• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Başbakan Sayın Davutoğlu, 6-8 Ekim olaylarında, PKK ve bağlı şebekeleri tarafından katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının katil zanlılarından bir kısmının tutuklandığını beyan etti.

İşin hukuki boyutu nasıl cereyan eder, onu sonuçta hep beraber göreceğiz.

Fakat işin vicdani, insani ve İslami boyutunda şöyle bir gerçeklik var. Hadis-i şeriftir: “El sebabu, kel failun” yani sebep olan, fail gibidir. Bu yönü ile sebep olanlar bellidir.

Bir de bu işin şehadet boyutu var. Eğer bu asıl boyut göz ardı edilirse o daha da büyük bir kayıp olur.

“Olgusu” ve “algısı” farklı anlaşılan kavramlardan birisi de şehadettir. Müslümanlar; şehadeti “kişinin, Allah yolunda, İslam`ın yücelmesi için hayatını feda etmesi” şeklinde algılarlar. Nispeten doğru olan bu algı, büyük oranda eksiktir. Zira bu algı, ağırlıklı olarak “ölüm” merkezidir.

Allah (azze ve celle) ise adeta insandaki bu algıyı yıkmak istercesine “Allah yolunda öldürülenler için “ölü” demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz.” (Bakara – 154) ihtarını yapıyor. Ayetteki “siz farkında değilsiniz” kısmı söz konusu insani algısal eksikliğe tekabül eder. Farklı bir diriliş hayat bulma ve hayat verme boyutu söz konusudur.

Müslümanlar arasındaki “şehid rehber” kavramı da kökenini ve mantığını bu ayetten ve ayetin “onlar diridirler” gerçekliğinden almaktadır. Yoksa Şehid nasıl rehberlik eder? Elbette ki ilkesel olarak… Nasıl ki Peygamber Efendimizin (aleyhi s-selam) sünneti, irtihalinden sonra müminlere yol gösterici ise; şehidin (Rahmetullahi aleyhim) hayatı ile benimsediği; kanı ile tasdiklediği “sireti” takipçilerine kılavuzdur… İşin “şehid rehber” boyutunu başka bir konuya bırakarak asıl dönüm noktası olarak görülmesi gereken iki şehadet olgusuna gelelim.

PKK ve bağlı şebekeler; ideolojileri ve varlık sebepleri gereği, İslam`ı ve Müslümanları yok edilmesi gereken unsurlar olarak görürler. Bugüne kadar İslami yapılarına ve dindarlıklarına tahammül edilmediği için katledilen binden (1000) fazla insan bunun ispatıdır. Detayları bilindiği için tekrarı gereksizdir.

Fakat PKK o bölgede kirli amellerine ulaşmaya kendisini en yakın hissettiği iki zirve sayılacak tarihte, iki kez aynı tarihi hataya düşmüştür. O bölgedeki Müslümanlara ve İslami yapılara saldırıya geçtiği anda, ayağına değil, amirliğine kurşun sıktığını son anda fark edebilmiştir. Belki de fark edememiştir.

Bu tarihler 3 Aralık 1991 ve 7 Ekim 2014 tür.

Bu tarihler, Müslüman gençlerin, İslam için kanlarını akıtıldığı tarihlerdir. Bu Müslümanların kanlarını dökenler, Allah`ın (c.c) “Allah yolunda katledilenler için “ölü” demeyin aksine, onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz” ikaz ve ihtarından gafildiler. Allah`ın da bir hesabının olduğunun farkında değillerdi.

3 Aralık 1991`de Muhammed Ata Zengin, PKK ve şebekelerinin o bölgedeki zulmüne onların anlayacağı bir dilden cevap verince, katledildi ama mübarek kanı oradaki İslam ve Müslüman varlığının şahidi, tasdikleyicisi oldu.

O gün, o bölge için farklı bir milat oldu. Gidişat değişti. Ağır bedeller ve büyük zorluklara rağmen o bölgede İslami bir realitenin ve Müslüman bir varlığın göz ardı edilmeyeceği gerçeği herkes tarafından görüldü…

7 Ekim 2014 tahin de de PKK ve bağlı şebekeleri, İslam`a ve Müslümanlara düşmanlıklarını bir kez daha sergilediler.

“Çözüm Süreci” bahanesi ile bölgenin tek hâkimi olma mazbatasını devlet elinden alma hayali ile çeşitli bahanelerle İslami oluşumlara ve Müslüman halka saldırdılar. Kurban eti dağıtırlarken hunharca katledilen ve Yasin Börü isimli Müslüman gencin adında sembolleşen; Hüseyin Dakak, Riyad Güneş, Hasan Gökgöz, Turan Yavaş, Hamdi Caner gibi dindar insanların şehadetine ilaveten 50`yi aşkın insan hayatından oldu.

Bu sefer de aynı 1991 deki gibi, gidişat değişti, her kes ve her kesim bir kez daha kendisini ve hesaplarını gözden geçirme gereği duydu.

PKK`ye karşı çok kesimden eş zamanlı bir irkiliş, bir uyanış oldu. En çok da rehavete kapılan, yorulan, yıpranan ya da başka bir sebepten durağanlaşan Müslümanlar İslam bağlısı gençler, kuru toprağın suya kavuşması gibi takat bulup canlandı. İrkildi. Çevremizde neler oluyor diye gafletten uyandı…

İşte ilahi fermanın şehadeti “ölümden” arındırıp ayıran deruni hikmeti… Hayatdarlık payesi…

Rabbimizin hepimizi hikmeti ile hayatdar ve uyanık kılma duası ile Allah`a emanetsiniz.