Hisleri, duyguları, iradesi ve aklı olan bir oktum düşümde. Bedenim tarafından nişan alınıp atılmış, son sürat hedefe doğru ilerliyordum. Benim gibi yüzlerce ok daha hedef tahtalarına doğru ilerliyordu. İşin tuhaf tarafı hedeflerin sürekli renkleri, şekilleri ve yerlerinin değişmeleriydi. Çok korkunç bir kabusa dönüşüyordu ilerleyiş serüvenim. Her bir hedef dile gelmiş; 'Bana gel, ben daha cazip bir hedefim" diye bağırmaya başlayınca işler iyice çığırından çıkmıştı.
Beynimde karıncalanmalar başladı. Sağa sola yalpalanmaya, raydan çıkmış tren gibi gıcırtılı sesler çıkarmaya başlamıştım. İşin kötü tarafı arkamdan sert bir rüzgar esiyor, hepten dengemi bozuyordu. Korkunç bir sona doğru ilerlediğimi anlamıştım ve bu durumdan nasıl kurtulabileceğimi düşünmeye başlamıştım. En başta hangi hedefe niçin kilitlenmiştim? Kalbim dile gelip beni uyardı o an: 'Geçici olmayan ve iki cihanda sana fayda sağlayan hedefe kilitlenmen gerekiyordu' dedi. Kalbimin uyarısıyla tam kendimi toparlamışken bu sefer de başka insanlar bağırmaya başladı. Kalbimin uyarısını adeta sabote etmeye çalışıyorlardı. 'Hey baksana şu hedefe; ne kadar da eğlenceli, hayır şu daha popüler! Yok yok şu daha fazla para kazandırıyor. Olmaz en güzel olan diğeri.' Parmakları sağı, solu, önü, arkayı gösteriyordu.
'Yeter!' diye bağırasım geldi. Yetmezmiş gibi nefis denen arkadaşım da çok yakınımda beni süslü püslü hedeflere yönlendirince iyice dengesizleşerek havada zikzaklar çizmeye başladım. Vaktim daralmış ama ben hala yön değiştirmekten başka bir şey yapamamıştım. Midem bulanmaya, başım dönmeye başladı. Neredeyse hiç bir hedefi vuramadan ikiye ayrılıp çöp olacaktım ki ilahi bir esinti ile tüm sahte hedefler bir bir devrilip sadece asıl gerçek olan hedef ayakta kalmıştı.
Kalbim son bir uyarı mesajı daha attı bana. 'Devrilen hedefler şu fani dünyada seninle ahirete gelmeyecek, üstüne azap çekmene sebep olacak hevesler, boş meşguliyetler, şehvetler, boşa harcadığın zamanın ve ömründür. Şu dengeni bozan artçı rüzgar, dünyadaki imtihan ve zorluklardır. Bağırıp duran insanlar, seni dünyaya yönlendiren şeytanî kişilerdir. Şu ilahi esinti Allah'ın sonsuz şefkati ile seni uyaran, ahirete yönlendiren her mesajdır. Şu tek atımlık ok, hakkın tekrarı olmayan ömründeki tercihlerdir. Sahte hedefler seni asıl gayeden uzaklaştıran TV, telefon, boş işler ve kişiler, faydasız ilimler, boş tartışmalar ve malayanilerdir'.
Her birimizin elinde bir tane ok vardır. Zamanımız kısıtlı, başka atış hakkımız yoktur madem, niçin hala havada yalpalıyoruz? Hedefe kilitlenmek ve elindeki okun kıymetini bilenlerden olma duasıyla...