor.

Ayet-i kerimenin tefsirini çıkaracağımız hikmetlerle beraber işlemeye çalışırsak;
فَوَسْوَسَ اِلَيْهِ الشَّيْطَانُ (Şeytan Ona vesvese verdi)

Burada şeytanın insan üzerindeki tek etkisine işaret ediyor ki bu da vereceği vesvesedir. Vesvesenin insan üzerinde bir yaptırım gücü yoktur. İnsan üzerinde etkili olması ise insanın unutkanlık illeti ile şeytanın düşmanlığını, yaptığı şeyin dünya ve ahireti üzerinde yapacağı tahribatları, Allah’ın emrini, Resulün ve Resulün varislerinin nasihatlerini unutması neticesinde olabilecek bir husustur. İslam’ın Allah’ı zikretmeyi, Hz. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem üzerine sürekli olarak salavat getirmeyi emretmesi bu unutkanlık illetinin ve unutkanlık neticesinde meydana gelebilecek sapmaları bertaraf etmenin yegâne tedbiridir. Nitekim bundan önceki ayet-i kerimelerde Allahu Teâlâ Hz. Adem (a.s)’in yapılan nasihati unuttuğu ifade edilmektedir.

قَالَ يَا اٰدَمُ هَلْ اَدُلُّكَ عَلٰى شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَا يَبْلٰى (Dedi ki; Ey Adem! Seni ebediyet ağacı ile yok olmayacak bir mülke/saltanata delalet ettireyim mi?)

İnsan için hem müspet hem de menfi manada en etkili özellik insandaki hırs duygusudur. Bu duygu onun Allah’ın rızasını kazanma hususunda da doyumsuz, elde ettiği mülk hakkında da doyumsuz olmasının madenidir. Şeytan henüz düşmanlık hususunda tecrübesiz olan babamız Âdem’e bu yönden yaklaşıyor. Ebedilik ağacı ve yok olması, çürümesi, eskimesi olmayan bir mülk, bir saltanat… Herhalde Âdemoğlunun en zayıf tarafı bu olsa gerektir ki Şeytan en etkili saldırısını bu noktadan yapıyor. Ama babamız Âdem’in tecrübesinden de öğrendiğimiz gibi bu husus insan mülküne bir şey katmadığı gibi elindekilerin de yitirilmesine neden olmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu, insana hayır maksatlı verilen özelliklerin yan etkilerinin tahribatlarını gösteren ilk örnektir, aynı zamanda…

فَاَكَلَا مِنْهَا (Nihayet her ikisi(Adem ile Havva) ondan (yasak ağaçtan) yediler.)

İ’tiradi bir detay ama değinmekte yarar var. Dikkat edilirse Şeytan babamız Âdem’e vesvese veriyor. Ama her ikisi beraber ağaçtan yiyor. Allah daha iyi bilir ama kanaatimizce kadının erkeğine olan bağlılık duygusuna bir işarettir. Zira vesvese ile muhatap olmadığı halde babamız Âdem’e uyarak annemiz Havva da yasaklanmış ağaçtan yiyor. Bu, herhalde ilk günah(genel tabirle), kadın etkisi ile yapıldı şeklindeki genel kanaate terstir ama biz burada Allah’ın kelamında kadının herhangi bir etkisini görmüyoruz.

فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا (Böylece hemen üzerleri açıldı ve ayıp yerleri kendilerine göründü.)

Burada asıl üzerinde durulması gereken ikinci büyük husus budur. Şeriat-ı Ğarra’nın yasaklayıp şeytan ve dostlarının bize yedirmeye çalıştıkları yasaklanmışların yenmesinin insanın ayıbını ortaya çıkarması ve insan üzerindeki harama karşı korumalarının yitirilmesine sebebiyet vermesidir. Dikkat edilirse o yasaklanmış olan ağaçtan yenilir yenilmez ayıp yerlerinin ortaya çıktığı ifade ediliyor.

Selef-i salihinin yasaklanmış olan rızka karşı aşırı hassasiyetini ve bundan dolayı günahlara karşı olan korumalarına bakıldığı zaman bunun ehemmiyeti daha iyi anlaşılır. Hatta selef-i salihinin kadınlarının, eşleri rızık için dışarı çıktıkları vakit; “Aman rızkımızın helal olması için dikkat et. Zira biz açlığa dayanırız ama cehennem ateşine dayanamayız.” Şeklinde kocalarını tembihlemeleri bu hususa verilmesi gereken ehemmiyeti gösteriyor.

Burada yasaklanmış rızık derken, sadece haram yiyecekler ve içecekler kast edilmiyor. Yasaklanmış her şey bu kategoridedir ki,...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir