Oyunu biliyorsunuz. STK`ları susturma, susmayanları kapatma projesinden bahsediyorum. Bildiğiniz üzere bir süre önce İslami hassasiyetlere sahip sivil toplum kuruluşlarına bir sürü şafak operasyonu yapıldı. Bu operasyonlar, Sivil Toplum Kuruluşlarına –yapılan aramalarda hiçbir suç unsuruna rastlanmadığından- sus payıydı herhalde.

Tabii ki derin güçler için birinci mesaj yerini bulmamış ki yani STK`ları susturma ve durdurma hamleleri başarısızlıkla sonuçlandığından senaryonun-oyunun ikinci perdesine geçildi.

Oyunun ikinci perdesinde susturulamayanlar ve durdurulamayanların sesinin tamamen kıstırılması yani kapatılmasıdır.

Sizin de malumunuz daha önce -hakka ve halka hizmet çizgisinde yaptığı çalışmalardan dolayı- Mustazaf Der için kapatılma kararı verilmiş. Yine Elazığ İhya Der yönetici ve üyelerine aynı şekilde Kızıltepe İrfan Der yönetici ve üyelerine hapis cezası verildi.

Bunlar gibi Türkiye`nin farklı illerindeki İslami hassasiyetli sivil toplum kuruluşlarına zaman zaman yapılan operasyonlarla gözdağı verildi ve verilmeye de devam ediyor. Nitekim Gaziantep`te hizmet veren Rahmet Der ve Umut Der gibi sivil toplum kuruluşlarına açılan kapatma davası da bunu tüm açıklığıyla gösteriyor.

Gündemi takip edenler, hakka ve halka hizmet etmeyi şiar edinmiş bu derneklerden haberdar olanlar bilirler ki bu derneklerin hiçbirinde bir tek silah bir tek mermi ele geçirilmemiş. Bilgisayarlarında ne gizli bir tek eylem planı ve proje bulunmuştur ne de bir kamu kuruluşuna ait bir kroki bulunmuştur. Şimdiye kadar bir tek insan da çıkıp beni tehdit etmişler bana kötülükleri dokunmuş da dememiştir.

Bu sivil toplum kuruluşlarının Ergenekon`la da uzaktan yakından bağlantıları olmadığı gibi aksine birçok yönetici, üye ve gönüllüsü Ergenekonzedelerden –Ergenekon mağdurlarından-oluşuyor.

Buna rağmen insafsızca bu derneklerin üzerine gidilmesinin, hedef gösterilmesinin sebebi nedir diye sormayacağız; zira mütedeyyin insanların oluşturduğu bu derneklere kuruluşlara yapılan operasyonların açılan davaların verilen kapatma kararlarının dayanak noktaları; istisnasız yüz binleri bir araya toplayan Kutlu Doğum etkinliği düzenlemedir. Hz. İbrahim`i (a.s), Hz. Hüseyin`i (r.a) anma ve anlama etkinlikleri düzenleme, mazlum Filistin için yardım toplama ve organizasyonları tertip etmek; fakirlikle, ihtilafla ve cehaletle mücadele çalışmalarını organize etmek ve dünya mustazaflarının çektikleri acılara tercüman olmaktır.

Ben bu derneklere yapılan baskının sebebinin bunlar olduğunu biliyorum. Aksini iddia eden varsa çıksın niyet okumaları, ön yargıları ve soyut suçlamaları bir kenara bırakıp da o derneklerde ele geçirilen silahları, darbe veya eylem planlarını ve kozmik bilgileri bizimle de paylaşsın biz de bilelim.

Yok, eğer somut delillerle aksini iddia eden yoksa bu suçlardan dolayı bu derneklere operasyonların düzenlenmesinden, üyelerinin ve gönüllülerinin baskı altına alınmasından, toplumdan dışlanmasından ve terörize edilmesinden Müslümanlığı da bırakın bir insan olarak utanmıyor musunuz?

Darbe hevesli Ergenekonculardan, Batı`yı kıble edinmiş laik Kemalistlerden, Kemalizmi ve Kominizmi özümsemiş Mao ve Lenin hayranı Apoistlerden bu konuda bir beklentimiz yok olamaz da. Fakat bir asra yakındır dininden ve dilinden dolayı üvey evlat bile görülmeyen dindar insanlara ne oluyor.

Zamanında Hizbullah`a yapılan operasyonlara karşı suskun kalmak ve endişeyle yaklaşmak da bir yana kuruluşlarından bu yana bir tek şiddet olayına karışmamış ve insani birer erdem olan yukarda saydığım suçlardan(!) dolayı bu camianın mustazaf düşürülmesine karşı daha ne zamana kadar susacağız, sessiz kalacağız. Bize dokunmayan yılanın beslenmesine daha ne zamana kadar seyirci kalacağız? Ehli vicdan, ehli insaf, ehli izan birileri ne zaman çıkıp 'bu kadarı da olmaz' diyecek.

İftiralarla, baskılarla, dayatmalarla, yok saymalarla mustazaf düşürülmüş bu camiayı ne zaman göreceğiz, bileceğiz, konuşacağız. Dertlerini ne zaman dinleyeceğiz?

Bu camiaya yandaş-taraf olduğumu düşündüklerinden konuya objektif yaklaşmadığımı düşünen varsa ben yazdıklarımın arkasında olmakla beraber şimdiye kadar yazdıklarımın tümünü bir şartla geri alırım. O şart da -legal derneklerine bile tahammül edilmeyen- bu camiayı iyi araştırmalarıdır. -açık adresleri belli olan derneklerine giderek- çalışmalarında karşılaştıkları engelleri ve gördükleri baskıları birinci ağızdan kendilerinden dinlemeleri, hakka ve halka hizmet çerçevesinde yürüttükleri fakirlikle, ihtilafla ve cehaletle mücadelelerine de lütfen gözlemci olarak katılmalarıdır.

Ön yargılara, fasık medyanın haberlerine, iftira ve karalamalara karşı hikmet silahını kuşanana ne mutlu!

Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenen, Müslüman kardeşini sahiplenen ve gıyabında onu savunan dirayet, feraset ve basiret sahibi Müslümanlara selam olsun.