Halklardaki Hassasiyet Yönetimlerde Yok
İşgalci Siyonist rejimin büyük şeytan Amerika ve barbar Batılı ülkelerin desteğiyle Gazze’de ve Filistin’in diğer bölgelerinde insanlık tarihinin en büyük vahşetlerinden birini gerçekleştiriyor olmasının karşısında İslam ülkelerindeki yönetimlerin takındığı tavır, içine gömüldükleri derin sessizlik ve Müslüman bir halkın topyekûn imhasına olan ilgisizlik, duyarsızlık; hatta çoğunun katil rejimle yardımlaşmayı sürdürmesi; en az Gazze katliamı kadar acıtıcı, dehşet verici bir gerçeği tevile yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarmıştır. O da İslam ülkelerindeki yönetimlerin ekseriyetinin halklarıyla aynı hassasiyetleri, inancı, değerleri paylaşmadığı, halklarının önceliklerine, duygularına, taleplerine yabancı ve ilgisiz olduklarıdır…
Şu bir gerçek ki İslam dünyasındaki halklar yaşantı olarak İslam’dan bir nebze uzaklaşmış olsalar da duygu ve düşüncelerinde İslami hassasiyetlerin etkisi sürüyor. İslam ümmetinin zulüm gören Müslüman kardeşlerine yönelik acıma, muhabbet ve yardım etme hassasiyeti Gazze savaşında en üst seviyede görüldü. Halklar Gazze’ye yardım için çırpınıyor. İmkanları dahilinde yardım kampanyaları düzenliyor, yürüyüşler yapıyor, çeşitli etkinliklerle Filistinli mazlum kardeşlerinin acılarına ortak olmaya çalışıyor.
Ama ne yazık ki başlarındaki yönetimler onlarla aynı hassasiyeti taşımadığı için Müslüman halklar çaresizlik ve acziyet içinde çırpınıp duruyorlar. Elleri Filistinli kardeşlerine ulaşamıyor. Onlarla mazlum kardeşleri arasında yönetimlerin ördüğü kalın duvarlar, korkunç engeller var. Filistin’le sınır komşusu olmalarına rağmen, orada açlıkla pençeleşen çocuklara bir dilim ekmeği bile gönderemiyorlar, şiddetli kışın ortasında soğuktan donan mazlumlara bir çadırı ulaştıramıyorlar. Başlarındaki yönetimlerin uygulamaları yüzünden İslam ümmeti öylesine acınası ve zillet dolu bir durumda ki…
İsrail denen çete İslam dünyasının tam kalbinde kurulmuş birkaç milyonluk bir rejim. İslam topraklarının en mukaddes bölgelerinden birinde varlığını sürdürüyor. Etrafında devasa nüfuslara sahip İslam ülkeleri var. Bu ülkelerin her birinin yüz binlerce askeri, modern orduları, sayısız uçakları, tankları, topları var. Hatta nükleer güce sahip İslam ülkeleri bile mevcut. Amerika ve Avrupa ülkeleri binlerce kilometre öteden gelip Siyonistlere destek verirken, İslam ülkelerinin yönetimleri, orduları Müslüman Filistin halkına yardım için kıllarını bile kıpırdatmıyor. Bırakın kıllarını kıpırdatmayı Müslüman Filistin halkına karşı Siyonistlerle yardımlaşıyorlar. Siyonistlere karşı direnmek isteyen İslami hareketlere ve yapılara engel olmaya çalışıyorlar.
Bu durum sadece Filistin için de geçerli değil. Batılı güçlerin, yabancı işgalcilerin diğer İslam topraklarına, Müslüman halklara yönelik saldırı ve katliamlarına, işgallerine de duyarsız ve ilgisizdi İslam ülkelerindeki yönetimler. Irak, Afganistan, Suriye, Yemen, Sudan, Keşmir ve daha nice İslam toprakları Batılı emperyalist güçlerin saldırı ve katliamları karşısında sahipsizdi.
İslam ülkelerindeki yönetimler, bu yönetimlerin askerleri, polisleri, silahlı kuvvetleri ne yazık ki sadece kendi halklarına karşı cesurdurlar. Güçlerini sadece kendi halklarına karşı kullanmakta mahirdirler.
Bugün İslam dünyasının, İslam ümmetinin en büyük sorunu, karşı karşıya olduğu en büyük handikap, duçar oldukları en büyük musibet, kendileriyle aynı duygu ve zihin dünyasını paylaşmayan yönetimlerin varlığıdır. İslam ümmetinin vahdetine engel olan, Müslüman halkları dış güçlerin saldırıları karşısında güçsüz ve çaresiz bırakan bu sorunun halledilmesi İslam ümmetinin en büyük önceliği olmalıdır.