• DOLAR 34.709
  • EURO 36.731
  • ALTIN 2969.163
  • ...

Son 5-6 yıldır yaşadığımız olaylar iç ve dış politikada ciddi bir özgünlük sorunu yaşadığımızı ortaya koymuştur. Bu durum içerdeki ve dışarıdaki kuşatılmışlık ile izah edilmeye çalışılsa da aslında çıkmazı aşmak için bir iradenin ortaya konulmaması saikini de eklemek gerekir. Bu durum mevcut sorunların derinleşmesini, buhrana dönüşmesini ve bağımlılığı intaç etmiştir. Kastettiğim sorunlara gelince:

1-Suriye Sorunu ve komplikasyonları

2-Batıya olan siyasi bağımlılığın doğurduğu akamet

3-Toplumsal yıkıma neden olan Çözüm Süreci, Kürt Meselesi ve ötelenmesi

4-Fetö ve 15 Temmuz Darbesi

5-Bölge ülkeleri ile yaşanan sorunlar

6-Ergenekonun tasfiyesi ve sonrasındaki pişmanlık

Bu liste uzatılabilir elbette. Bütün bu derin sorunlarda izlenen günübirlik politikalarda bir adım ileri üç adım geri şeklinde bir rutinimiz gelişti. Kalıcı, çözüm olabilecek, özgün aklın dini, manevi ve kültürel dinamikler muvacehesinde inkişaf ettiği bir yol tutmadık. Ya tefritte kaldık ya da ifratta. Bu politikaları dayatan dost postundaki yerli ve yabancı düşmanların oluşturdukları algılara mahkûm kaldık. Kendimiz gibi olamadık, hep farkında olmadan onlar gibi olduk. Onların değirmenlerine su taşıdık. Dost ve düşman konseptimizi onlar belirledi. Dolayısıyla ne dostumuzu ne de düşmanımızı tanıyabildik. Körlüğün âlâsını yaşadık. Ufkumuz halen karanlıklara mahkûmdur.

Ateş bacayı sarınca veya tehlike kapıya dayanınca irkildik. Belki iyi niyetli olmanın veya dualarını aldığımız yaşlı, muhacir ve yetimlerin sayesinde ayakta kaldık. Ancak bu duaların sonsuza kadar zırh olma özelliğinin olmadığı da bir realitedir.

Düşman dairesine alınan muhatabın belki de düşman olmadığını, olur ki ilerde dost olma ihtimalini, tanımlamamızda hataya düşmüş, manipüle edilmiş olabilme olasılığını hiç hesaba katmadan yol almaya çalıştık. Aynı şekilde dost statüsüne aldıklarımızın da aslında dost olmayabileceğini, yarın düşmanlık yapabilecek duruma gelebileceğini hiç hesaba katmadık. Uç/köktenci politika devamlı düşman üretir. Uç politikadan dönüş hem mukadder hem diyeti çok büyüktür. 

Farklı bir ülke olduğumuzu görmek durumundayız. ABD, İngiltere, Rusya gibi çıkar endeksli, ulusal menfaatler doğrultusunda reel politikalarla emellerimize varamayız. Devletin bekâsı saikiyle kılcal damarlarımıza kadar nüfuz etmiş İngiliz, ABD, Alman, Rus akılları ile yürümeyi bir zorunluluk olarak görmekten vazgeçmek zorundayız. Bu minvalden olmak üzere bazı yakın tehditlere işaret etmek istiyoruz:

1-Rus büyükelçisinin infazı büyük bir olaydır. Ml-5, CİA, MOSSAD, KGB veya başkası, her kim yapmış olursa olsun, süper güçler arasında bir soğuk savaşın başlangıcıdır. Türkiye bu hesaplaşmanın sahası veya maşası olmamalıdır.

2-FETÖ-ERGENEKON ittifakı güçlü bir olasılık ve yakın bir tehlikedir.

3-Kürt Meselesinin adil, insani bir şekilde yasal, anayasal düzlemde çözümü daha fazla ötelenmemelidir. Türkiye`yi içerde ve dışarda asıl güçlendirecek husus budur.

4-Türkiye`nin iradesini manipüle eden bürokrat sultası sonlandırılmalı, millileştirilmelidir.