Ramazan'a veda ederken
Bir taraftan Bayram geliyor seviniyoruz, bir taraftan Ramazan bitiyor ve üzülüyoruz… Güzel bir ay geçirdik, iftarlar, teravih namazları ve Kur’an-ı Kerim hatim halkaları… Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini idrak ettik… Ne söylersek, Ramazan'ın bereketini tam anlamıyla anlatmaya sözlerimiz yetmeyecektir… Eskiden büyüklerimiz, Ramazan'ı geçirdiğimiz gibi diğer 11 ayı da hayırlı işler ile ve ibadetle geçirmeliyiz, derlerdi… İnşallah, bunu devam ettiririz… Yardımlaşmayı, iftara çağırdığımız gibi dostlarımızı yine de akşam yemeğine çağırmaya, yoksullara yardım etmeye devam ederiz… Dünya ve ahiret saadetine ulaşması için dünyevi işlerimizi uhrevi işleriyle dengede tutarız… Ramazan biterken, halk arasında fitre diye bilinen fıtır sadakası (sadaka-i fıtır); insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakayı veririz… Aslında bu sadakayı her ay da verebiliriz… Bu yardımlaşma faaliyetini yıl boyunca sürekli yapsak, fakir fukarayı sadece Ramazan ayında değil her ay bayram ettirmiş olamaz mıyız? Bunun için kurulmuş derneklerimiz ve vakıflarımız var… Herkes elinden geldiği şekilde bu Ramazan'ın bize göstermiş olduğu maddi ve manevi örneklerle hayatımızı devam etmeliyiz…
Ramazan'da hatim ettiğimiz Kuran-ı Kerimi hayatımızda rehber edinerek, Allah'ın hoşnut kalacağı kullardan olabiliriz… Ramazan bitti diye Kuran-ı Kerimi rafa kaldırmayalım, her gün yine okumaya ve her ayeti hayatımıza inşa etmeye devam edelim… Sözde değil, gerçek müminlerden olalım… Bizler mutlaka maddi ve manevi zorluklar ile karşılaşırız… Hatırlayın, Allah şöyle buyurmuştur: "İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?" (Ankebût Suresi, 29/2 ayet). Diğer bir ayette şöyle buyuruyor: "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor."( Nahl Suresi, 16/90. ayet). Bizlere iyilik yapmayı emrederken iyiliğini de diğer bir ayette açıklıyor: "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir." (Bakara Suresi, 2/177. Ayet).
Hep birlikte bayrama giriyoruz! Bu bayram diğer bayramlara hiç benzemiyor… Hemen Ramazan öncesi ülkemizde 'asrın felaketi' olarak nitelenen büyük bir felaketi yaşadık… On binlerce insan bu bayramı görmeden öbür dünyaya göçtü… Yüz binlercesi evsiz kaldı konteyner ve çadırlarda kalıyor… Deprem bölgesindeki insanlara maddi ve manevi dokunarak bu bayramı yaşatmalıyız… Güzel bir söz bile sadakadır, diyen bir Peygamberin ümmetiz. Bayram, insanlar ile birlikte olduğu zaman, insanların yüzleri gülerken, insanlar mutlu olurken gerçek bir bayramdır. Bu bayramdan sonra bir ay bile geçmeden hemen seçimlere giriyoruz… Yine bu ülkenin vatandaşlarına yeni bir bayram yaşatmalıyız…