Somalili korsanları (!)
-Daha geçen yıl Türkiye`den Somali`ye “SOMALİ KORSANLARI (!)” avı için savaş gemileri törenle uğurlanmıyor muydu? O gemiler şu an nerede?
-Bugün hüzünden kırılırcasına; Somali`de ölümle pençeleşen çocuk, sefalet içindeki kadın görüntülerini sunan medya spiker ve muhabirlerinin o günkü görüntü ve haberleri arşivlerinde değil midir? Savaş gemileri ve askeri helikopterler eşliğinde derdest edilen Somalili balıkçıların, gençlerin o perişan görüntülerini, batırılan balıkçı teknelerini, kurgulanmış düzmece “korsan avcılığı” maceraları eşliğinde, askeri kahramanlık başarısı (!) olarak sunmuyorlar mıydı? İşte bugünki bu tablo, dün Somali`ye yapılan kirli çıkar oyunlarının ve hesaplarının sonucudur.
-ABD, Çin, Rusya, İngiltere`nin başını çektiği, aralarında Türkiye`nin de bulunduğu 20 kadar ülke, 20 yıldır Somali`ye müdahale halindedir. “Uluslar arası müdahale gücü” adına... 1992`de de Türkiye “Çevik Bir” komutasındaki askeri birliklerini NATO bünyesinde Somali`ye göndermişti. O dönemde de çeşitli çıkar hesapları ile ülke iç savaşa sürüklenmiş, idari mekanizmaları yok edilerek müdahaleye açık hale getirilmişti. Şimdi de insanlık adına yardım...?!
Elbette ki, Türkiye`nin, -özellikle de- Sayın Başbakan`ın yardım konusundaki kişisel çaba ve tasaları yadsınamaz. Takdire şayandır. Fakat olup bitenler de görmezden gelinemez... 20 yıl öncesi Somali`ye yapılan müdahale gibi, bugün de Türk askeri, NATO bünyesinde Libya ve Afganistan`da fiili müdahale halindedir. Libya ve Afganistan`da (belki yarın başka yerler), Somali`nin bu durumuna gelmenin eşiğindedir. Ondan sonra çadır-pilav yardımı ile bu yaralar sarılmaz. Askeri tahribatı, STK`lar tamir edemez.
Bakın, bu yılın başında, Türkiye`nin, Somali`ye törenle savaş gemilerini uğurladığı bir dönemde bu köşede (7 Ocak 2011) hem kendi kaygılarımızı, hemde Somalili bazı yetkililerinin feryatlarını dile getirmiştik. Kimse duymadı. O zaman savaş gemileri yerine yardım gemileri daha makbul ve etkili olmamız mıydı?
Uluslararası güçlerin Somali kıyılarından çalıp talan ettikleri deniz mahsulünün yıllık miktarı 300 milyon dolar civarında. (Sayın Başbakan da Somali dönüşünden sonra bu zenginlikten yatırım amaçlı bahsediyordu.) Peki dünyanın ve Türkiye`nin Somali`ye yapacağı yardım hem miktar, hem de kalite olarak sadece bunun yerini tutarbilir mi? Yeri gelmişken bir hususu hatırlatmakta fayda var.
Afrika genelinde açlıktan bahsedilir. Öyledir de. Belgesel izleyenler Kenya, Tanzanya sınırlarında yer alan Serengeti Ovası`nı ve oradaki çoğu büyükbaş hayvanlardan oluşan yüze yakın türden oluşan sürüleri bilir. Antilop, bufalo, ceylan sürüleri milyonlarla ifade ediliyor. Sözde uluslararası koruma altındadır. Afrikalılar, dokunamaz. Ama Batılılar gelip safari yapabilirler. Yılda yüzbinlerce baş hayvan, kontrolsüz nehir geçişlerinde telef oluyor veya hastalıklara ve diğer vahşi hayvanlara av oluyor. Ama Afrika insanı da bunların içinde açlıktan ölüyor. Bırakın bu hayvanlardan bir tanesini avlayıp yemeyi, Afrikalı bir köylü, ekinlerine dadanan Geleda türü bir maymunu bile öldürse, 7 yıl hapis cezası alıyor...!!!
Eğer insanlık içinse, bu kaynaklar kontrollü olarak hem korunur hem de buradaki insanların istifadesine sunulur. Zaten o zaman Afrika da aç kalmaz. Bu da buradan samimi çözüm arayanlara bir çağrı olsun. Uzmanları bunun yol-yöntemini bilirler.
