• DOLAR 32.443
  • EURO 34.742
  • ALTIN 2441.89
  • ...
İnzar Dergisi, Dergi Fuarında Konferans Verdi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İSTANBUL- İnzar Dergisi Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü M. Zeki Ergin dergicilik fuarında Doğrumedya (İnzar, Nisanur, Kelhaamed, Söz & Kalem Dergileri- Doğruhaber Gazetesi- Rehber TV)    yayın grubu ile ilgili bilgi vererek İnzar Dergisi’nin yayın ilkelerini açıkladı.

Basının geçmişi ile ilgili de konuşan Ergin,Batı’da 17. yy’da ortaya çıkan dergiciliğin ülkemize gelişi iki yüzyıl gecikme ile 19. yy’da olmuştur. Bunun en önemli nedeni politik ve teknik bazı sebeplerle matbaanın ülkemize çok geç gelmesidir.

 Ancak en az bu sebep kadar etkili hatta daha fazla etkisi olduğu düşünülen bir sebep de Müslümanların basın enstrümanına duydukları ihtiyaçtır. Zira sosyal iletişimin neredeyse hiç olmadığı batıda basına duyulan ihtiyaç ile cemaat namazları, Cuma namazı ve hacc ibadetleri gibi iletişimin güçlü olduğu İslam âleminde basına duyulan ihtiyaç elbette bir olmayacaktır” dedi.

Batı dünyasının iletişim yoksunluğuna karşın İslam dünyasının iletişim zengini olduğuna dikkat çeken Ergin, ‘’Batı dünyasında birbirine komşu iki kanton arasında bile medyasının “yeni düşünceleri duyurma, duygu ve düşünce birliği oluşturarak birlikte hareket etme yeteneği oluşturma, bir hedefe karşı harekete geçirme, ortak duyarlılıklar oluşturma” yeteneğinden yoksun iken Şeyh Halid-i Bağdadi gibi İslam alimleri davalarını Hacc ibadeti sayesinde görüşlerini Fas’tan Bangladeş’e kadar yayma fırsatını bulmuşlar.

Şeyh Abdulkadir–i  Cezayiri, Ömer Muhtar, Şeyh Şamil gibi mücadele önderleri seslerini Hac sayesinde dünya Müslümanlarına ulaştırabilmişler

Dikkat edilecek olursa ülkemizde bir iki kısa süreli dergi dışında basına (dergi ve gazete olarak) en fazla el atanlar, düşünce ve ideolojileri için cami, cemaat, Cuma ve hacc olgularını kullanamayanlar olmuştur” diye konuştu.

  Müslümanlarda dergicilik

“Basının toplumu yönlendirme gücüne tanık Müslüman aydınlar da 19. Yy’dan itibaren müdafaa amaçlı dergiler çıkmaya başlamışlar” diye konuşan Ergin, “Bu bağlamda Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh’un ta Paris’e uzanarak (1884) orada çıkardıkları “Urvetül Vuska” bir müdafaa dergisi olduğu gibi Reşit Rıza’nın Mısır’da çıkardığı El-Menar da Mehmet Akif Ersoy’un ve arkadaşlarının çıkardığı Sebilürreşad-Sıratılmüstakim dergileri de Mevdudi’nin Tercüman’ül Kur’an’ı da (1933) İhvan’ın Seyyid Kutup yönetiminde yayımladığı Yeni Fikir dergisi de müdafaa amaçlıdır, müdafaaya ağırlık vermiştir.

Müslümanların çıkardığı dergiler içerisinde ayrı bir öneme haiz olduğunu düşündüğümüz İhvan Cemaatinin 1933 yılında çıkardığı haftalık “El-İhavanu’l-Müslimin” dergisidir. Bu dergi misyonerliğe karşı müdafaa amacı gütmekle beraber, cemaat fertlerinin gündemlerini İslamileştirme ve Mürşidü’l-Amm Hasan el-Benna’nın diliyle cemaat üyelerine cemaatin mesajlarını iletme aracı olarak kullanılmıştır.

El-İhavanu’l-Müslimin dergisinde “Minber” adı altında bizzat Hasan el-Benna tarafından düzenli olarak bir köşe kaleme alınmış ve bu köşe cemaatin mesajları fertlerine ulaştırılmıştır.

İnzar’ı, Nisanur’u, Söz ve Kalem ile Kelhaamed’i kıyas yapma zorunluluğu varsa bunlar El-İhavanu’l-Müslimin dergisi ile kıyas yapılabilir. Zira İnzar, Nisanur, Söz ve Kalem ile Kelhaamed Müslümanların gündemini İslamileştirme ve Müslümanlara İslam’ın mesajlarını iletmeyi hedef edinmektedir” diye konuştu.

 Ergin, İnzar Dergisi’nin yayın ilkelerini şöyle sıraladı;

1 - Yazıların temel amacı İslami yaşantıyı, sünneti ihya etmeye yönelik olmalıdır.

  • Kitap yüklü eşekler olmamak için
  • Müslümanların okuyucu hastalığına yakalanmamaları için
  • “İlmi arttığı halde ibadetine yansımayanın ilmi kendisini sadece Allah’tan uzaklaştırır” hadisinin ikazı gereği

2 - Yazılarda Müslümanların ittifak ettiği ve vahdete katkıda bulunacak; İslam kardeşliği, mesuliyet ve mensubiyet şuuru, İslami şahsiyetin oluşması vb. konulara ağırlık verilmelidir.

