Allah İstikameti Bozmasın.
19 Aralık günü, HÜDA PAR’ın 7. kuruluş yıldönümünü idrak ettik. Yazının başlığında da ifade ettiğim gibi Allah İstikameti Bozmasın. Tabanımız da, toplumumuz da bilir; kurulduğumuz günden beri duamız hep istikamet yönünde olmuştur. Gayretimiz daha çok istikametin küçük küçük hesaplara kurban edilmemesi için olmuştur. Bundan sonra da en hassas olacağımız ve önceleyeceğimiz husus, yine istikametin muhafazası olacaktır.
Kuruluş yıldönümü programında Genel Başkanımız İshak beyin de ifade ettiği gibi biz, kazanmanın istikameti korumak olduğuna inanıyoruz. İstikamet olmadıktan sonra büyümek de, iktidar olmak da bir anlam ifade etmez. Dayatmaların, vesayetlerin, konjonktürlerin ve dış tazyiklerin şamar oğlanına döner, icra ettiğin hükümetten de bir şey anlamaz, yıllar geçmesine rağmen, taş taş üstüne koymadığın realitesinin soğuk yüzüne toslarsın.
Büyümek, kazanmak ve ilerlemek göreceli kavramlardır malum. Türkiye’deki siyaset anlayış ve geleneğine göre bizim siyasetimize ve kat ettiğimiz mesafeye bakanlar, bizim kaybettiğimizi, ilerlemediğimizi ve dar bir alana hapsolduğumuzu düşünebilirler. Ancak biz, Türkiye’de neredeyse hiçbir partinin başaramadığını başardığımızı biliyoruz. Türkiye’deki siyaset geleneğinin iç yüzünü bilen bilir. Vesayet hiçbir zaman eksik olmaz sahada. Vesayetlerin renkleri vardır, çeşitleri vardır. Veya aynı vesayetin çeşit çeşit yüzleri vardır. Öyle kirli bir raconu vardır ki bu alemin; toz pembe hayal veya heveslerle kendilerini salanlarda ne ilke, ne erdem ne de dürüstlük bırakır. İlke öğüten, “insan” öğüten, erdem adına ne varsa silip süpüren ve bununla birlikte albenisi gözleri kamaştıran bir kulvarda yürüyoruz. İlke adına, toplumsal değişim adına, “büyük idealler” adına siyaset yaptığını, çok hızlı mesafe aldığını sanan, ancak bir müddet sonra onlarca zincir ve pranga ile kımıldayamayacak duruma geldiğini anladığında her şeyini tükettiğini fark eden nice nice siyasetçi veya siyaset kurumu var Türkiye’de.
Türkiye’deki siyaset geleneğinin yazılmamış kaideleri vardır. Ya da paha biçilmez tecrübelerle dolu bir mazi müzesi. Doğal siyaset kurumları Türkiye’de her zaman büyük zorluk ve sıkıntılarla boğuşarak siyaset yapmaya çalışmışlardır. İlkeli, meşruiyeti ciddiye alan ve toplum için siyaset üretmeye çalışanların yürüyüşleri çok sancılı olur. Yavaş ancak sağlam ilerlerler. Bir de doğal olmayan siyaset kurumları vardır. Hızlı ve sunidirler. Bir anda meydana çıkar, hızlı büyür ve çok yükseklere çıkarlar. Ancak bunların düşüşleri de çok dehşet olur. Belki onyıllarca kaldırılamayacak enkazlar bırakırlar. Böyle akıbetlerden Allah’a sığınırız.
HÜDA PAR’ın kendinden emin, ağır ama sağlam bir yürüyüşü vardır. Hızlı olmaktan, makamlara göz dikmekten veya iktidarlarda olmaktan ziyade istikameti muhafaza etmeyi önceliyoruz. Bu nedenle Türkiye’deki iktidar nimetlerinin veya siyaset sahasının bizim gözümüzde bir albenisi yoktur. Türkiye’deki sorunlara bakış açımız, çözüm önerilerimiz ve okumalarımız pansuman anlayışından, sorunları ötelemekten ve vitrine oynayarak oyalayıcı olmaktan çok uzak, parti menfaatlerinden ziyade toplumsal maslahatları öncelediği için aykırı bir anlayışımız olduğunu kabul ediyoruz.
Bir de Türkiye siyasetinin bir kısır döngüsü vardır. En iddialı partiler dahi döner dolaşır, eninde sonunda statükonun hizmetkarı olurlar. Genel anlamda böyle olmuştur. HÜDA PAR, statükonun kısır döngüsüne kapılacak bir siyaseti asla yapmaz. HÜDA PAR’da, HÜDA PAR’ın kadroları ve sevenleri de kazanmanın, kaybetmenin, geçici güzellikler ile fani olanların ne olduğunu çok iyi bilir. Biz önümüze koyduğumuz menzillere bir bir varıyoruz. Başkasının bizim için düşündüğü menziller ise bizim değildir zaten. Bir daha aynı dua ile bitiriyoruz;
Allah İstikameti bozmasın inşallah.