Bir Lübnanlı kaynak, yardımın 190 milyon dolarının orduya, 40 milyon dolarının da iç güvenlik birimlerine ayrıldığını belirterek, bu desteğin güvenlik güçlerinin iç sorumlulukları üstlenmesini sağlayacağını, böylece ordunun daha farklı alanlara yoğunlaşabileceğini ifade etti.
Kongre yardımcılarının aktardığına göre, fonların serbest bırakılması ABD’nin mali yılının sona erdiği 30 Eylül’den hemen önce gerçekleşti ve Lübnan açısından “son derece önemli” olarak değerlendirildi.
Karar, Trump yönetiminin “Önce Amerika” sloganı altında dış yardım programlarını kısmış olmasına rağmen alındı. Ancak siyasi kaynaklara göre bu adım, Washington’un Gazze savaşı ve bölgedeki çatışmalara çözüm bulma arayışında öncelikli bir konu olarak görüldü.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise yardımların, Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin “Lübnan egemenliğini pekiştirmesini ve 1701 sayılı kararı uygulamasını” desteklediğini, bu kararın Lübnanlılar ile israilliler için “tek uygulanabilir güvenlik düzenlemesi çerçevesi” olduğunu söyledi.
Öte yandan, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, şehit komutanlar Seyyid Hasan Nasrallah ve Haşim Safiyyuddin’in şehadetlerinin birinci yıldönümünde yaptığı konuşmada, direnişin “silahlarını teslim etmeyeceğini” vurguladı. Kasım ayrıca, “israile hizmet eden her projeye, ulusal bir kılıfa bürünse dahi, karşı duracağız” dedi.





