• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

İnkâr, isyan ve günah safında yer alanlar çoğunlukla dünya imtihanını dikkate almazlar. Onların hayata bakış açısı ‘ben’ merkezli, ego tatminli, arzusal kapılmışlıktır. Bu sebeple bu grupta yer alanlar imtihanın gereği ve hedefini özümsemiş, inanmış ve ahlaklı kişilerden çok hazzetmezler. Onların dizginleyemedikleri arzuları için bir engel olarak görürler. Onlara karşı her türlü karşı çıkışı, kavgayı, tezyifi, tacizi, tahkiri ve imhayı kendileri için bir hak olarak görürler.

İnsanlık tarihine ve Peygamberlerin mücadelesine baktığımızda imtihanı özümseyip sabrı ve şükrü kendine katık yapanlarla imtihana göz, kulak ve yüreklerini kapatıp dünya hayatını merkez yapanların hep birbirleriyle mücadele ettiklerine şahitlik ederiz. İyilik kötülük, hak batıl, doğruluk yalancılık, adalet ve zulüm tercihi ve mücadelesi hep bu kabuller üzerinden olmuştur. Tercihlerin teslimiyet ve içselleşmeye döndüğü nihai noktada ise hep ilahi irade devreye girmiş. İyileri kötülere galip kılmış ve kötülük yolunda, ahlaksızlık güzergâhında azgınlaşanları helak etmiştir.

Geçmiş ümmetler, çoğunlukla fıtri yapılanmada bir veya birkaç noktayı reddettikleri veya ölçüyü aştıkları için önce defalarca uyarılmışlar; ama uyarı fayda vermeyince, kendi azgınlıkları içinde toplumsal yapıya ve inanan insanlara zarar vermeye başladıkları andan itibaren ilahi nusret devreye girmiş. Ve adına helak dediğimiz dünyevi cezalandırma tecelli etmiştir. Günümüz toplumlarına baktığımızda ise fıtri yapılanmanın maateessüf her taraftan reddedildiğini, ölçünün her yönüyle aşıldığını görüyor ve işitiyoruz. Hatta geçmiş kavimlerin tümünün işlediği günahların, yaptığı karşı çıkışların ve sergiledikleri isyanların günümüzde bir güne sığdırıldığını görüyor ve işitiyoruz. Maalesef, bunu yapanlar eski kavimler gibi sadece inkârcılar, isyankâr ruhlular ve günah arzulular değildir. Kendine Müslüman diyen, kendini mümin olarak niteleyen nice insanın da helake sebep olabilecek isyan ve tercihlere yöneldiklerine veya bunu hayat tarzı yapan sapkın ve azgın gruplara arka çıktıklarına şahit oluyoruz.

“Nihâyet azab emrimiz gelince, günahlarla kirlenmiş o memleketin üstünü altına getirdik; üzerlerine de ateşte pişirilmiş taşları peş peşe yağdırdık. O taşlar, Rabbin tarafından işaretlenmiş, her birinin kimi vuracağı belirlenmişti. Böyle bir taş yağmuru, her dönemde ve her yerdeki zâlimlerden uzak değildir.” (Hûd Süresi: 82-83)

Ayetinde zikredilen memleket Lut aleyhisselam kavmi özelinde olsa da mana itibariyle geneldir. Yani dün Lut aleyhisselamın o azgın kavmi cinsel sapkınlıkta fıtratın kodlarıyla oynamak istedi, aşırı gitti ve helak oldu. Bu, diğer zamanlar için de ortaya çıkacak benzer sapkınlar ve sapkınlıklar için uzak değildir ve tecelli edecektir. 

Peki Kur’an-ı Kerim’de lanetlenen ve helak olan bu topluluğun yok olmasının sebebi neydi? Bu insanları bu kadar günahkâr ve lanetli yapan özellikleri neydi? 

Günümüzde eşcinsellik olarak bilinen fıtrat kodlarına aykırı bir talep ve tercihe meyildi. Sodom halkı olarak bildiğimiz bu halkın çoğu Rabb’e karşı günahkârdı, aralarında her türlü ahlâksızlık, özellikle de cinsî sapıklık yaygınlaşmıştı. Fıtri kodlara yasak olarak işlenen ve İlahi kitaplarda haram, günah ve sapıklık olarak bildirilen hemcinsi ile ilişki, aile içi-akraba arası ilişki, zorla cinsel ilişki ve fuhuş bu kavim içerisinde doğal bir hale gelmişti. Bu kavim, iğrenç ve çirkin ahlâksızlıkları pervâsızca işlemeyi ve hatta daha öteye gitmeyi meslek hâline getirmiş, kendilerine engel olmak isteyenleri ise susturmaya çalışmış ve: “Temizler aramızdan çıksın!” diye algı oluşturmuş ve taraf toplamışlardı. Lut aleyhisselam 40 yıl boyunca kavmini bu sapkınlıklardan vazgeçirmeye çalıştı. Fakat kavminin ahlâksızlık ve sapkınlığı artık dayanılmaz bir noktaya ulaşmıştı. Ve sonunda Lut peygamber ve ona inananlar dışındaki herkes helak olup CEHENNEM çukurlarına yuvarlanıp gitti.

Günümüzde bu kavmin karakterine bürünmüş sapkınlar ısrarla kendilerini meşrulaştırma ve aile kurumuna saldırı üzerinden bu ahlaksızlığı herkes tarafından kabul ettirme çabasına girişmişler, girişiyorlar. Netflix, Elon Musk, Barbie bebekler Mattel, Starbucks, Adidas, Nike, Uber, Apple, Amazon ve Fortune gibi birçok uluslararası kişi, yapı, şirket, kurum da bu hayâsızca akına ekonomik, siyasi ve reklamsal destek sunmaktadır. Maalesef birçoğumuz da hala bu onursuzluğu bayrak yapan kişi, yapı ve şirketlerin kasasına veya reytinglerine artı değer katıyoruz. Gelince sadece günahkârları değil onların günahlarına sessiz kalanları da helak edecek bir azabı acaba çok mu uzak görüyoruz veya bilinçaltında kendimizi o azaptan müstağni mi görüyoruz?

Küresel güçlerin 21. yüzyıl dünyası için geliştirdikleri, insan fıtratını değiştirmeye yönelik bu ahlaksızlık ve sapkınlık projesine ‘temiz ve temizlenmeyi arzulayan insanlar’ olarak karşı durmalıyız, reddiye geliştirmeliyiz, kendimizi ve ailemizi cehennem çukurlarına yakıt yapacak bu iğrenç projeden muhafaza etmeliyiz. 

Cinsiyetsiz, ırksız, nesli belli olmayan bir nesil oluşturmak isteyen çağdaş sapkınlar ve ahlaksızlar bilin ki Lut aleyhisselam’ın kavmini es geçmeyen taş yağmuru sizi de maymun çiçeği veya başka azaplar şeklinde es geçmeyecektir.