• DOLAR 32.939
  • EURO 35.232
  • ALTIN 2449.458
  • ...

Bir tarafta Gazze kanamaya devam ederken, hayatımız akmaya devam ediyor… Herhangi bir değişiklik görmeksizin rutin bir şekilde ezilmiş olarak hayatta kalıyoruz o kadar… Yanı başımızda, komşumuzun evinde her saat ve her dakika çocuk katlediliyor ama bizim halimizde bir değişiklik yok… Camilerimizdeki cemaat çoğalmıyor, kafelerdeki kalabalık eksilmiyor, konserler iptal edilmiyor… Bir sanatçı gündeme gelmek için ‘Gazze’ye barış dese onu alkışlayıp durmaktayız… Hala ülkemizdeki Gazze soykırımın ilk sorumlusu ve israil’in hamisi olan ABD elçilikleri önünde hiçbir miting yapmadık… İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin önünde aylarca süren bir Belediyeden atılan işçilerin mitingini hatırlıyorum… Gece gündüz orada haklarını arayarak nöbet tutarlardı… Siyasetçiler onları beslerdi, ihtiyacı olan her şeyi de sağlardı… İlk günlerde tüm basın onları gösterir, gündemden düşürmezlerdi… Sonra alışkanlık haline geldi, hakkı arayanlar da bıktılar ve dağıldılar…

Halep katliamında çıkardığımız tepki beni gerçekten şaşırtmıştı… Sandım ki bu kalabalık Şam’a kadar gidecek ve Esed’i linç edecek! Ama hiçbir şey olmadı… Sloganlar attık, lanetler okuduk sonra yorulduk eve döndük… Suriye’deki savaşa ve katliamlarına alıştık… Normal gelmeye başladı… Esed artık aramızda hiçbir şey olmamış gibi dolaşıyor… Yakında Türkiye’ye gelirse şaşırmam…

Mısır’da yaşananları hatırlayın… Meydanlara döküldük, mitingler yaptık, yine sloganlar attık, Sisi’ye lanetler okuduk, Allah’a dualar ettik… Rabia işaretini icat ettik… Sonuç ise vahim… Sisi’ye alıştık artık aramızda dolaşıyor, yakında Türkiye’ye gelirse şaşırmam… Çeçen katili Putin’den söz etmemize bile gerek yok, zaten dostumuz ve ahbabımız… O’na da alıştık, her gelişinde daha fazla hürmet gösteriyoruz… Yani lafın kısası çok büyük ses çıkarıyoruz; ama çabuk alışıyoruz o zulme ve hiçbir şey olmamış gibi rutin yaşamaya devam ediyoruz… Bu durum gerçekten tehlikeli boyutlar almaya başladı… Bunun bir ahlak meselesi olduğunu düşünüyorum… Hiçbir söz tutamaz hale geldik… Şu anki hükümet bizim hükümetimizdir diye eleştirmekten bile kaçınıyoruz… Her şeye alışıyoruz ve mücadelemizi bir sonuç alıncaya kadar aynı devam ettirmiyoruz… İsrail ise 100 yıl yılmadan, hiç yorulmadan, bıkmadan, alışmadan kendi programını devam ettiriyor… Bizim ise bir programımız bile yok… Kaotik bir takım eylemler yaparak duruyoruz… Sesimiz iki ay geçmeden sert bir şekilde azalmaya başladı… Bu soykırıma da alışmaya başladık… ABD ve israil ile ticaretimiz, siyasetimiz, ilişkilerimiz aynı devam ediyor… ABD üsleri aynı yerinde duruyor… Duamız bile değişmedi… Hutbemiz değişmedi… Millet bu soykırımına alışıyor gibi geliyor bana… Söylemler bir şey yapmıyor, bir şeyler değiştirmiyor… Ağlayarak Kudüs şiirleri okuyanlar, ilahi söyleyenler sokaklara çıksın… Ağlayarak sesli dua ederek milleti ağlatanlar sokağa çıksın… Dinmesin bu mücadele, alışmasın millet buna… Eylemlere geçelim söylemlere değil… Hükümetimizi sıkıştıralım… Camilerimizi dolduralım… Sokakları coşturalım… Batı’yı korkutalım ve endişelendirelim… Samimi olalım… Gerçek müminler olalım… Hz. Peygamberimizin etrafında âlimler, zenginler, otoriteler yoktu… Fakir fukara vardı ama ihlaslı samimi müminler idiler… Âlimlerden, siyasilerden, otoriteler ve zenginlerden bir şey beklemeyelim… Allah’tan yardım gelmesi için samimi ve ihlaslı bir mücadele başlatalım… Hz. Peygamberimiz yılmadan, geri adım atmadan, yapılan tüm zulümlere rağmen korkmadan, kaçmadan zulme karşı mücadeleyi devam ettirdi ve bir gün dahi bırakmadı… Gazze’ye selam, direnişe devam!