Korsanlık meselesine gelince; ABD başta olmak üzere, kirli hesapları olan pek çok ülke, kendi ülkesinde tutmak istemediği tehlikeli sanayi atıklarını (nükleer-kimyasal vs) askeri gücü olmayan Somali sahillerine bırakıyor. Hem de Somali ülke sularında “Trollerle” milyon dolarla ifade edilen deniz kaynaklarını talan edip çalıyorlar. Bunu önlemek için Somali halkı “Somali Gönüllüleri Sahil Güvenliği” olarak bir nevi bir milis gücü oluşturmuş. Haklı olarak da ülke kaynaklarını savunuyorlar. Nasıl ki egemen emperyalistler müdahale etmek istediklerine “terörist” yaftası yaptırıp bahane oluşturuyorlarsa, aynı şekilde bunlara da “korsan” yaftası yapıştırıldı. Somalililer şu an sahillerinde balık bile avlayamaz oldular.
İşte daha önce de burada yer verdiğimiz, Somali Gönüllü Sahil Güvenliği liderlerinden Sugule Ali dünyaya şöyle sesleniyordu: “Biz haydut veya korsan değiliz. Bizce asıl korsanlar denizlerimizden yasadışı yollarla milyon dolarlarca (300 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor) deniz kaynaklarımızı çalanlar ve sahillerimize nükleer atıklarını dökenlerdir. 2005`teki tsunami ile bu atıkların kıyılara vurması ile radyasyona bağlı hastalıklardan 300`den fazla insanımız öldü. Çoğu da hastalıklı.”
Aynı dönemde Somali`nin BM`deki temsilcisi, Ahmedo Veled Abdullah da bu sorunu ne kadar BM gündemine taşımaya çalışmışsa da, Somali`ye çıkartma yapan asıl güçler, Birleşmiş Milletler`in beş daimi temsilcileri olduğundan, sonuç almak imkânsızlaşmış.
Bunlar hem nalına, hem mıhına vuruyorlar. Kepçe ile alıp kaşık ile verdiklerini murdar edip veriyorlar. BM`den Somali`ye giden yardımların depolarda bekletilip, küflendikten ve kullanılamaz hale geldikten sonra dağıtıldığı -nefretle- görüldü.
Daha da önemlisi Somali, kendi kendini besleyemeyecek bir ülke değil. 9 milyon civarında nüfusu var. Ama 640 bin km2 civarında yüzölçümü var. (Türkiye`nin yüz ölçümü 780 bin km2 ...... 20 bin km2 kıyaslayın.) Neredeyse üç tarafı denizle çevrili. Toprağının %2`si tarım alanı, %45`i otlak-mera, %14`ü orman ve çalılık. Normal şekilde işlenmesi durumunda bu coğrafya bunun iki katı nüfusu, yüksek standartlarda besleyebilir. Vebbi Cebeli gibi akarsuları var. Fakat sorun ayaklarının dibindeki suyu sondajlayıp çıkaracak teknik bilgi ve imkândan yoksun olmaları. Bu da aslında sadece Somali`de değil, bütün dünyada, mensuplarına iki dünya saadeti vaadettikleri halde bu tür imkânların sağlanmasında aciz kalan (kimse kusura bakmasın) İslami yapıların acizlik ve tutarsızlıklarından kaynaklıdır. Somali`nin neredeyse tamamı birbirleri ile çatışma halinde olan İslami hareketlerin kontrolündedir. Birbirlerini öldürdükleri mermileri bile üretmekten aciz. Ama birbirlerini öldürmeye “fetva” üretmekte son derece mahir!?! Bütün dünya Müslümanlarının artık bu iç çelişkileri kendi içlerini değerlendirme zamanı gelmiştir.
Bununla beraber Somali`yi Uluslararası emperyalizme cazip kılan birkaç sebebi de belirtmemiz gerekir.
1-”Afrika boynuzu olarak” adlandırılan Somali; Kuzey Afrika, Hint Okyanusu, Aden körfezi, Kızıl deniz ve Arap yarımadasını kontrolde stratejik önemde. (Bu yüzden ABD`nin Afrikadaki en büyük üssü, Somali`nin komşusu Cibuti`dedir.)
2-Dünya petrolünün %20`si bu güzergâhta sevk edilmektedir.
Maalesef İslam alemi “mumdan kayıklarla, ateş denizinde” bir Ramazan`ı uğurlamakta ve bayramı karşılamaktadır. Hak Tealâ`dan akıbetimiz ve ahiretimizi hayırlı kılması duası ile; bayramınız mübarek olsun.
Allah`a emanetsiniz...