İlgi ve Etki Alanımız Bağlamında Gazze
Bu hayatta herkes için bir ilgi alanı, bir de etki alanı vardır.
İlgi alanı; isteklerimiz, beklentilerimiz, hedeflerimiz ve hayallerimizi kapsayan alandır. Siyasilerin söylemleri, savaşlar, siyasi dengeler, başkalarının fikir ve eylemleri, katliam ve soykırımlar, ekonomi, hava durumu ve ölüm gibi hususlar bu alana girer. Bu alan, kontrolümüz dışında olan bir alandır. İstesek de istemesek de dahlimizin olmadığı ve müdahil olamadığımız hususlar, ilgi alanına girer.
Etki alanı; başkalarını etkilediğimiz ve başkalarından etkilendiğimiz görünür etkileşimlerdir. Düşüncelerimiz, kelimelerimiz, kabul ve retlerimiz, tutum ve davranışlarımız bu alana girer. Burada kontrol, istek ve iradeye bağlı olarak kontrolümüz altında olan alandadır.
Gazze’deki mezalim ve vahşet malumumuz… Gazze ve diğer mazlum coğrafyalardan gelen trajik, dramatik ve vahşet dolu görüntülere çaresizce ağlamak, boykota dâhil olmayan insanlara kızmak, siyasilere sitem etmek, çevresel tepkilerin olmayışından dolayı dert yanmak bizi ilgi alanına hapseder. Bu vaziyet, çaresizlik hislerimizi yoğunlaştırır, mağdur psikolojisi iç âlemimizde güçlenir. Haliyle gittikçe pasifleşir ve yerimizde şelte gibi çakılıp kalırız.
Gazzeli direnişçiler ve cihadı kuşanan diğer yerler bizi etki alanına çağırıyor. Gücümüz, konumumuz ve imkânımız ölçüsünce aktif olmamızı, harekete geçmemizi, elimizden geleni yapmamızı, yerimizde saymamızı, her güne farklı bir eylemle başlamamızı ve onların yanında sonuna kadar durmamızı istiyorlar.
İslam davası, bizim ilgi alanına giren çaresizliğimizi değil etki alanına giren dinamik halimizi istiyor. Bu çerçevede ilgi alanı ve etki alanı birbirinden nasıl ayrıştırılabilir?
Yönetici, entelektüel, âlim, akademisyen, yazar, sanatçı ve etkili her kişi ve yapının Gazze’deki mezalim için ses verip vermeme isteği bir ilgi alanıdır. Bu kişi ve yapıların ses vermesi, harekete geçmesi; bizim onları daha güçlü şekilde desteklememiz, takipçilerini çoğaltmamız ve erişimlerini artırmamız; ses vermeyenlerin takibini bırakmamız, onların erişimlerini düşürmemiz ve engellememiz bir etki alanıdır.
Gazze, Nablus, Yemen, Lübnan’a yönelik saldırıların devam etmesi ilgi alanımıza girerken saldırılara karşı olduğunu göstermek için doğru, zamanlı, etkili ve meşru her türlü protestoya katılmak, eyleme destek vermek, etkinliklerde aktif olmak etki alanıdır.
İtraile ve emperyal güçlere ekonomik katkı sağlayan ve desteklerini açıkça ilan eden her türlü ticari ve ekonomik markanın satışlarını devam ettirmesi ilgi alanında kalır. Bunu yapan yerli ve yabancı, resmi ve şahsi, küçük ve büyük ayırdı yapmadan bütün işletmeleri tüm ürünleriyle beraber boykot etmek, onlara geri bildirim mesajları atmak, mail göndermek, yetkililerden boykot mallarını yasaklamasını istemek, boykotu en doğru ve etkili bir şekilde yaymak etki alanıdır.
Kendimizin, ailemizin, arkadaşlarımızın ve çevremizin Gazze’yi gündem etmemesi, başka basit ve dünyevi gündemleri öncelemesi ilgi alanı; bunun aksine gündelik sohbet, seminer, konuşma ve sosyal medya paylaşımlarında Gazze’nin ‘ölüm kalım meselesi’ şeklinde gündemimizde kalması, tutulması ve gündemden düşürülmemesi etki alanıdır…
Aşağıdaki ayetleri de ilgi alanı ve etki alanı bağlamında okuyabiliriz:
“Uğrumuzda mücâhede edenleri yollarımıza iletiriz. Gerçekten Allah iyilik edenlerle beraberdir.” (Ankebut: 69)
“Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr: 99)
“Zerre kadar hayır işleyen, onun karşılığını (mutlaka) görür.” (Zilzal: 7)
“Hayır olarak kendiniz için önceden ne gönderirseniz, onu Allah katında daha hayırlı ve mükâfatı daha büyük olarak bulursunuz.” (Müzzemmil: 20)