Çabalasa da Ölemeyenler
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Bir gidenin ardından, bir acının kahrından ağlamamaya çalıştığınız oldu mu hiç? Kendinizi tutmaya çalıştığınız, dudaklarınızı sıktığınız, gözyaşlarınıza hâkim olamasanız da gözlerinizden akmaması için gözünüzü bile kırpmadığınız…
Mehmet Yavuz Ağabey’in ardından yana yakıla ağlamadım. O son konferansı hep aklımdaydı ve o konuşmada hiç ağlamaktan bahsetmedi. Eğer kendisine “Size bir şey olursa çok ağlarız.” desek eminim ki bundan razı olmazdı. Onun vefatından sonra sürekli bir iç konuşma… Tam ağlayacak oluyorum; içimdeki Mehmet Yavuz, “Ağlamanız için mi gittik bu diyarlardan?” diyor. “Ağlamayın, çalışın! Yapabileceklerinizin en iyisini yapın! Bütün işler bitip vaktiniz kalırsa bize de ağlarsınız.” diyor.
Dün gece bir rüya… Herkesin gazetedeki köşesi köşe yazısı şeklinde, Mehmet Yavuz’un köşesi ise video şeklinde… Şaşkınlık içinde “Gazetede video mu olurmuş?” diyor herkes. Ve izlemeye koyuluyor Mehmet Hoca’yı. Mehmet Hoca bir bakıyorsunuz sokakta davetçi oluyor, bir bakıyorsunuz yardım kuruluşlarıyla uzak yerlere gidiyor. Bir karede üniversitede yüksek düzeyde bir öğretim görevlisi… Ama buna rağmen öğrencilerin arasına karışıp onlara nasihat etmekten, onlarla pikniğe gitmekten geri durmuyor. Bahar şenliğinde genç kızlara edep ve güzel ahlaktan bahsediyor. Ne ilginçtir ki kızlar da günümüz kızları gibi bahane bulmuyor, can u gönülden onu dinliyor.
Rüya devam ediyor… Hepimiz merak içindeyiz, Hoca vefat etmemiş miydi? Yoksa hayattayken mi hazırlamıştı bu videoları? Uyanıkken tutmaya çalıştığımız gözyaşları bütün gücüyle hücum ediyor gözlerimize… Sonra Mehmet Hoca mikrofonu alıyor, merak edilen sorulara bir nükteyle ve gülerek cevap veriyor: “Demek ki ne kadar çabalasanız da ölmeyebiliyormuşsunuz.”
Efendimiz (asv) bir gün ashâbına, “Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?” diye sorar. Ashâb-ı kiram “Ya Rasûlallah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir.” derler. Efendimiz(asv), “Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır.” buyurur. Ashâb-ı Kirâm:
- O hâlde kimler şehittir ya Rasûlullah, deyince Efendimiz(asv):
- Allah yolunda öldürülen şehittir, Allah yolunda ölen de şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; ishâlden ölen şehittir; boğularak ölen şehittir.” buyurur. (Müslim, İmâre, 165)
Demek ki Allah yolunda iken, Hakk adamı iken ölen de şehittir. Anlıyoruz ki dünyadaki en güzel kazanç, şehadeti hak etmektir. En zengin kimseler de şehit gibi yaşayanlar ve sonrasında şehadet mertebesine kavuşanlardır. Ardında en güzel eserleri bırakanlar şehitlerdir. Geçmişten bugüne sesi en çok duyulanlar, asırlar öncesinden günümüze dipdiri gelenler şehitler ve onların davalarıdır. Rabbim şehit gibi yaşamayı, şehit olarak bu dünyadan göçmeyi nasip etsin hepimize.
Sezgin Özbay