• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, geçtiğimiz Cuma günü “Türkiye Yüzyılı” adlı geniş katılımlı ve görkemli bir toplantı ile vizyon belgesini kamuoyuna açıkladı. Yeni bir anayasa yapılması ile başörtüsü meselesinin anayasal güvenceye kavuşturulması hususları toplantıya damgasını vurdu.

Her şeyden önce, yüz yıldan beri Türkiye’de inanç, etnik, mezhebi ve kültürel anlamda var olan bütün farklılıkların temel insan hakları ve adalet merkezli dengesinin kurulması anlamında büyük sorunların var olduğunu kabul etmek durumundayız. Yüz yıldan beri çözüm bekleyen bu sorunların, bizzat yeni cumhuriyetin kurullarınca topluma dayatıldığını da artık bu toplum görmektedir. Bu sorunlarını çözemeyen bir Türkiye’nin yeni bir yüzyıla başlaması, bütün dengelerin yeniden kurulduğu bir dünya düzeninde çok büyük bir risktir. Bu anlamda açıklanan bu vizyon belgesi büyük önem arz etmektedir.

Açıklanan bu belge ile ben şahsen, Türkiye’nin yaşadığı ve Türkiye’nin büyüyüp eskiden olduğu gibi kendi coğrafyasında aktör olmasını engelleyen birçok derin sorunun cumhuriyetin kurulması ile birlikte nüksettiğini, bunların kahir ekseriyetinin cumhuriyet mantalitesinden ve cumhuriyet yasalarından kaynaklandığını Sayın Erdoğan’ın kabul ettiğini düşünüyorum. Hatta Erdoğan’ın da ötesinde devlet bürokrasisinin de artık bunu kabul etmiş olmasını ümit ederim.

Bu vizyon belgesi ile Erdoğan, halka karşı kendisini büyük bir sorumluluk altına koymuş bulunuyor. Toplumun yaşadığı sorunların üstten de olsa bir resmini çeken bu belgeye değer katacak olan; belgenin hayata geçirilmesi olacaktır şüphesiz. Cumhuriyet yasaları ile halkın değer yargıları ve inancı arasında büyük tezatların var olduğunu, bunun devlet-toplum ilişkilerini ciddi anlamda tıkadığını ve var olan yerleşik devlet anlayışında devletin halk için olmasından ziyade halkın devletin bekasına kurban edildiğini sanırım herkes kabul etmektedir.

Bu anlamda var olan bu tıkanıklığı açacak, devleti toplum ile barıştıracak, bütün etnik yapıları kimlikleri, inançları, dilleri ve bütün diğer kültürleri ile güvence altına alıp aidiyet verecek bir kurumsal anlayış oturtmak, kat edilmesi gereken up uzun bir yol olarak bu ülke insanının önünde durmaktadır. Bunların temel taşı da elbette ki; yeni, sivil, adil bir anayasa yapılmasıdır.

Yeni bir Anayasa, bu ülkenin en büyük hülyası haline gelmiştir. Her seçim döneminde bu hülya üzerinden söylem geliştirmek de artık sıradanlaşan vakalardan olmuştur. Bu nedenle doğrusu vizyon belgesinin hayata geçirileceğine dair ciddi kuşkular da yok değildir.

Sayın Cumhurbaşkanının bu belgede ifade ettiği; ….. siyasi, etnik, mezhepsel ve kültürel tüm farklılıklarımızın haklarına sahip çıkıyoruz. Türkiye Yüzyılı’na yön veren Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile devletimizin tüm kurumları hakkın ve haklının kayıtsız şartsız korunması için çalışmaya devam edecektir….” sözü şüphesiz ki büyük bir sözdür.

Bu söze sahip çıkılması durumunda “Türkiye Yüzyılı” anlamlı bir proje olur. Bu söze sahip çıkılmaz ise “Türkiye Yüzyılı” kavramı ile toplum sadece manipüle edilmiş olur.