Salyangoz ve Seçim
Hamd ebedi nimetlerini dostları için musahhar kılan Allah`adır.
Salat ve Selam takipçilerini dostların en güzeline ulaştıran Hz. Muhammed`e olsun.
Şu seçim süresince herkes eteklerindeki taşları döktü. Sözde liderlerin meydanlarda ve her fırsatta yaptıkları açıklamalar ne kadar sorumsuz olduklarını bir kez daha gösterdi. Bunu söylerken sözde liderlerin hiç birini istisna etmiyorum. Onlar kalabalıkların karşısında höykürürken sokaklarda ayrışma ve çatışmalar çoğalıyor. Bu yüzden hiç istisna yapmıyorum dedim. Bu kez müsaade edin de istisna kaideyi bozsun hatta katletsin. Zira hangi sözde lider sağduyu çağrısı yaptı? Hangisi karşısındaki kalabalığı teskin edecek söylemler geliştirdi? Her biri karşısındaki kalabalığın duymak istediğini söyledi ve oy hesabı yaptı. Biri Kürtlere konuştu, Kürtlere reva görülenleri öne çıkardı Türklere kışkırttı. Diğeri Türklere konuştu Bayrak edebiyatı yaptı, Kürtlere karşı kışkırttı. Herkes grupların, fikirlerin, inançların… ayrıldığı yere parmak bastı. Tarafgirlik duyguları okşandı. Farklı kutupların çatışması haricinde aynı kulvarda farklı isimlerle gidenler bile öylesine kapışıyor ki, insaf, vicdan arada cinayete kurban gidiyor. En tekfir edici söylemler bile karşıdaki kalabalığa damardan girmek adına sakınılmıyor. Anlayacağınız bütünleştirici, birleştirici olması gereken sözde liderler ayırabildikleri kadar toplumu ayrıştırıyor, bölebildiği kadar farklılıklar üzerinden halkları bölüyor. Hani eskiden atom için maddenin bölünmez en küçük parçası derdi bilim adamları. Sonradan bu tezin doğruluğu çürütüldü ya! İşte onun gibi toplumun atomlarını bölmenin adı seçim çalışmaları oldu.
Ve maalesef gözler öylesine bağlandı ki, kimse kendi cenahından sudur eden cinayetten beter söylemleri, hareketleri, davranışları, sloganları görmüyor, duymuyor. Somut örnek verirdim ama birinden verince diğerinin ekmeğine yağ sürmek olacağından veremiyorum. Hepsinden birer somut örnek vermeye kalkışsam köşe yetmeyecek. Şunu söyleyebilirim; her biri bir diğerinden beter bir şekilde halka zarar veriyor. Birçok insan da kendine yakın bulduğu partiye kilitlenmiş hakkaniyeti göz ardı ediyor. Çok kimseler kendilerinden oy isteyenleri hakkaniyet ölçüleriyle puana tabi tutmuyor. Ya ırk, ya ideoloji, ya akrabalık veya dünyevi saiklerle kabul ediyor/reddediyor.
Biri babasına 40 yıl önce bir zarar vermişse ondan “Babamın düşmanı” diye uzak duran, oy vermeyen, destek vermeyen kişi, Allah`a, dine, peygambere, kitaba, bu halkın ne kadar kutsalı varsa hepsine düşmanlığını gizlemeyenlere Allah`ımın düşmanı deyip uzak kalmayı beceremiyor. Babasının düşmanlığı ölçü oluyor, destek vermiyor ama Allah`ın düşmanlığı ölçü olmuyor. Sonra desen ki sen babanı Allah`dan daha değerli tutuyorsun damgayı yiyorsun. Bu topraklarda artık Allah düşmanlarını kınamanın, “Vay kansız! Şu yaptığı düşmanlığa bak” demenin bahanesi, mazereti kalmamıştır. Allah sormayacak mı, “O insan denen yaratık bana düşmanlık yaparken sen neredeydin? Ona neden düşmanlık yaptırttın? Neden düşmanlık yapmasına müsaade ettin?”
Vallahi müslümanlar tek yürek olsa, bu topraklardaki her siyasetçi, her politikacı, her yönetici bu dine saygı göstermeyi öğrenir, buna mecbur kalır. Kusur bizdedir, bunu kabul etmeliyiz. Siz bir mağazaya girdiğinizde saygı görmüyor musunuz? Size güler yüz göstermiyorlar mı? Çünkü size ihtiyacı var ve öyle davranmazsa oradan alış veriş yapmayacağınızı biliyorlar. Sandık zamanı en büyük te`dip zamanıdır. Siz hiç müslüman mahallesinde salyangoz satan gördünüz mü? Yok, çünkü müslümanlar salyangoz yemez. Ama bakın mahallemizde salyangozcular kol geziyor. Demek satılıyor ki geziyorlar. Ha satılan salyangozlar yeniyor mu? Onu bilmem.
Bu noktada imani ve itikadi sorumluluğumuzu ve Allah`ın en değişmez ve en öncelikli ölçümüz olduğunu unutmamalıyız. Bize karşı en ufak husumeti oy vermeme nedeni yapıyorsak Allah`a yapılan husumetleri, Allah`ı anmayanları, Allah`ı unutanları ve tabiî ki Allah ile bu halkı kandırmaya çalışanları Allah`ın ölçüleriyle ölçmeliyiz. Herkese son olarak şunu söylemeyi borç biliyoruz, Allah`ı unutmayın.
SELAM VE DUA İLE
