Fikret Özkan / Doğruhaber
2 hafta önce gazeteci Ayhan Yazlık’ın yazmış olduğu bir yazı, Namus mefhumu hakkında rahatsızlıkları olan birilerinin rantına çomak soktu. Sokulan bu çomak’a ilk tepkiler sert olmakla beraber, had tanımaz bir noktaya kadar taşındı. Özellikle yazı sonrası VAKAD (Van Kadın Derneği) üyelerinin yapmış olduğu basın açıklaması duyulan öfkeyi ortaya koyuyordu.
Ayhan Yazlık aslında sıra dışı bir şey kullanmamıştı. Kullandığı ifadeler yüzyıllardır Müslüman Kürd halkının kendisi için düstur kabul ettiği, edep ve adaplar üzerine bina edildiği Ehli Namus her erkeğin de ailesine nasihat babında kullandığı cümlelerdi. Ancak son zamanlarda “Biz Kimsenin Namusu Değiliz” diyerek kadını namus olmaktan çıkarıp sözüm ona özgürleştirenler, haliyle “Kadın ve Namus” kavramlarını bir arada kullanılınca rahatsız olmuşlardır.

AMAÇ, BAĞI TALAN ETMEK
Toplumda kadına yönelik şiddetin gündeme geldiği/getirildiği her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara saldırıyı marifet bilen bu zevatlar, dünyada kendileri için numune-i imtisal kabul ettikleri ve yüzlerini kıble niyetine döndükleri batıda, kadınların içine düştükleri durumlara bir dönüp baksalar, batı dünyasında kadına yapılan şiddetin yanında bizim toplumumuzda vuku bulan olayların ne kadar cüzi olduğunu bilbedaha göreceklerdir. Lakin başta da söylediğimiz gibi. Amaç farklı. Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek de değil. Asıl amaç bağı talan etmek, kökünü kazımak. Yani, Allah’ın insanlara verdiği fıtri kanunlarla oynamak, insanları Allah’a kul olmaktan çıkarıp kendilerine kul köle etmektir. Amaç, bir toplumu ayakta tutan asıl değerlerin toplum içerisinden çekilip alınmasını sağlamak, Kürt toplumunun üzerine bina edildiği manevi duygu ve düşünceleri bertaraf etmektir.

Dünya Kadınlar Günü adı altında düzenlenen ve tamamıyla toplumu ifsad edici konuşmaların ve eylemlerin sergilendiği toplantılarda 80 yaşındaki bir Kürd anasının eline “Bekaret Testine Son” pankartı tutuşturanlar acaba bu mazlum ve ezilmiş milleti ne kadar temsil ediyorlar. Eline tutuşturulan bu pankart üzerinde yazılan yazının ne manaya geldiğini dahi bilmeyen bu ömrü iffet ve izzetle geçmiş kadına reva görülen bu görüntü ne kadar insani. Kadına Şiddete Son ya da Kadınlara Hakları verilsin diyerek meydanlarda boy gösteren bu marjinal gruplar bilsinler ki, toplumları ifsat etmek için onların uğraştıklarından daha fazla uğraşanlar oldu. Hatta hayranı oldukları ideolojinin devleti olan SSCB de kadınlı erkekli karışık kullanılan hamamları tüm dünyada ibretle izlendi. Ama Allah’a alenen açılmış bu savaştan zararlı çıkanlar onlar oldu. Bu güne kadar Allah’a savaş açmış bir güruhun serfıraz olduğu görülmemiştir / görülmeyecektir de.

Ayhan Yazlık’ın yazısında yer verdiği “ Günümüzde kadın vitrin olarak kullanılıyor, buna da kadın hakkı diyorlar. Bazı kadınlar bir yerlere gideceği zaman, 10 cm yüksekliğinde ince topuklu ayakkabı ve sadece bazı bölgelerini kapatacak bir bez parçasını kendisine sararak, bütün dikkatleri üzerine çekmeye çalışır, buna da moda derler. Bunun ismi de kadın özgürlüğüdür. Kadınlar gün geçtikçe kendi değerlerini kaybediyorlar ama farkında değiller. Kadına saygının bittiği ya da biteceği en tepe noktadayız…” ifadelerine sert tepki gösteren VAKAD üyeleri, yapmış oldukları bir basın açıklamasıyla Kadınlıktan ve Namus duygusundan / Olgusundan Vicdani Ret ettiklerini açıkça deklare ettiler.
Bizim bu zevatlara iki sorumuz, aziz halkımıza ise bir tavsiyemiz var.

Siz insan cinsi olarak, Allah’ın çizdiği sınırlar içerisinde Kadın olmaktan vicdani Ret ettiniz. Zahiren erkek olmanızda mümkün değil. İnsanlık alemi içerisinde de bu iki cinsin dışında da başka bir sınıf yok. Peki, o zaman siz nesiniz?
Halkımıza ise tavsiyemiz, üzerlerine oynanan bu pis oyunları kavramalarını ve bundan sıyrılmak için Allah’a sığınmalarını istiyoruz. İyi bilelim ki bizi yaratan bizim için en iyi olanı daha iyi takdir edendir.
Yoksa aslında ne olacağımız belli. “ Ulaike Kel Enam Belhum Edell”