• DOLAR 34.305
  • EURO 37.545
  • ALTIN 2928.218
  • ...

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 4. maddesi ile ilgili tartışmalar, devam ediyor. HÜDA PAR, bir anayasada ‘değiştirilemez’ ibaresi taşıyan bir maddenin bulunmasını insan iradesine konulan bir ipotek olarak değerlendirirken karşı cenah -özellikle- CHP bu konuda katı, uzlaşmacı olmayan, dışlayıcı, suçlayıcı ve tehdit edici bir tutum sergilemektedir.

Bizim nazarımızda anayasa, Allah’ın hükümlerini içermeli ve ancak bu bağlamdaki bir anayasa geçerli olur. Bunun haricinde cebren veya tercihle insanlar eliyle yapılan her anayasa eksiklikler içermektedir. Bir zaman ve zeminin şartları çerçevesinde oluşan bir anayasa, onu tamamlayan yasa maddeleri ve maddelerin içerdiği hükümler başka bir zaman ve zemin için geçerli olamayabilir, değişme ve değiştirme ihtimali oluşabilir. Ama birileri çıkıp, ‘Efendim, bu anayasa her zaman ve zeminde mutlak manada geçerlidir, kimse bunu eleştiremez, değiştiremez ve değiştirilmesini dahi teklif edemez.’ der ve bunu dayatırsa; hatta ölüm kalım meselesi yaparsa biz de rahatlıkla şunu söyleriz:

Sizin yıllardır ağzınıza pelesenk ettiğiniz ‘oyum irademdir, özgürlük, insan hakları, çağın gelişmelerine ayak uydurmak’ gibi savunularınız koca bir yalandan ibaret kalır.

‘Kurucu kişi ve nesil’ diyerek kutsadığınız ve bir tapınma ritüeline dönüştürdüğünüz Kemalizm bir tabu halini almıştır. Oysa yücelttiğiniz ve karşısında esaslı(!) saygı duruşunda bulunduğunuz Mustafa Kemal, sözüm ona her türlü tabuya ve tabulaştırmaya karşıydı. O zaman, en başta siz ona ihanet etmiş ve yanınızdaki aziz(!) hatırasına saygısızlık etmiş olmuyor musunuz?

Şu an anayasadaki mevcut 4. madde 1921, 1924 ve 1961 anayasalarında mevcut değildir. Değiştirilmemesi için uğraştığınız, yasal kılıf ürettiğiniz, tartışılması ihtimali karşısında dahi bütün vicdani ve insani yaklaşımları rafa kaldırdığınız mevcut 4. madde hepinizin bilittifak kabul ettiği 12 Eylül 1981 anayasasının bir maddesidir.

Yoksa siz, darbeciliği ve askeri vesayeti mi savunuyorsunuz?

Daha önce 1981 anayasasını darbe anayasası olarak niteleyen, değiştirilmesi için halk oylaması yapan birileri adeta tükürüğünü yalarcasına 4. madde için ‘Kurucu neslin iradesidir. Bunu değiştirmek gelecek neslin iradesine ipotek koymaktır.’ ifadesiyle tartışmaya dâhil oldu ve yeni bir boyut kattı. Bunun değiştirilmesine dahi tahammül etmemek, kraldan çok kralcı bir yaklaşımla meşum anayasanın tüm meşumluklara yol açan maddesinin değiştirilme düşüncesine dahi karşı çıkmak şimdiki neslin ve gelecek neslin iradesine ipotek koymanın alası değil de nedir?

Yani “Şu madde veya bu madde değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez!” demek ezcümle “Ey insanlar, birileri bizim adımıza yıllar önce düşündü, taşındı ve bu maddeyi koydu. Siz artık en güzel, en doğru, en geniş, en yeterli ve en güncel şekilde bile düşünseniz de düşünmenizin bizim nazarımızda bir değeri yok! Biz baskıcı, ötekileştirici, tek tipleştirici ve vesayetçi bir anayasa için çoktan düşünülen, çizilen, yazılan ve uygulamaya konulanı kabul ettik. Aklımızı ve aklınızı rafa kaldırdık!” demek değil midir?

CHP ve yandaşlarının, sağ cenahtan celladına âşık tiplerin 4. maddenin değiştirilme düşüncesi ve teklifi karşısındaki tahammülsüz ve saldırgan tavrı; insanların iradesine ipotek koymanın da ötesinde insanları bastırma, sindirme ve açık bir şekilde 12 Eylül dayatmasını devam ettirmedir.