• DOLAR 34.567
  • EURO 36.213
  • ALTIN 2964.845
  • ...

Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.

Geçen hafta yürümenin maddi ve manevi faydalarından bahsetmiştik. Yürümek hakkında ne kadar konuşulsa azdır ancak biz birkaç hususa daha temas edip konuyu şimdilik noktalayacağız inşâallah.

Yürümek fitneyi önler

Çünkü yürüyenin fitne üretecek ve yayacak enerjisi kalmaz. Durunca, boş zaman oluşunca başlar kötü düşünceler. İmam Şafii (rahimehullah) ne güzel buyurmuş: “Sen nefsini hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.”

Yürümek, özellikle de fitne zamanlarında yürümek ve yürütmek Rasûlullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) sünnetidir. Beni Mustalik Gazvesi dönüşü, münafıkların başı Abdullah b. Ubeyy’in bir sözü ortalığı karıştırmış, Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) de orduyu hiç durmadan yürütmüş. Acil ihtiyaçlar ve namaz dışında durmaksızın yürüyen ordu, geceleyin ilk konaklamada uykuya dalmıştı. Böylece, çıkabilecek büyük bir olayın önü alınmış, olayın şiddeti azalmış ve daha müsamahalı bir hale gelinmişti.

Şimdilik yürümenin bu kadarıyla yetinelim ve başka bir mevzuya geçelim inşâallah.

“Beni zaten dışarıda herkes görüyor”

Sosyal medyada fotoğraf paylaşıp da eleştiri alan genç kızlarımızın yegane savunmasıdır bu: “Sokağa çıktığımda da görüyorlar.”

Evet, kardeşim, sokağa çıktığında da görüyorlar ama önlerinden geçip gidiyorsun, işini halledip uzaklaşıyorsun; gözlerini dikip sana bakamıyorlar.

Sokağa çıktığında zaman zaman kendini düzeltemediğin zamanlar oluyor, dört dörtlük olmuyorsun. Ancak selfie çektiğinde, en güzel halini yakalayana kadar pes etmiyorsun. Sonra o resmi paylaşıma sunuyorsun.

Sokaktaki adam senin yüzünü büyütüp en ince ayrıntılarına kadar inceleyemiyor ama sosyal medyadaki vatandaş senin resmini indirip büyütüp istediği gibi inceleyebiliyor. Sen uyuyorsun, günah işleyemeyecek bir haldesin ama birisi sen uyurken senin görselinle seni günaha sokuyor. Mümin, uykusu da ibadet olan insandır. Ancak sen sosyal medya paylaşımlarınla gece gündüz günaha giriyorsun haberin yok.

Ümmetin bir yanı kan ağlarken diğer tarafı hâlâ keyfinden, lüksünden, paylaşımlarından, kendini sergileme arzusundan -hem de hiç tanımadığı binlerce insana sergilemekten- hiç vazgeçmiyor. Bu bize imtihan olarak yeter.

Ümmetin bir yanı açlıkla sefaletle boğuşurken, diğer kısmının lüks villalarda servet üstüne servet ekleyerek yaşaması bize zillet olarak yeter. Kendi içimizde de bir düzenlemeye gitmemiz gerekiyor. Yahudi mallarını boykot etmeyen kafalar zaten hep böyleydi ve bu onların tıyneti. Ama biz nereden nereye geldik ve neleri kanıksadık; bunu daha çok incelememiz gerektiğini düşünüyorum acizane… Daha duyarlı bir dünyada yaşamak duasıyla…