• DOLAR 34.529
  • EURO 36.383
  • ALTIN 2917.091
  • ...

Ey Davud! Ey zulmün elebaşı Calut’u sapanıyla deviren delikanlı,

EyFilistin’in sapanlı gençlerine ve füze yağdıran mücahitlerine ilham olan aziz peygamber(a.s)!

Döneklik tabiatlarına sinmiş kişiler, dara düşünce inancın zindeliğinden beslenmek ister. Bu sebeple suret-i haktan görünürler. Allah(c.c) ise uğrunda gerçekten çarpışanları, hayır yolunda yarışanları belirlemek için işin hakikatini beyan eder. Artık ebede aday olanı, ahdine sadakat göstereni belirleyecek savaş tandırı kızışmıştır. İman bir gönül tercihi ve arzulardan rıza çizgisinde sebat adına bir sıyrılış olduğu için, Allah’ın farz kıldığı vazifeye koşanlar kemiyeti düşünmeyip keyfiyetin verdiği huzurla ihlâsa koşarlar. Yığından öte bir anlam taşımayan kemiyet meraklıları ise hemen mazeretlere yapışırlar. Dava öncülerini liyakatsiz sayar, işlerin kendilerine havalesini ister veya bazı şeyler için henüz erken, kararların basiretsiz olduğunu ilan ederek mümin safları zayıflatmak isterler. Eğer hala bir sebeple iman ordusunun içinde yer alıyorlarsa bu sefer önlerine çıkan engelleri aşmada veya emirlere itaat etmede sabırsızlık gösterirler. İmtihanı kaybetme riski ortadayken kolaya ve yüz çevirmeye yönelirler.

İşte sen ey Davut(a.s)!

Kaypaklığın yüzlere yansıdığı bir savaş arenasında zalim, korkunç, insafsız ve küfrün elebaşı Calut’a, onun güçlü ordusuna kafa tuttun. Henüz yaşın çok küçüktü; ama yüreğin imanla, Allah’ın nusretiyle büyüdükçe büyümüştü. Aksa’nın çocukları da tıpkı senin gibiydi. Gazze’de her biri senin mirasını üstlenen birer Davud olmuştu. “Düşmanınız aleyhinize ordu topladı, artık onlardan çekinin! Bakın onlar teknolojinin tüm imkânlarını kullanıyor, uçaklarla seni bombalar, misketlerle yaralamadan nicenizi öldürür, karadan ve denizden sizi imha ederler. Neyinize güveniyorsunuz? Bu anlamsız direnişinize son verin!” yaygarasıyla Allah’a tevekkülün, Allah’ın mümin kula yeteceği inancını zayıflatmak amacına hizmetin köleleri basiretsizlere İslami direnişin bir irade, azim, kararlılık, bağlılık olduğunu öğrettin!

Gazzeli ve Kudüslü yiğitler de bu öğretiyle Kudüs’ün kılıcıyla terör çetesinin demir kubbesini delip geçti, deyim yerindeyse delik deşik etti:

“Talut ve askerleri, Calut ve ordusuyla karşılaştıklarında: `Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirlere karşı bize zafer nasip eyle' dediler. Derken, Allah'ın izni ile onları bozguna uğrattılar ve Davut, Calut'u öldürdü. Arkasından Allah, Davut'a hükümdarlık ve hikmet verdi; kendisine dilediği bazı bilgileri öğretti.”( Bakara:250)

Aslında zahiren güçlü görünenin zayıf, zayıf görünenin ise Allah’a dayanmakla güçlü olduğunu gösterdin şanlı eyleminle. Küfrün elebaşını tam alnının çatından vurdun! Filistinli direnişçiler de sana nasıl da benziyorlar, değil mi ey azizimiz Davut(a.s)?

Senin dilinle lanetlenen, insanlık namına hiçbir ölçü tanımayan, vahşette sınır bilmeyen Siyonist zulüm de yakın bir demde şahadeti onur, mücadeleyi izzet, teslimiyeti zillet, Allah için yaşamayı gaye bilen Muhammedi bir coşkunun sevdasına yenik düştü: İnşallah bu yenilgi, onlar için temelli hezimetlerin bir dibacesi olacaktır.

Ey Minber’in sesi ve ahengi Davut(a.s)! Bugün müminler Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın yiğitlerini ve murattıblarını sevdiği gibi o gün de müminler seni ne kadar sevmişti. Sen onların gözünde en sevgiliydin. Yüce Allah da seni taltif etti. Talut’un vefatıyla yönetim işini sana verdi. Hem seni hikmetle bezedi, nebilikle şereflendirdi. Adaletle hükmeder, nimetin bolluğuna şükrü eder, iktidar ve saltanatın alâyişi içinde hükümdarane bir edayla hareket etmez, yönetim işinin sana verilmiş bir lütuf olduğunu bilirdin… (Devam edecek)