• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

16 Nisan Referandumu ile ilgili propaganda süreci Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında diplomatik teamül ve kuralları da aşacak şekilde gerginlikler oluşturmaya devam ediyor. Almanya ile başlayıp en son Hollanda ile devam eden süreç, Aile Bakanı`nın sınır dışı edilmesi ve Çavuşoğlu`na Hollanda`ya iniş izninin verilmemesi ile zirve yaptı.

Güncel ekonomik gücü ve büyüklüğüyle Almanya, aslında Avrupa`nın lideri konumunda olduğundan onun takındığı tavır diğer Avrupa Ülkelerini de domine ediyor. Bu da aynı tavrı takınmaları sonucunu doğuruyor.

Avrupa neden böyle bir tutum takınıyor acaba? Bunun birçok sebebi var.

Her şeyden önce şunu bilmek lazım ki; bu iptallerin ve engellemelerin ardında özellikle Ak Parti muhalifleri veya Türkiye kökenli olup da şu an için muhalif pozisyondaki güçler var. Anılan gruplar, Avrupa`da çok iyi organize olmanın getirdiği güçle resmi makamları etkileyebiliyorlar. Avrupa ülkeleri iptalleri hep ‘Güvenlik gerekçesiyle` yapıyor. Nedir bu güvenlik gerekçesi?  Muhalif gruplar toplantıların planlandığı şehirlerin yerel yöneticileri nezdinde girişimlerde bulunarak, kendi kitlelerinin karşı protesto yapabileceğini ve buna engel olamayabileceklerini belirtiyorlar. Bunu bir yerde başarınca da, olay domino etkisine dönüşerek yaygınlaşıyor.

Örneğin İsviçre`de, Federal Yönetimin, hiçbir tehlike yok, demesine rağmen Zürih Polisi, Çavuşoğlu`nun   programını iptal etti. Aynı günlerde Kanton Aargau Polisi de Ak Parti Milletvekili Hurşit Yıldırım`ı engelledi. Ama aynı günlerde Kanton Zürih`e bağlı Winterthur şehrinde HDP Sözcüsü Osman Baydemir, düzenlenen ‘Hayır` Programına çok rahat bir şekilde katıldı.

Avrupalı rahatına düşkündür. Osman Baydemir`in konuşmasına engel olması durumunda Osman Baydemir`in hitap edeceği kitlenin organize bir şekilde rahatlarını bozacağını biliyor. Ama Çavuşoğlu`nun hitap edeceği kitlenin iyi organize olmadığının farkında olduğundan rahatça engelleyebiliyor ve hatta kadın bir Bakana, Nazi ahlakıyla saygısızlık yapabiliyor.

İç siyaset kaygıları, İslamofobi gibi etkenler elbette var. Ama şunu belirtelim ki; Türkiye`nin Avrupa`daki misyonlarının vatandaşlarla sağlıklı ilişkisi yok. Bu da Avrupa`da yaşayan vatandaşları organize ve etkin olmaktan uzak kılıyor. Toplam nüfusları sadece Almanya`da yaşayan Türkiyelilerden dahi az olan kimi Balkan ve eski Doğu Bloku ülkeleri bile Avrupa nezdinde Türkiye`den daha etkili olabiliyorlar.

Türkiye`nin hem Avrupa`daki vatandaşları ile hem de Avrupa halklarıyla daha sağlıklı bir ilişki kurmaya ihtiyacı var. Avrupalının sadece kendini önceleyen bir mantığı var. Halklar siyasetle pek ilgilenmezler. Seçimlere katılım oranları çok düşüktür. Bunlar da iyi bir lobi için önemli fırsatlardır.

Avrupa`da güçlü ve organize bir lobisinin olmaması Türkiye`ye işte böyle saygısızlık olarak yansıyabiliyor.