• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Son birkaç yıldır CHP cephesinde ilginç şeyler yaşanıyor. Profesyonel ve ebedi olarak muhalefette kalmanın getirdiği hırsla olsa gerek biraz mahcup biraz da üstü kapalı bir şekilde yeni ittifaklar kurmaya başladılar.

CHP’deki dönüşüm aslında, CHP’nin kendi aklıyla yaptığı bir dönüşümden ziyade dış müdahalelerle hayata geçirilen bir tür mühendislik başarısı. Statükonun ve Kemalizmin korunmasına yönelik yeni bir kurgu hayata geçiriliyor.

CHP’den, sistem partisi olma algısı alınırken doğru orantılı olarak PKK ve siyasi kanadına ise sistem ile barışma modu yüklenerek ikisinin bir noktada buluşması isteniyor.

Dikkat edin, uzun bir zamandır özellikle de HDP’nin başına Türk Solu’ndan kayyımlar atandıktan sonra PKK-HDP ekseni, sisteme, rejime muhalif olmayı bırakarak kendini AK Parti karşıtlığı üzerine yeniden kurgulamış durumda. 

Şu anda sanki Kürt Sorunu dediğimiz haksızlıklar, AK Parti’nin iktidara gelmesiyle başlamış gibi bir politika izliyorlar. Bu biraz da onlara dayatılmış gibi duruyor.

Şunu çok açık belirtelim ki, bu plan uyarınca Ak Parti karşıtlığı üzerinden rejimin Kürt Sorunu konusundaki sabıkası temizlenmek ve de Kürt Halkı CHP üzerinden rejime entegre edilmek isteniyor.

Bunda Ak Parti’nin suçu yok mu? Elbette var? Çünkü şu ana kadar atması gereken adımların hepsini atmış değil halen. Özellikle son yaşanan çözüm sürecinde HDP’yi tek muhatap almak suretiyle onlara Kürtlerin temsilcileri gibi davrandı. Bu onları haddinden fazla şımarttı.

Şimdi de onlara yüklenen temsiliyet üzerinden Kürtler, önce CHP’ye ardından da Kemalizm’e yamanmaya çalışılıyor.

En son Kılıçdaroğlu’nun İSMEK aracılığıyla İstanbul’da Kürtçe kurslar açılacağını ve Kürtçe bilen öğretmenlere iş verileceğini ilan etmesi de bu amaca matuf bir şey aslında. Amaç Kürtçe’nin öğretilmesi değil. Amaç, seçim ittifakı dolayısıyla ödenmesi gereken karşılığı ödemek suretiyle yakınlaşmayı daha da arttırmak.

Böylesi göz boyamaya yönelik bir çalışmanın Kürt Dili açısından hiçbir şey getirmeyeceği de aşikârdır doğrusu.

Kemalizmin yani CHP’nin Kürt Halkı’na yönelik suçları, Zilan Katliamı, Dersim Katliamı, Şeyh Said ve Said Nursi’ye yaptıkları ile oluşan o kalın suç dosyası, öyle birkaç Kürtçe kurs açmakla temizlenecek bir sabıka değildir.

Doksan yıldır Kürtlerin yaşadığı tüm sorunların altında CHP’nin dini olan Kemalizmin imzası vardır.

CHP ve HDP’nin seküler yapısından istifade ederek Türkiye Halklarının birlikte yaşamasının garantisi olan İslam ruhu yok edilmek isteniyor.

Belli ki Kürtler bir kez daha CHP üzerinden vurulmak isteniyor. Dikkat edin önceki Çözüm süreçlerine aracılık etmiş kimi insanlar da CHP ile birlikte olmaya, beraber görüntüler vermeye başladılar.

Sırf Kürtlerin yaşantısının sekülerleşmesi ve HDP üzerinden sisteme entegre edilmeleri adına CHP bir umut olarak lanse ediliyor.

HDP ve benzerlerinin her fırsatta direnişinden bahsettikleri Seyyid Rıza, "Ben sizin hilelerinizi anlayamadım, onlarla baş edemedim, bu yüzden görüşmek için geldim. Ölüme gidiyorum. Bu bana dert olsun, ama ben de size boyun eğmedim bu da size dert olsun" sözlerini kime söyledi acaba? CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal’e tabi ki…

Şimdi ise Kürtler, adeta celladına aşık bir hale getirilmek isteniyor. HDP ise bu konuda eş kayyımları ile beraber canı gönülden çalışıyor.

Dikkat ettiniz mi; Diyarbakır’ı ziyaret eden CHP’li İmamoğlu HDPlilere bir Atatürk portresi hediye etti. Portre enteresan anlamlar içeriyor. Portrede Atatürk ve ellerini birleştirmiş bir şekilde ona dert anlatan, ondan yardım isteyen bir gariban var…

İçerdiği mesajları varın siz yorumlayın… Ama çok açık bir şekilde şunu diyebilirim ki; Şeyh Said ve arkadaşlarının kabirlerini bile gizleyecek kadar kindar ve düşman olan bir zihniyetten hayır beklemek Kürtlere yapılacak en büyük düşmanlıktır…

Selam ve Dua İle…