• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O`nun pak Rasûlüne olsun.

Bir dostumun vesilesi ile bir süredir engellilerle ilgili araştırma yapıyorum, haberler okuyorum. Eskiden de bu konuda duyarsız biri değildim; ama hani bazen bazı şeyleri görmek için yaşamanız yahut çok yakından şahit olmanız gerekir ya, aynen öyle oldum.

Engelli kardeşlerimizin sıkıntılarını okurken sanki onlarla beraber gezdim caddelerde, kaldırımın önünde beraber durduk, birlikte yaşadık bütün çaresizlikleri. Camiye girememeler, üst geçitten geçememeler, toplu taşıma araçlarına hüzünlü hüzünlü bakmalar, ihtiyaç gidermek için uygun lavabo bulamamalar… Engelli kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılardan bazıları…

Adeta bir karınca hassasiyetiyle geziyorum yollarda. Her milimini inceliyorum sokakların. “Bu kaldırım süsü buraya dikilmese olmaz mıydı? Bu yol düz asfalt olsa olmaz mıydı? Şurada bir asansör olsa ne olurdu sanki?” diye diye bazen hüzün, bazen de öfkeyle konuşuyorum kendi kendime. Tekerlekli sandalyedeki birinin aşamayacağı her engel kalbimi acıtıyor, gözleri görmeyen kişinin takılacağı her pürüz sinirlerimi bozuyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü engelli kişilere en büyük engel biziz. Dikkat edersek görürüz ki engellilerin yaşam şartlarını zorlaştıran her şey bizim eserimiz: kaldırım taşları, merdivenler, sokaklardaki süsler püsler.

Gözleri görenin hoşuna gidene, gözleri görmeyen takılıp düşüyor. Ayakları sağlam olanın ayağı ıslanmasın diye yapılan yağmur oluğuna, ayağı olmayan kişi tekerlekli sandalyesiyle takılıp düşüyor. Onca insanın içinde düşmek… Ve onca insanın tutup kaldırması… Caddede yürürken beş yüz metrelik yolda nerdeyse elli kere “Engelli biri olsa buradan nasıl geçecekti?” diyorum.

Engellilerin engelleriyle yaşaması normalde o kadar zor değil. Üniversitede iken, yardım etmek istediğim âmâ öğrencinin benden daha hızlı şekilde sınıfına gittiğini gördüm. Çünkü önünde hiç engel yoktu. Birçok yerde gözleri görmeyenler için sarı şerit yapıyorlar lütufmuş gibi. Merak ediyorum, bu lütufta bulunanlar, o girintili çıkıntılı sarı lütufun(!) üstünde yarım saat yürüyebilirler mi?

Üst geçit yapmışlar ama engelli asansörü yok. Bu vatandaş engelli diye o yolun karşısına hiç geçemeyecek mi? Cami yapmışlar, yirmi basamak merdivenle çıkılıyor. Engelli bir Müslüman`ın en çok huzur bulduğu yer camidir. Camiye de giremezse bu insan ne yapsın? Millet Ay`a ayak basıyor ama engelli kimse camiye ayak basamıyor. Neredeyse Mars`a çıkıp orda çarşılar pazarlar kuracağız ama engelli şahıs mahallesindeki pazardan, şehrindeki çarşıdan alışveriş yapamıyor, engellere takılıyor.

Biz o birkaç adımı engelli rampasından da atarız ama engelli kardeşlerimiz bizim çıktığımız bir basamak merdivenden çıkamaz. Madem öyle birkaç basamaklık yerler merdiven değil de rampa olsun. Bunu istemezlerse düğmeye basınca düzleşen merdiven yapsınlar, çok mu zor bunu üretmek?

Rabbim bizlere herkesin halinden anlama insaniyeti ve engelleri kaldırma azmi bahşetsin.

Sezgin Özbay