Algılar / yargılar ve suç takibi
Efendimiz, Efdal-i Mahlukat, Ekrem-i Beşer Hz. Mustafa`ya selat ve selam olsun...
Diyarbakır ve Bingöl`den aynel yaqin, diğer bazı illerden ise ilmel yaqin olarak bildiğim bir gerçek var. Şöyle ki; şehrin kendilerince uygun bir yerine araçlarla gelenler araçlarını bir tarafa park edip içki âlemi yapmaktalar. Örneğin Diyarbakır`da bildiğim böyle iki yer var. Akşama doğru araçların park etmeye başladığını ve o araçların içindekilerin şoförler dâhil içki içtiklerini bilmeyen yok. Hatta hava kafalarının tıkırındaysa araçların yanına bırakılan küçük taburelerde veya aracın ön kaputunu masa niyetine kullanarak araç dışında içki içildiği çokca görülmektedir.
“Bunda ne var? Kabul etsek, etmesek bu ülke Meclisinde kaldırılan ellerin çokluğu ile içki serbesttir, suç değildir. Bu yazı yanlış tesbitle başlamış” denilebilir. Bu yüzden başlıkta “suç takibi” dedik. İçki bu topraklarda Allah`a ve Resulüne isyan ile serbest. İçki içene bir müeyyide yok ama içkiye bağlı yasaklar var. Örneğin içkili bir şekilde araba kullanmak yasak. Hatta ehliyete el koymaya kadar varan şoförlük mesleği için en ağır cezalar bile var. Madem böyle Doğu ve Güneydoğu`nun birçok il ve ilçesinde araçlarla gidilip açık hava meyhanesine çevrilen yerlerde kontroller yapılmamaktadır?
Geçen yine Mardin yolu üzerinde bu manzaraya maalesef şahit olunca her zaman yaptığım duayı yine her zamanki gibi içten yaptım: “Allah sizi ıslah etsin”
Sonra kendi kendime düşündüm, olsa ki ben bir İslam devletinde yaşıyorum ve o ilin emniyet müdürüyüm. Yapacağım şey o yolun hem Mardin hem Diyarbakır güzergâhına trafik pususu kurmak olacaktı. İslam devleti olduğundan içki de yasak!!! İçkili araç kullanmak zaten yasak. Böylelikle bu açık hava sarhoşlarına gereken cezayı keser, İslami hükümlere göre müeyyide uygulardım. Yani suçu takip ederdim. Niye? Çünkü ben kendi algı ve yargılarımla suç takibi yapardım. Kriminoloji konusunda hali hazırdaki emniyet mensuplarından daha mı tecrübeliyim de ben bunu düşündüğüm halde onlar düşünmüyor. Mardin yolunda trafik kontrollerini düzenli yapıp bu açık hava içkicilerine içkili araç kullanmaktan ceza kesseler söz konusu açık hava içki yerlerini Diyarbakırlı aileler için daha yaşanır bir hale getirirler.
Ama onların algısında ve yargılarında içkinin İslami boyutu bir kıymet taşımadığı için bu suç takibini de yapmazlar. Bu, aslında sistemin algı ve yargılarının sistem memurlarında tecessüm halidir. Bakınız en gizli çalışan örgütlerin peşine düşüp hem istihbari hem de operasyonel anlamda başarılar gösteren emniyet güçleri okullar ve sokaklarda dâhil boy gösteren fuhuş, uyuşturucu madde, tecavüz, şiddet gibi suçların takibinde başarısız olmaktadır. Elbette ki, suç önlenemez ama günden güne istatistikler eksinin kalınlaştığını söylüyorsa ortada bir sorun var demektir. Bu sistem uyuşturucu satan, tecavüz eden, adam öldüren, fuhuş yapan üç beş kişiyi yakalıyor doğrudur. Tıpkı bataklıkta üç beş sivri sineği öldürmek gibi… Oysaki kriminoloji anlam olarak suçu önleyici tedbirleri de içerir.
Sistem kendini güvene aldıktan sonra gerisini boşluyor. Bundan daha kötüsü şayet çirkefin ona ömür uzunluğu vereceği evhamına kapılıyorsa çirkefi sistemli hale sokuyor. Terörist(!) olmaması için gençlerin esrar, eroin batağına düşmesini bunun üzerinden kodlamalıyız. Siyasi, sorgulayıcı, tahakkümü kabul etmeyen bir nesildense esrarkeş, tecavüzcü, eli kanlı bir nesli yeğliyor. Dostlar pazarda görsün`den öteye geçmeyen göz boyamalık suçlarla sözde mücadele ederken kendi muhaliflerini kurduğu evhamlar üzerinden baskı altına alıyor. 60`lı ve 70`li yıllarda sosyalist ve radikal sol üzerinde öylesine baskılar var ki akıl kârı değil. Bugün moda tehlike İslam olduğundan, Müslümanlar hakkında oturup kafa yoruyorlar, nerde ve nasıl suç işleyebilirler diye. Sonra da harekete geçiyorlar. Anlayacağınız asıl tehlike ve suçlar sistemin algısına-yargısına uyuştuğundan kayıtsız kalınırken, kurtuluşun ve refahın reçetesi suç addedilip suç takibi en alasından yapılmaktadır. Size bunu faraza bir kıyasla sanal olarak ispatlamaya çalışayım, delil olarak kabul ederseniz; Şayet biz Müslümanlar olarak içki içmemiz gerekseydi bu ülkede içki yasak olacaktı. Ve o açık hava içki sofralarına bizler gitseydik emniyet güçleri gereken gerekmeyen tüm tedbirleri alacaktı. Müslümanlar internet kafeye gitseydi küçük yaştakilerin girmemesi için her tedbir alınacaktı. Ama bugün internet kafeler pislik saçtığı için ve çocukların girmesi sözde yasak olmasına rağmen emniyet güçleri caydırıcı bir şeyler yapmamaktadır. Bu işin püf noktalarından biri bence sitemin algı ve yargılarında yatıyor.
SELAM VE DUA İLE