• DOLAR 34.536
  • EURO 36.281
  • ALTIN 3004.452
  • ...

Dünya ademoğlu var olduktan beri savaşlar ile kaynıyor. Eski çağlarda bile savaşsız dönemler pek yaşanmamış. Hala insanoğlu kan akıtıp durmaktadır, adeta kana doymuyor, kan akıtmadan da duramıyor... Savaşlar üzerine çok konuşulmuş, kitaplar yazılmış, bilim insanları her asırda savaşların sebeplerini ve nedenlerini araştırarak sonraki nesillere yazılı olarak aktarmış. Her gelen nesil önceki savaşlardan ders çıkararak daha modern savaşlar yapmaya çalışmış. Savaşmamak için kimse uğraşmamış. Bugün bile her devlet savaşa hazırlanmıyor mu? İnsanoğlu kendince bir savaş felsefesini de üretmiş. Tarih kitaplarımız bizden önceki nesillerimizin elde ettiği zaferleriyle doludur. İnsanların kafalarını kesen filmler ve diziler dünyada daha fazla seyrediliyor. En çok savaşan ve en çok insanoğlunu öldüren kavimler de en çok medeniyetten, aşktan ve insan haklarından söz ediyor. Hayvan haklarını savunan, tabiatı korumak için seferber olanlar da nedense söz konusu insanoğlu olunca vahşileşiyor ve insan kanı akıtılıyor... Tarih boyunca yapılan savaşları bir kaç türe bölebiliriz... Örneğin, din savaşları, iktidar savaşları, ticaret savaşları ve ideolojik siyasi savaşlar...

Hangi din olursa olsun, her din insanoğlu için saadet ve mutlu bir yaşam ister ve düşünür. Her din adamı da insanlara nasıl güzel insan olunur, nasıl mutlu yaşanır ve nasıl öldükten sonra cennete gidilir gibi nasihatlerde bulunur... Her devlet başkanının din konusunda en iyi danışmanları olur. Her devlet başkanı kendi dinine saygılı olur, tabiki istisnalar her konuda olduğu gibi bunda da vardır. Her devlet başkanı kendi halkı için güzel şeyler ister, iktidarı bırakmamak için düşünmeden savaşa da girer... Savaş adeta hayatımızın olmaz ise olmaz parçası haline gelmiş durumdadır. Kendi ülkesini korumak için devletler orduları kurar... İnsanoğlu kendini korumak adına insanoğlunu öldürür. İnsanları öldürmek için her türlü silahları icat eder... Nükleer, kimyasal, bakteriyel silahlar bile üretmiştir. Hatta üretmekle de kalmamıştır, insanoğlunun üzerinde denemiştir ve denemeye devam etmektedir. İnsanoğlu medeniyetler arası çatışmaları da icat ederek savaşlar yapmaktadır. Hala din, iktidar, ticaret ve siyasi savaşlar devam etmektedir. Hiçbir din insan saadeti için diğer bir insanı öldürmeye izin vermiyor. Her din insanı kurtarmayı, ona yardım etmeyi, onu doyurmayı tavsiye ediyor ama; her savaştan önce savaşı teşvik eden, savaşı kutsayan din adamları çıkıyor... Bazen düşünmekten kendimi tutamıyorum... Bu dünya hepimize yeterli ve fazla bile... Bu dünya öyle bir yer ki şu anda dünya nüfusu 8 milyarı geçmiş ama; 20 milyar olursak bile bu dünyada her birine yetecek kadar su, yiyecek ve barınacak yer vardır. Allah’ın nimetleri de rahmeti kadar sonsuzdur. Müslüman, Yahudi, Hıristiyan birbirleriyle savaşıyor... Batı Doğuya göz dikmiş durumda, Asya Güneye... Savaş felsefemiz kadar gelişen hiç bir konumuz yoktur. Savaşı seviyoruz, çocuklara bile savaşmayı, dövüşmeyi öğretiriz... Yani, öldürmeyi, kan akıtmayı çok seviyoruz galiba... Bunu yaparken haklı nedenlerini icat etmeyi de çok iyi beceriyoruz ama; savaşmamayı, hep birlikte barış içinde yaşamayı, insanoğluna yardımcı olmayı bir türlü başaramıyoruz. Dünya nimetleri için birbirimizi öldürmekten çekinmiyoruz. Ne zaman barış felsefesini icat edeceğiz ne zaman barış içinde yaşayacağız... Beklediğimiz ‘kurtarıcılar’ bile savaş bayraklarıyla gelecekler... Ne zaman annelerimiz ve babalarımız korkmadan, endişe etmeden yaşayacaklar?! Düşündüm, taşındım ve karara bağladım, savaşı sevmiyorum savaşı seveni de sevmiyorum... Aslında bu dünya hepimiz için yeterli...