İmam Hatipler Muhasaradan Kurtarılmalıdır
İmam hatip okulları 13 Ekim 1953 yılında eğitim ve öğretime başladı. Bunun üzerinden tam 70 yıl geçti. Bu okullarda okuyan insan sayısı bugün milyonlarla ifade edilmektedir. Bu okullarda binlerce hafız ve alim çıktığı gibi aynı şekilde binlerce doktor, mühendis, hakim, avukat, bürokrat, iş adamı, siyasetçi, bakan, hatta başbakan ve Erdoğan ile birlikte cumhurbaşkanı da yetişmiş oldu.
İmam hatip okullarının bu toplum için neyi ifade ettiğini imam hatiplere ve imam hatiplilere yapılan saldırı ve baskılara bakarak da görmek mümkündür. 28 Şubat süreci ile birlikte ortaokul kısımları kapatılarak lise mezunlarının da önüne katsayı engeli konularak önleri kapatılmak istendi. Bu şekilde hem toplumdan hem de devlet kademelerinden tecrit edileceklerdi. Binlerce insanın mağduriyetine neden olan bu uygulama nitekim 2011 yılında ortadan kaldırıldı. Bu dönemden sonra da ortaokul kısımları tekrar açılarak hızlı bir büyüme süreci başladı. Bugün ortaöğretim öğrenci potansiyelinin %14’üne ulaşan imam hatip okullarında okuyan öğrenci sayısı toplamda 1 milyon 415 bine ulaştı.
Cumhuriyet dönemi ile birlikte hilafetin kaldırılması, Arap alfabesinden geçilmesi, tekke ve zaviyelerin kaldırılması ve toplumun çok katı bir batılılaşma sürecine tabi tutulması dönemi başladı malum. Aslında bu döneme “toplumun İslamsızlaştırılması süreci” demek daha doğru bir tanımlama olacaktır. İmam hatip okullarını açan zihniyetin muhtemelen çok farklı niyetleri vardı. Belki dini eğitimin kontrol altına alınması, laik, Kemalist, batıcı imam ve hatipler yetiştirilmesi amaçlanmıştı. Ancak öyle olmadı hamd olsun. Bu okullar sayesinde toplum, inancına, kültürüne ve değerlerine sıkı sıkıya sarıldı. İnancın, kültürün, değerlerin, ahlakın korunması noktasında gayretli ve sağlam iradeli kadrolar yetişti. 28 Şubat sürecinde hedefe konulmaları da muhtemelen bu işlev nedeniyle oldu.
Ben imam hatip okullarını 28 Şubat öncesi ve sonrası olmak üzere iki ayrı kategoride ele alıyorum. Çünkü malum, sonrasında açılan okullar, ilk misyonlarından fersah fersah uzağa düştüler. Nasıl ki daha önce inancı, ahlakı, değerleri ayakta tutan bir misyon işlevi görmüş ise bu okullar, özellikle son beş yıldır özel bir hassasiyet ile sanki inancı, ahlakı ve değerleri dejenere edecek bir projeye alet edilmek isteniyor. Bugün imam hatip okullarının ahlak ve inanç noktasında diğer okullardan bir farkları kalmamıştır. Okullara atanan inançsız, hatta İslam karşıtı öğretmen ve idareciler, okullarda özellikle İslam anlayışını çok tuhaf yorumlarla bulandıran dersler vermektedirler. Eskiden başı açık bu okullara gidilmez iken şimdi dekolte giyinmenin dahi önü açılmıştır. Okulların kahir ekseriyetinde karma eğitime geçilmiş, dini ve ahlaki hassasiyetler neredeyse bitirilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı bir açıklamada imam hatip okullarının bugünün şartlarına göre güncellenmesine vurgu yaparak keyfiyetlerinin artırılması ve güçlü bir şekilde geleceğe taşınmasından söz etti. Öncelikle imam hatiplerin bugün bir muhasara altında olduklarını kabul etmekten başlanılmalıdır. Bu okulların 28 süreci öncesinde olduğu gibi bu toplumun gençliğine iman, ahlak, erdem, cesaret ve duruş pompalayabilmesi için o dönemdeki eğitim anlayışına tekrar kavuşturulması lazımdır. Bu okulların ısrarla diğer okullara benzetilmesi projesi bitmeli, diğer okullardan farklı olarak inanç, ahlak ve maneviyat ağırlıklı bir anlayışa kavuşturulmaları gerekir.
Unutmamak gerekir ki bu okulların yetiştirdiği ilk kadrolara olan ihtiyaç bugün o zamandan çok daha fazladır. Zira toplumumuzun ısrarla batılılaştırılması ve İslamsızlaştırılması projesi bugün o zamandan çok daha güçlü bir şekilde icra edilmektedir.