• DOLAR 34.661
  • EURO 36.329
  • ALTIN 2942.06
  • ...

Her geçen gün ve yaşanılan her yeni olay neslimizi ve gençlerimizi iman ve ahlak yönüyle etkilemektedir. Bu etkileme, günümüzde daha çok olumsuzdur. Bireyi kutsama, haz ve zevk çıkmazı, rol model eksikliği ve modern yaşam arzusu gibi birçok etken bu olumsuz etkilemeyi tetiklemektedir. Bu sebeple gençlere dair sözü ve derdi olanlar, karınca kadarınca çabalamalı, bu hayâsızca akının önünde tüm meşru alternatiflerle dikilebilmelidir. Bu bağlamda geçen hafta Hür Gençlik ve TGSP’nin yaptığı bazı çalışmalara değinmiş ve TGSP’nin düzenlediği Anadolu Buluşmaları’nda katılımcıların bazı tespitlerini sizinle paylaşmıştık. Bugünkü yazımızda da kaldığımız yerden paylaşımlara devam edelim:

  • Sahada olan her camia, vakıf ve STK bünyesinde genci anlayan, tanıyan, onun dünyasına inebilen ve ona ulaşabilen pedagog, psikolog, manevi rehber ve âlim gibi alanında uzman kişiler bulundurmalıdır.
  • Gençler, bu dünyaya Elif Kuşağı olarak fıtrat üzere geliyorlar. Onları, bozan çoğunlukla biz ebeveynler ve sorumluluk sahipleri oluyoruz. İbreyi doğruya çevirmek bizim elimizdedir. Bu vesileyle gençleri anlama ve onlarla anlaşabilme için ortak bir iletişim dili geliştirilmelidir. Gençlere değer verilmeli, gençler kendileri olarak öne çıkarılmalıdır.
  • Medya, yapıcı bir dilden ziyade yıkıcı ve tahrip edici bir dil kullanmaktadır. Bu yıkıcı dil, gençlerimizde hayat adına her şeyin anlamsız ve saçma olduğu algısı oluşturmaktadır. Bizler, bu yıkıcı dilin etkisini kırmak için hikmet ve şefkat dilini kullanmalıyız.
  • Gençlerimiz yanlış insanlar, gereksiz bilgiler ve ifsat edici görüntüler kalabalığında boğulmak istenmektedir. Gençlerimizi bu kalabalıklarda boğulmaktan kurtarmak için kitlesel bir gidişten ziyade bire bir gitmek lazımdır. Ona, kendisi olarak değer vermeliyiz.
  • Ümmetin ümidi olan gençlerin çoğunda maalesef ‘hadis, sünnet ve ashab-ı kiram’ yaklaşımı problemli, değer vermeyen ve önemsizleştiren bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın kırılması için gençlerimize ‘Yürüyen Kur’an olan Resulullah’ı ve doğru yolun yıldızları olan ashab-ı kiramı’ bir rol model yaklaşımı içinde sevdirmeliyiz.
  • Z Kuşağı kavramı yanlıştır. Bu kavram, başarılı bir algı yönetimi olarak gençlerimize sorumsuzluk yüklüyor ve bu algıyla genç nesiller deforme ediliyor. Madem, kavramlar üzerinden bir zihin kuşatması ve algı operasyonu yapılıyor. Bizim de gençlerimizi ‘Elif, Arınma veya Musab Kuşağı’ gibi hak yola revan olacak isimlerle öne çıkarmamız ve taltif etmemiz lazımdır.
  • Meslek odaları yönetim olarak çoğunlukla sol fraksiyonların elindedir. Adamlar, yıllardır bu odalar sayesinde on binlerce gencimizi ideolojik olarak etkilemişler. Bu odalara karşı ve anti olabilecek veya hakkı her şeyden üstün tutan odalar veya meslek birliktelikleri oluşturulmalıdır. Bu birliktelikler sayesinde bir yandan gençler maddi olarak istihdam edilmeli, bir yandan da rol model olarak gençlere manevi öncülük yapılmalıdır.
  • Şiddet, toplumumuzun önemli bir problemidir. Maalesef, çoğunlukla gençler de bu şiddetin ya öznesi ya da nesnesi olarak şiddetten olumsuz etkilenmektedir. Evde, okulda veya sokakta şiddete maruz kalan gençler için bir duyarlılık oluşturulmalı ve dayanışma içine girilmelidir.
  • Gençliğin örnek alması gereken, onlara rol model olabilecek isimler her zaman ve zeminde öne çıkarılmalı; gençlik çalışması içinde yer alan abi ve liderlerin de örneklik oluşturması lazımdır. Rol model beklentisi ve özlemi gençlik için önemli iken ‘sevgi, güvenilmek ve anlaşılmak da gençler için önemli bir beklentidir… (Devam edecek)