  • 1400 yıldır selefin büyük alimlerinin çözemediği sorunları bu kıt ilmimizle bizim çözmemizin imkanı olmadığı gibi bu meselelerin gündem edilmesi bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde Ümmet fikriyatının düşmanlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramıyor.
  • O konulardan dersler ve ibretler alınması gerektiği söylense bile alacağımız ders ve ibretlerin menfaati sebep olduğu tahribatı kesinlikle karşılamaz.

3 - Yazılarda Müslümanlara, Kur’an-ı Kerim’e, sünnete, ashaba, Selef-i salihine ve İslam kültür külliyatına bakışta, Üstad Bediüzzaman’ın çizgisi takip edilmelidir.

  • Asrımızın yetiştirdiği ve içimizden çıkan en büyük müçtehid, bizi en iyi anlayan ve bizim kendisinden çok iyi anladığımız alim…

4 - Yazılarda müspet hareket edilmeli ve müspet olan yazılmalıdır. Sloganik ifade ve yaklaşımlardan kaçınılmalıdır.

  • Menfi ifadeler menfi bir atmosferin oluşmasına neden olmaktadır. Slogan bir hareketi ifade eden veciz sözler iken sloganik ifadeler ciddiyetten uzak, alevlenen düşüncelerin ürünü olup oturaklı düşüncelerden neşet etmezler.

5 - Yazılar faydalanılıp ders çıkarılabilecek bir nitelikte olmalıdır. Tüm Müslümanlara karşı müspet bir yaklaşım sergilenmelidir.

  • Sırf edebi zevke hitap eden ve anlaşılmayan, ibret alınmayan yazılarla Müslümanların ne zamanları ne de kaynaklarının heder edileceği bir lükse sahip olacağımız bir zaman ve atmosferde yaşamıyoruz. Mücadele ortamındayız duygularımızla değil, aklımızla hareket etme zorunluluğumuz vardır.

6 - İslami kesim ve şahıslar eleştirilmek zorunda kalındığında yapılan eleştiriler insaflı ve yapıcı olmalıdır. Asıl eleştiriler İslam düşmanlarına yönlendirilmelidir.

  • İnsaf adaletin mihengidir. Adalet ise mülkün, hükümetin temelidir. Eğer insaf sınırları zorlanırsa bu eleştiri yapıcı değil yıkıcı olur, bazen Allah’ın rahmetinin kesilmesine bile neden olur. Müslümanlar her zamankinden daha çok bugün Allah (cc)’ın yardım ve rahmetine muhtaçtır. Zira hem olanaklardan hem de ilim, amel ve ibadetlerden yana fakirdirler. Allah (cc)’ın yardım ve rahmetinin önünde set olacak her türlü davranışlardan uzak durmaları elzemdir.
  • Dostlara yapılan insafsız eleştiriler aslı düşmanlar unutturur.

7 - Irkçılık, akılcılık, mealcilik ve tekfircilik gibi zararlı akımları öven veya bu akımlara teşvik eden ifadelere yer verilmemelidir.

  • Bunlar selef-i salihinimiz tarafından ehl-i sünnet ve’l-cemaat dairesinin dışına atılan akımlardırlar. Ümmet tarihte bu akımlardan zarar gördüğü gibi halen de zarar görmeye devam etmektedir. Ümmet fikriyatının önündeki en büyük engeller hiç şüphesiz bu akımlardır. Zira ya toplayacak bütün unsurları devre dışı bıraktığı için dağıtıcıdırlar ya da bizatihi dışlayıcı oldukları için dağıtıcıdırlar.

8 - Şüpheli ve zihinlerde şüphe uyandıracak konular işlenmemelidir.

  • Şüpheler sürekli zayıflığın davetçisi olmuşlardır. Bugün ise Müslümanlar az olan güçlerini korumakla mükelleftirler.

9 - Ümmet içerisinde var olan ihtilaflı meseleler mümkün mertebe yazılara yansıtılmamalıdır. Bunun yanında ümmetin ittifak ettiği meseleler daha çok gündemde tutulup işlenmelidir.

  • Gündeme ne gelirse toplum onun arkasından koşar. Ümmet de böyledir. Eğer ihtilaf gündem ise ümmet ihtilafın arkasından koşar. Eğer ittifak gündem ise ümmet ittifakın arkasından koşar.

10 - Geçmiş tarihlerde veya günümüzde vuku bulan ve gündeme getirildiğinde tartışma ve ihtilafa sebebiyet verebilecek olaylar işlenmemelidir.

  • Selef-i salihin ashab arasındaki ihtilafları gündem etmeme üzerine ittifak etmiş. Biz de bu ittifak tabi olmakla mükellefiz

11 - Bir konuyla ilgili ayet, hadis, başkasına ait bir söz veya alıntı yapıldığında mutlaka kaynak belirtilmelidir. Özellikle yazılarda geçen ayet ve hadis mealleri iyice kontrol edildikten sonra yazılmalıdır. Bu konuya gereken hassasiyet gösterilmeli, anlam bozukluğu oluşturacak hatalar yapılmamalıdır.

  • Kaynak belirtmek.

(Enes Durmaz-Erkam Yavuz/İLKHA)

 

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir