Dersim taşı rejim kuyusu
Arz ve Semavatta kendisinden hiçbir şey saklı kalmayan Allah Azze Ve Celle`ye hamd olsun.
Gözlerimize nur, Kalplerimize şifa, Yolumuza ışık… Efendimize Selat ve Selam olsun.
Dersim konusunda irdelenmeyen husus kalmadı gibi. Herkes ve her kesim kendi “Dersim”ini nazara verip özür bekledi/istedi.
‘Erdoğan bunu hep yapıyor.` Kendi değerlerini kendisinin tartışmaya açmasının geçmişi üzerinden değerlendirileceğini ve Kemalist zümreye koz vereceğini bildiğinden kendi değerlerini diğer kesimlerin izdüşümleri üzerinden tartışmaya açıyor.
Siz ne düşünürsünüz bilmem, ama ben, Erdoğan`ın “Dersim” demekle atıf Hoca`yı, Bediüzzaman`ı, Şeyh Said`i… kendi Dersim`lerini kamuoyuna arz ettiğini düşünüyorum. Erdoğan, Dersim demekle hiçbir zan altında kalmadı. Ama Atıf Hoca demiş olsaydı kendi geçmişi ve sicili üzerinden değerlendirilmeye tabi tutulacaktı. Birkaç yıldır Erdoğan`ın Nazım Hikmet`ten tutun da Ahmet Kaya`ya kadar sol muhalifler üzerinden inciler dizmesi kamuoyuna Rejimin gadrine uğramış kişileri konuşma cesaretini kazandırmak için olmasın mı?
Burada durup düşünmek lazım geliyor. Erdoğan Kılıçdaroğlu`nun akrabalık ve mezhep bağları üzerinden CHP ikilemini ortaya koymak, siyasi bir rant elde etmek için mi yaptı? Yoksa hakkaniyet adına bir yüzleşme miydi bu? Çünkü görebildiğim kadar Dersim taşı kuyuya atılalı beri bu iki tespit üzerinden konuşuldu. Açıklamayı siyasi rant tespitiyle ele alanlar (genelde CHP cenahı böyle değerlendirdi) etik olmadığını savunurlarken Erdoğan`ın geçmişiyle yüzleştiğini varsayanlar da iki grup halinde olaya müdahil oldular. Birinci Gruptakiler “Olumlu ama...” moduna girip rejimin karanlık sicilindeki tüm Dersim`leri nazara verdiler. Diğer Grup Erdoğan`ı ikirciklikli davranmakla itham edip “Erdoğan Alevileri görüyor da Atıf Hoca`yı, Bediüzzaman`ı… niye görmüyor?” dediler.
Bir de apayrı -özellikle medya çıkışlı- bir yaklaşım vardı. Ben bunların Erdoğan`la danışıklı olduklarına inanıyorum. Erdoğan`ın geçmişine uzak ve zan altında kalmayacağı vakalar ve şahıslar üzerine her söyleminden sonra bunlar, merkezi bir refleksle ortaya çıkıp tam da Erdoğan`ın konuşulmasını istediklerini konuşuyorlar, konuşturuyorlar.
Belki Erdoğan kendi düşünce akrabaları olan Müslümanlara yapılanlara kör kalıp hep diğer kesimleri konuşuyor diye eleştirilebilir. Bu eleştiriyi yapanlara itiraz etmem. Ama ben şu an itibariyle Erdoğan`ın kendi değerlerine yol açmak için diğer değerleri kürek olarak kullandığını ve bunu kasten yaptığını düşünüyorum. Rejimin çerez hükmündeki muhalifleri üzerinden rejimin asıl muhalifi olan Müslümanlara kapı aralamak gayretini onda görüyorum. Bu benim şahsi yaklaşımım olup bu durumu ve onun politikalarını meşru gördüğüm anlamına gelmemelidir.
Varsayın ki, Erdoğan ikiyüzlü davranıyor. Ben de çok tozpembe bir tablo çiziyor ve hüsn-ü zan suyunda guslediyorum… Neticede Müslümanların konuşmaya korktukları konu ve isimleri bu vesileyle konuşmaları, tartışmaları olumlu bir durum değil midir? Bizim dedelerimiz Atatürk`ün heykelinin yanından geçerken kaşlarını çatamaz bir nesildi. Bugün bakın, Atatürk`ün Dersim`de rolü olduğu konuşuluyor.
Yasak sınırları geri çekiliyor. Rejimin kırmızı çizgilerinin öbür tarafına korkmadan geçiliyor. Erdoğan bunu bahsettiğim sistem içinde yapsın yapmasın, sonuçları yeni nesillere olumlu aksedecek inşallah.
Bir de Erdoğan`ın Dersim`i CHP üzerine yıkmaya çalışması Atatürk`ü ve Devletin kendisini aklamaya doğru gidiyor. İsmet, Atatürk`ten izinsiz bağlarını bile bağlamazdı diyebiliyorum. Erdoğan Dersim hakkında en üst perde olan Atatürk`ten konuşmayı şimdi erken mi görüyor, yoksa ihaleyi CHP`ye yıkmakla asıl sorumluları aklamaya mı çalışıyor? Ben bu soruya da cevap vermeye kalksam “Yazı uzun oldu” diye yazı işlerinden dönecek. Buna siz karar verin. Erdoğan CHP ile alt perdeden vurup üst perdeyi kamuoyuna mı bırakıyor, yoksa silsilenin başına kavuşmadan kuyruğu CHP`de mi koparıyor?
SELAM VE DUA İLE