Hayatın telaşesinden, çekici gürültüsünden, şeytani vesveselerden, maddi – manevi tüm kirlerden arınmak istiyorsan Resul`ün reçete misali sunduğu o nehirden yıkanmak için kollarını sıva. Her azana bir dua kondur ve maneviyatını da temizle bedeninle beraber. Ki buna her şeyden çok ihtiyacın var.
Sonra haya edilmeye en layık olan Zat`ın karşısına çıkacağından, güzelce örtün. Gözünü, gönlünü, kulağını ve aklını da tüm dünya meşgalelerine kapat. Seni bu dağdağalı hayattan çekip alan ele günde beş kez el vermelisin ki nefsin çukurlarına (esfel-i safiline) düşüp başka ellerden kurtuluş beklemeyesin.
Ben seni yok saymak, öldürmek, sesini bastırmak istemiyorum. Seni yazın sıcağında serinleten, kışın ayazında ısındıran, acılarında ferahlatan, ferahında şükürdar kılan bir terbiye okulu, bir kulluk duruşu ve uyanık bir kalbin zikir yurduna sevk ediyorum. Kendini bu mekandan alıkoyanların haline bak. Ne için çırpınıyorlar, kimlere kul oluyorlar? Rableri onları nasıl da yalnız bırakıyor! Ben seni böyle hakir ve zelil bırakmak istemiyorum. Onun için seni defalarca bu terbiye okuluna davet ediyorum ki icazet alabilmen için ilk hesaba çekileceğin amelin bu olacak.
Allah –u Ekber! İşte bu nida tüm sözlerden ekber! Elinin, o günahkar elinin arkası dünya ve dünya arkanda... Yüzün; bedenini de yaratan, seni berrak nehirde arındıran ve imanını ikame eden namazın da Sahibi Allah`ın huzurunda... Hz. Ali gibi titremelisin! Çünkü sen en Yüce`nin karşısında en küçüksün, en aciz ve en muhtaçsın! Ve sen bu amelinle şükürdarsın.
'Gel' demiş, gitmişsin. Gitmelerin en güzeli değil mi bu? O`na gitmek, ya da 'gitmek' değil 'dönmek'... 'Biz Allah`tan geldik, yine ona döneceğiz' in provası bu, günde beş kere... Heyecanlan! Kuş gibi uç! Yüreğini kontrol et! Niyetini iyi et! Sonra da O`na hamdet!
Düşün ki seccaden sırat köprüsünün üzerine serilmiş. Sağında cennet, solunda cehennem. Arkanda ise canını almak için bekleyen melek... İçin ürpersin, lakin korkma! Çünkü karşında O var. Ve Rabbi Zülcelal, rahmetinden ümidini kesenleri karşısında görmek istemez...
Mükemmel bir uyum ve eşsiz bir portre: Kainatın anası insan, ibadetin anası namaz, kelamların anası Kur`an ve Kur`an`ın anası Fatiha...
Dördünün buluşmasına ancak ve ancak ihlas ile katılırsan bir anlam ifade eder. Dua ile süsleyip duanın en güzeli olan 'sıratı mustakim' üzere olmayı istemek zorundasın. Zira gönüllü ilerlemezsen bu doğru yolda takılıp düşme, şaşırıp kaybolma riskin oldukça yüksek…
Şimdi beni iyi dinle! Bugüne kadar şişip kabarmayı, hep ve herkesten dik durmayı istedin durdun. Namazında bile şeytan musallat oldu. O halde belini bükersin, rükûa gidersin. Yine tıynetin dikleşmek isterse, bu defa secdeyle cezalandır! Ya da secdeyle ıslah et! Ki orda hayat var. 'La ilahe' nin pratiği ve resmi var. Gözlerini dünya evine kapayışın, cennet kapılarına açışın var. Aczin, fakrın, O`ndan yoksunsan kimsesizliğin var. Orada kulluğun zirvesi var.
Tek bir ilah var, diğerlerine dönüp bakmayışın var. Tekrar tekrar bunu hatırlatır sana secde. Her defasında iki kez dayarsın alnını yere, putlara ve putlaştırılanlara inat edercesine.
Artık huzurdan ayrılma vakti… Dünyaya selam vererek gir! Ama namazını yürürken, konuşurken, ikilemde kalırken, geçici güzellikler cazip gelirken, seni sahte ilahlara kul olamaya davet ederlerken, ağır yükü omuzlandığını hissederken, hayatın iman ve cihad olduğuna kanaat getirirken, yeni nesli yetiştirirken ve insanlara hakkı ve sabrı tavsiye ederken her zaman kılacağına dair kalbinle ahitleşerek gir! Bu durumlarda namazı nasıl mı kılarsın? Her zaman O`nun huzurunda ve gözetimi altında bulunduğunu iliklerine kadar hissederek… İşte sen o zaman gerçekten namazını ikame edersin, dinini ayakta tutarsın.
...
Ey nefsim! Bütün bunları sana söyledim.
Gördün ki ortaya eşsiz bir eser çıktı.
Şimdi durma, bu eseri ömrün boyunca günde beş defa ortaya çıkar ve yalnızca Allah`a armağan et!
Yalnızca O`na, başka kimseye değil.
De ki: 'Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin Rabbi olan Allah içindir.' (En`am 162) Mevla yar olsun. Wesselam, weddua...