• DOLAR 34.417
  • EURO 36.314
  • ALTIN 2842.8
  • ...

Kendisine yönelenlerin Velisi, Hamisi ve Sahibi olan Allah u Rabbul Alemin`e hamd u sena olsun..

Ümmetinin gözbebeği, Şefaatçisi ve Habibi Resulullah`a Selat ve Selam olsun…

Bu hafta yazımızda işleyeceğimiz bir haberin ana hatlarını önceleyelim;

“12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi`nde yaşanan işkenceyle ilgili yürüttüğü soruşturma sürerken savcılığa ulaşan suç duyurularının sayısı iki bine yaklaştı.”

“Diyarbakır başsavcılığının kararıyla Adli Tıp`ta yeniden muayeneden geçirilen bazı mağdurlarda 31 yıl önce gördükleri işkencenin kalıcı izlerinin saptandığı ortaya çıktı. İşkencenin tespit edildiği raporların gönderildiği savcılık bugüne kadar çok sayıda kişiyi Adli Tıp`a sevk etti.”

“Adalet, İçişleri ve Milli Savunma bakanlıklarından 1980-88 arasında cezaevinde görev yapan personelin listesini isteyen savcılığın, Milli Savunma Bakanlığı`ndan gelen 14 kişilik listeyle, mağdurların bildirdiği 22 ismin örtüşmemesi üzerine, tam listeyi yeniden istediği de bildirildi. 78`liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, Milli Savunma Bakanlığı`ndan gelen listenin 1984 sonrasında cezaevinde görev yapanların isimlerinden oluştuğunu belirtirken, asıl 1980-84 arasında görevli personelin isimlerinin bildirilmesi gerektiğini vurguladı”

 “Adalet, İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarının 84 yılından sonra görev yapmış 14 kişinin ismini Savcılığa yollaması bunların da o dönemde işkenceyi yaşamış olanların verdiği 22 isimle örtüşmemesi” olarak verilen bilgi notu eminim sizlerin de dikkatlerinizden kaçmamıştır. Bu ya ilgili bakanlıkların soruşturmaya işkenceliler lehinde müdahalesidir veya işgüzarlıklarıdır.

Bu haberden anladığımız Devlet, 12 Eylül öncesi işkencelerin üzerine gidip hesap sormaya başladı. Çok büyük bir ihtimalle tespit edilen işkenceliler yargılanıp şöyle ya da böyle cezalandırılacaklar. Bir kısmı ölmüş, hayatta kalanları da bastonla emekli kahvehanelerinde iskambil oynayan bu kişilerin cezası nasıl olacak tahmin edebiliyorum.

Bir dönem daha var ki, 12 Eylül öncesi gibi bedeni olmaktan çok psikolojik işkenceler yürütüldü. Tahmin ettiniz sanırım. 28 Şubat ve sonrasından bahsediyorum. Ergenekon ile o dönemin de hesabı soruluyor.

Bir de 90`lı yıllar var. 12 Eylül`ün en vahşi işkenceleri ile 28 Şubat`ın en zalim psikolojik harekatının uygulandığı bir dönem..! Ve Doğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi..!

90`ların öncesinin hesabı soruluyor.. Sonrasının hesabı sorulmuş, faturası kesilmek üzere.. Ama ne hikmetse 12 Eylül`den 2000`lere Devlet Hazretleri uzun sırıkla sıçrama yapıp 90`ları es geçiyor. O dönemin işkencecileri halen dipdiri, çoğu görevleri başında ve cezai ehliyetlerini 12 Eylül fosilleri gibi yitirmiş de değiller. Ne bekleniyor o halde? Aradan bir 20 yıl geçsin çoğu mezarlıklar müdürlüğüne tayin olsunlar ondan sonra mı 90`ların hesabı sorulacak? Ya da emekli kahvehanelerinde bulup “Aa! Cezai ehliyeti yok” demeye mi taluk atıyorsunuz?

2000`lerden başlayınca sıra 90`ların hesabına gelecek diye düşünmüştüm. Demek ki, ben matematik bilmiyormuşum. “60`lar, 70`ler, 80`ler, 2000`ler” diye gidiyormuş. Ben de “60`lar, 70`ler, 80`ler, 90`lar, 2000`ler”  biliyordum. Yanlış biliyormuşum. Öğrendim bu vesileyle.

Ya da DEVLET BUBA bana “Çok beklersin, avucunu yalarsın” diye tüyo veriyor. Ben tüyo müyo anlamam. Bana yalatılan avuçlarımda bêminnet HASBUNALLAHU WE N`İMEL WEKİL..! cümlesini göğertiyorum.

Ben söylemiyorum ama Diyarbakırlı gençlerin deyimiyle ve sizin de hoşgörünüzle; Bêminnet u...! HASBUNALLAHU WE N`İMEL WEKİL..!

SELAM VE DUA İLE