Yüz, iki yüz yıl sonrasından bugüne bakmak…
Bugün hayatımız yüz yıl öncesine kıyasla çok hızlı akmaktadır. Artık teknolojilere yetişmek imkânsız hale geldi. Her gün yeni bir alet, yeni bir makine ya da yeni silah üretilmektedir… Tıpta yaptığımız atlayış gerçekten kayda değer… Uzaydaki gelişmeler hakeza… Gezginler seferlerde artık zorlanmıyor. İstediğimiz her yere gidebiliyoruz… Dil sorunu da ortadan kalktı… İlimde ve bilimde çok ilerledik… Bugün insan, eski menkıbe kitaplarında anlatılan velilerin kerametlerinden daha fazlasını gösterebiliyor. Sabah Mekke’deyken, akşam ailemizle yemeğe oturabiliyoruz… Her sokakta denilebilecek kadar camilerimiz var… Eskiden insanlar içmeye su bulmaz iken bugün her birinin evinde sıcak, soğuk su akmaktadır… Eskiden kuru ekmek için kölelik yapılırken, bugün eskilerde insanların hayal bile edemediği gıdalar çöpe atılmaktadır… Kervanlar ile aylarca taşınan malları bugün internet üzerinden hemen sipariş edip elde ediyorsun… Saldıran yok, ganimet için ölen yok… Fersahlar sayarak seferi namaz kılan yok… Hadis için üç ay yol giden yok, tüm hadisleri internette bulabiliyoruz… Gurbet kavramı değişti… Seferi kavramının da değişmesi gerekiyordu ama bilirsiniz âdemoğlu kolayına meyillidir… Uçan uçakta bile su var, güvenlik var, namaz kılabilecek yer ve imkân var… Gittiğimiz her yerde fıkıh kitaplarımızda aranan tüm şartlar var, hatta daha fazlası var ama namaza gelince işte gevşeklik yapmıyor değiliz… Bu bir ruhsattır deyip hemen cem ve kısaltma veya tehir yaparız… Neyse konudan uzaklaşmayalım… Eskiden elinde kılıç ve mızrak ile cihat ederlerdi, şimdi ise bir bilgisayar ile cihat edebiliyorsun… Dini tebliğ etmek için aylarca aç, susuz gezerlerdi, bugün bilgisayar başında oturup çay, kahve içerek dini tebliğ ederler… Eskiden insanların çektiği zorluklardan eser bile kalmadı… Daha medeni olduk… Cuma günü, cami önünde cemaatin önünde kelleleri uçuran yok, zina yapanlara had cezası uygulayan yok, içki içenlere herhangi bir ceza yok… Faiz alanlara ceza yok, aksine toplumda itibarlı olanlar onlar oluyor… En lüks arabalara onlar biniyor, en iyi evlerde onlar oturuyor, siyaseti de onlar yapıyor… Domuz yiyen yok ama gıybeti hiç bırakmıyoruz… Sigaraya haram diyoruz ama yalanı ağızımızdan hiç bırakmıyoruz… Kardeşiz, arkadaşız, dostuz diyoruz ama ihaneti bırakmıyoruz… Allah için ölürüz, Kur’an kitabımız diyoruz ama adaleti unutuyoruz… Okumak farzdır diyoruz ama hiç okumuyoruz… Çocuklarımızı İmam Hatip okullarına gönderiyoruz kendimiz camiye bile gitmiyoruz… Dar gelirlilere konut yapıyoruz ama konutlara zenginler sahip oluyorlar… Şimdi bir giriş yaptım kalan yüz kelimede konuyu anlatmam gerekiyor…
Şimdi bir hayal ediniz, yüz veya iki yüz yıl sonra bugün yaşananları biri araştırıyor… Bir topluluk var idi Türkiye’de yüzde 90 Müslüman, her sokakta camiler vardı, Kur’an kursları ve medreseleri vardı… Durmadan yeni camiler inşa ediyorlardı… Ama faiz yiyorlardı, içki serbest, zina serbest… Okumuyorlardı, ihanet ve gıybet serbest idi… Herkesin adaleti farklı idi… Zayıf eziliyor, zengin itibar görüyordu, ticarete yalan karışmış birbirini kandırıyorlardı. Yetmedi, mezhep, cemaat, partilere bölünmüşlerdi… Depremler, seller şehirleri, köyleri yutup yıkıyordu, yangınlar bu insanların üzerine sıçrıyordu… Fırtınalar, hastalıklar bitmek bilmiyorlardı… Bu araştırmacı bize ne der ve hangi kavimle kıyaslar merak ediyorum? Vesselam!