İngiliz valilerinden adım beklemek
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
Gazze yıllardır yanıyordu. Şimdi ise ölüyor. Gazze’de kedi eti bile caiz olmuş durumda. TIR’larla yardım sınır kapılarında bekliyor ama kapıları açan yok. İsrail için bütün kapılar hatta hava sahası açık. Mazlumlar içinse bir ekmeğin bile girmesine müsaade yok.
Hani bizde söz var ya, genellikle alay etmek için söylenir: “Her şeyi devletten beklemeyin!” Gerçekten de durum buna dönüştü. Artık devletten bir şey beklemiyoruz. Mısır, israile açtığı kapılarını Gazze için açmıyor. Batılı emperyalistlerden zaten bir şey beklediğimiz yok. Ancak Libya’ya bile giden ordular Gazze’ye bir çöp kadar yardım edemiyor. “Bir gece ansızın gelebiliriz.” diyoruz ama o gece hiç gelmiyor.
İsveç’i NATO’ya sokan biziz. İsraili ihya eden biziz. Amerika’yı üzmeyen, Fransa’ya gülücük saçan biziz. Nerde ne kafir var hepsi bizden bir fayda görmüş. Ama mazlum coğrafyalara gelince yaptığımız bir şey yok.
Arap ülkeleri daha beter... Neredeyse israili hâşâ Bedrin aslanları olarak nitelendirecekler. “Nasıl bu kadar koptuk birbirimizden, nasıl gafil olduk kardeşlerimizden…” diye hayıflanıyoruz. Bunlar bizim seçtiğimiz, başa getirdiğimiz liderler. Nasıl oluyor da bizim isteklerimizden, acılarımızdan gafil olurlar? Nasıl olur da israille bu kadar normalleşip can ciğer kuzu sarması olabilirler?
Dünyadaki bütün duyarsız liderler için söylüyoruz bunu: Şöyle bir düşündüğümüzde görürüz ki, bu bizim isteklerimizden bihaber, duyarsız kişileri biz seçmedik. Seçecek başka kimse bırakmadıkları için mecburen buna razı olduk. Ehven-i şer dediğimiz şey.
Geçmişte Osmanlı’nın son dönemlerinde nasıl ki büyük şehirlere vali atanmasında İngilizlerin parmağı varsa, şu anki seçimlerimizde dahi emperyalistlerin parmağı var. Yahu insan seçime girecekken hiç mi yapıcı bir vaadi olmaz? Seçime giren bir parti şöyle mi vaatte bulunur: “İmam Hatipleri, Kur’an kurslarını kapatacağız. Ezanı cami içinde okutacağız…” Bu vaatlerin karşısında duranlara verdiğimiz oylar da karşımıza duyarsızlık olarak çıkıyor işte.
Kimseden israille savaşmasını beklemiyoruz. Ama israille ticareti de mi durduramıyorsunuz? İsraile giden gemilere de mi engel olamıyorsunuz? Eskiden “Ey israil!” diye bağıran sesiniz bile susmuş, neden? İktidar olarak Netanyahu’ya lakap takmaktan başka bir icraatınızı neden göremiyoruz? Birtakım CHP’lilerin dile getirdiği gibi, parti liderleri aralarında anlaşmış ve “Adam, sen yine kazan; biz de sana saldırmak suretiyle yolumuzu bulalım!” mı demişler acaba? Mesele iktidara gelmek değil, muktedir olmak. Seçenek kalmadığı için bize seçtirilen kimselerin muktedir olma ihtimalleri hiç mi yok?
Rabbim bu düzeni değiştirsin. Halk ve yönetenler arasındaki fikir uçurumunu halkın yararına olacak şekilde gidersin. Başta belediye seçimleri olmak üzere ileriki seçimlerde başa daha iyilerinin gelmesini nasip eylesin. Âmîn…