• DOLAR 34.594
  • EURO 36.054
  • ALTIN 3001.333
  • ...

Hep sordum, anlamakta da zorlandım. Adnan Oktar operasyonu niye şimdi? Adnan Oktar`ın üzerindeki esrar yeni mi kalktı? Bütün ahlaksızlıkları, toplumun değerlerine ve dine verdiği zararları o kadar aleni olduğu halde devlet tüm istihbarat ve kolluk birimlerine rağmen yıllardır çözemiyor muydu Adnan Oktar`ı? Ya da diyelim ki öyle, şimdi bu aşırı yüklenme, tüm medya kuruluşlarında konuyu işlemenin, o çıplak kadınları bol bol afişe etmelerin ve bunlar üzerinden toplumun duygularını suiistimal etmenin anlamı nedir?

Her ne hikmetse 28 Şubat süreci ve sonrasında muhafazakar kesimlere kurulan komploları, Fadime Şahin`i, Kalkancı figüranlarını ve Müslüm Gündüz ile diğer muhafazakar çevrelere kurulan komploları hatırlatıyor maalesef bu yaşananlar. 

Aslında önce FETÖ ile başladı bu süreç. Her ne kadar darbe başarılı olamamış ve ülkeyi ele geçirememişlerse de darbenin arkasındaki üst aklın tamamen başarısız olduğu söylenemez.

Kimilerine göre aslında darbe başarılı oldu. Dengeler bozuldu, her şey alt üst oldu. Dost düşman konsepti diye bir şey kalmadı. Toplumun askeriyeye, polise, devlete, yargıya ve özellikle de FETÖ üzerinden İslam`a ve cemaatlere güveni bozuldu. Bu sözde cemaat şahsında bütün İslami cemaat ve tarikatlara ciddi bir önyargı gelişti, haksız bir düşünce de değil elbette. Haklılık payı vardır.

İslam`a ve cemaatlere saldırmak, dini özgünlüğünden kopararak devletin veya laik anlayışın kontrolüne almak için zaten pusuda bekleyenler de hemen görevi devralarak kinlerini kusmaya başladılar daha o zaman.

Sonrasında malum, bunu Furkan Vakfı`na yapılan operasyon izledi. O operasyonun da medyada işleniş tarzı, Adnan Oktar`ın işleniş tarzı ile büyük benzerlikler göstermişti. Onlar üzerinden yine cemaatlere yönelik toplumsal bir algı operasyonu yapılmıştı. Yine sonrasında Nurettin Yıldız hoca üzerinden hiç vicdani olmayan bir süreç işletilmek istendi. Ancak Allah`a hamd olsun ki toplumsal refleks buna mani oldu. Son olarak Adnan Oktar üzerinden süreç devam etti malum. Bunun nerelere varacağını hiç kimse kestiremez.

Tüm yaşananların her geçen gün biraz daha 28 Şubat sürecine benzemesi dikkatlerden kaçmamaktadır. Bize aynı şeyleri yaşatmaya, bizi toplum olarak cemaatlere ve tarikatlara, dolayısıyla İslam`a düşman, önyargılı, kindar yapmaya çalışmaktadırlar.

Biz burada operasyon yiyen cemaatleri yargılamıyoruz. Bazı olumlu ve olumsuzluklar zaten toplumun gözlerinin önünde cereyan etmektedir. Ancak meselenin artık suçluyu cezalandırma, toplumu hastalıklı yapılardan kurtarma veya toplumu ıslah etme ile bir alakasının olmadığı görülmektedir. Eğer öyle olsaydı her şey zamanında yapılacak, adalet geciktirilmeyecek, operasyon yapıldığında da sessizce yapılacak ve toplumun temel değerlerine, hassasiyetlerine zarar vermeden, toplumsal algılara yol açmadan yapılacaktı.

FETÖ`yü bizim o hale getirdiğimizden kimsenin şüphesi yoktur. Meşhur tabir ile, “Ne istedilerse verdik”. İstihbarattan emniyete, yargıdan askeriyeye, eğitimden sağlığa her şeyi büyük bir iştahla en mahremlerimizi onlara peşkeş çektik. Onların gerçek yüzlerini bilip söyleyenlerimizi de yıllarca cezaevlerine mahkum ettik. Adnan Oktar denen adamın faaliyetleri şimdi yeni başlayan faaliyetler değildir. Yıllarca bunlara yol verilmesi bir üst akılın işi olduğu gibi, aniden onlara yüklenilerek toplumsal bir kırılmaya ve algı operasyonlarına dönüştürme de aynı şekilde bir üst akıl işidir. Bu aklın bizim toplumsal değerlerimiz ve mesalihlerimiz ile bir alakası yoktur.

Sistemin ne zaman laik, Kemalist, batıcı ve ırkçı değerler üzerinden tahkim edilmesi ihtiyacı hissedilse veya öyle bir strateji uygulamaya sokulsa bu tür algı operasyonları hız kazanmaktadır. Yeni sistem değişikliği ile beraber ABD ve Avrupa`ya bir yönelişin, hatta israile yakınlaşmanın de başladığını görebiliyoruz. Eş zamanlı olarak cemaatlerin de masaya yatırılmış olması hiç iyiye alamet değildir.

İslam`a, tarikatlara, cemaatlere saldırma ile suç ve suçlu ile mücadeleyi bir birinden ayırmak gerekir. Suç  işleyen özel veya tüzel kişilik bir cemaat, bir tarikat veya bunlardan birinin lideri veya üyeleri olabilir. Bunlarla mücadele edilirken bunun medya üzerinden, toplumsal algılar oluşturularak yapılması kesinlikle masum değildir. Art niyettir ve gaye, suçlu ile mücadele değildir.